Bizans’ın kayıp dikilitaşı bulundu
Abone olİstanbul'daki Esekapı Mescidi’nin restorasyon çalışmalarında bir granit parçası bulundu.
İpuçları, bu parçanın 4. yüzyılda Mısır’dan getirilen bir
dikilitaşa ait olduğunu gösteriyor. Murat Sav ve Hayri Yılmaz’ın
konuya ilişkin haberinden ayrıntılar şöyle;
Eni 80 cm, boyu 90 cm, yüksekliği de 3 metre dikdörtgen prizma şeklinde pembe bir granit. Bu tasvir ilk seferde kulağa sıradan gelebilir. Ama İstanbul’da Cerrahpaşa semtindeki Esekapı Mescidi’nde (İbrahim Paşa Medresesi) bulunan bu kesme taş, büyük bir ihtimalle bir dikilitaşın (obelisk) parçası.
Bulunduğu konum,
granite 16. yüzyılda yapı mescide çevrilirken rastlandığını, ama
ağırlığı dolayısıyla yerinden kaldırılamayıp, yana yatık halde
bırakıldığını gösteriyor. Hemen üzerine Esekapı Mescidi’nin
döşemeleri yerleştirilen granit, yüzyıllarca toprak altında saklı
kalmış.
Dikilitaş, Adli Tıp Kurumu’nun hemen karşısında yer alan Esekapı
Mescidi’nin avlusunda bulundu. Burası, Kanuni Sultan Süleyman
(1520-1566) döneminde Mimar Sinan’a yaptırılmıştı.
Yapının arazisinde İsakapı (Bab-ı İsa) diye anılan bir Bizans
kilisesi vardı. İsmi, yakınında bulunduğu ve “Eski Kapı” adıyla
bilinen kapıdan geliyordu. Bu kapının, 1509’daki “Küçük Kıyamet”
adı verilen büyük depremle yıkılan surlardaki İsakapı olduğu
biliniyor.
Deliller Mısır’ı gösteriyor
Bulunan kesme taşın rengi, neredeyse kare kesitli olması ve
yukarıya doğru incelmesi, büyük ihtimalle Mısır’dan getirildiğini
gösteriyor. Antik dönemlerde Mısır’ın Asvan bölgesinden çıkarılan
pembe granitler blok halinde kesilirdi. Mısır’ın da bağlı olduğu
Roma veya Bizans’ın farklı eyaletlerinde inşaatlarda yapı malzemesi
veya meydanlarda anıt olarak kullanılırdı. Yazılı kaynaklar da yeni
bulunan granitin bir dikilitaş olma ihtimalini güçlendiriyor.
1620 Yıldır aynı yerde!
İstanbul ise ilk dikilitaşına 4. yüzyılda kavuştu. İmparator I.
Theodosius’un 390’da Hipodrom’a yerleştirdiği dikilitaş 1620 yıldır
aynı noktada. İstanbul’a ne zaman kim tarafından getirildiği kesin
olarak bilinmiyor.
Osmanlı dönemi boyunca hem Mısır’ın bu anlaşılamayan taşı hem de
kaidesindeki kabartmalar şehri koruyan bir tılsım kabul edildi ve
korundu. İstanbul’da az tanınan bir başka dikilitaş ise, Sarayburnu
civarında yapılan kazılarda bulundu ve halen Arkeoloji Müzesi’nin
bahçesinde sergileniyor.
Antik Çağ’da dikilitaşlar Mısır dışında sadece Roma ve İstanbul’da
yükselirdi. Osmanlı döneminin sonunda ise, Kavalalı Mehmet Ali Paşa
ve soyundan gelen Mısır hıdivlerinin izniyle Londra, Paris ve New
York’a birer tane dikilitaş armağan edildi.
Dikilitaşların özelliği yekpare olmaları. Antik Mısır’da genelde
Asuvan granit ocaklarından çıkarılırlardı. Tonlarca ağırlıktaki bu
dev anıtların kızaklar üzerinde sürüklenerek taşınabileceği tahmin
edilse de nasıl yerlerine yerleştirildikleri hep merak
uyandırmıştır. Bugün uzmanlar, dikilitaşları yerleştirmek için
devasa toprak tepelerinin hazırlandığını düşünüyor. Tepeden
kaydırılan taş, tapınak önlerindeki kaideler üzerine oturtuluyor,
daha sonra çift yönlü dengelenmiş iplerle yerleştiriliyordu.