Aşağıda kısa bir özetini verdiğim haberi okuduğum zaman tüylerim
diken diken oldu ve dilimden gayri ihtiyari şu cümleler döküldü:
“Biz ne zaman böyle olduk…”
Tarım ve Orman Bakanı Bekir
Pakdemirli, pazar esnafıyla görüşmek ve fiyatları
denetlemek için pazara gider. Bakanın geleceğini öğrenen
esnaf, hemen etiketleri değiştirir!
Domates fiyatı 7 liradan 5 liraya düşer.
Bakan Pakdemirli bu düşürülmüş
(!) fiyattan da memnun olmayarak domatesin maliyetini
sorar.
“70 kuruş” cevabını alan Bakan
Pakdemirli 5 lira olan fiyatın çok olduğunu
söyler. Bakan bir de kendisi gelmeden önceki 7
lira olan fiyatı görseydi ne derdi acaba?
Bu tür haberlerin neresinden tutacağını şaşırıyor insan!
Tezgâhta vatandaşa 7 liralık etiketle satılan domatesin
bakanın geleceği öğrenilince alelacele 5 liralık etiket
konmasına mı yanayım, yoksa maliyeti 70 kuruş olan
domatesin 5 liraya (daha doğrusu 7 liraya) satılmasına mı yanayım
karar veremedim.
Belki de her ikisini de es geçip vicdanını yitirmiş
insanlığımıza yanmak en iyisi.
Çok değil daha 10 yıl öncesine kadar dolar artsa bile domatesin
pazardaki fiyatı artmazdı. İnsanlarda vicdan vardı, insaf
vardı çünkü.
Oysa bugün fiyatlar günlük olarak artıyor, zam üstüne zam
konuyor. Devlet başkanının bile şikâyetçi olduğu stokçuluk
ise ayrı bir konu. Oraya hiç girmeyelim.
Her mahalleye bir sadaka taşı koyan atalarımız nerede
bizim bugün yaptığımız fırsatçılık nerede?
Mahalle bakkallarından veresiye defterini satın alan
dedelerimiz nerede bizim bugün vatandaşı daha fazla
kazıklamak için yaptığımız stokçuluk nerede?
Atalarımız sadece insanı düşünmemişler. Hayvanları da hayatın
merkezine koymuşlar ve onların aç kalmaması için vakıflar
kurmuşlar.
Hayvan haklarına bile bu kadar düşkün atalarımız nerede
sokaktaki hayvanları ezerek öldüren, sakat bırakan günümüz insanı
nerede?
Birbirimizi en çok kollayıp gözetmemiz gereken
bu kriz zamanında zam üstüne zam yapmak da neyin nesi?
Oysa her şey bir zincir gibi gelişiyor.
Sen domatese zam yaparsan beriki ekmeğe zam yapıyor. Sen suya
zam yaparsan diğeri meyve suyuna zam yapıyor. Herkes
birbirinin cebindekini alma derdinde.
Kimse komşusunun hanesine ve boğazına bir şey koyma derdinde
veya “fakirler ne yapar” düşüncesinde değil.
Gerçekten biz bu hale zaman geldik?
Daha doğrusu soruyu şöyle sormak lazım:
Bu gidiş nereye?
Bu kriz fırsatçılığı ile nereye kadar gidebiliriz?
Herkes köşeyi dönmeye çalışırsa birbirimizi ezmez miyiz?
Ezilenlerin elinden kim tutacak?
Fakiri ve yoksulu kim düşünecek?
Tüm bu sorulara “Ben varım” diyecek olan Devlet
tarafında ise elektriğe, doğalgaza ve suya son aylarda zam üstüne
zam yapılıyor.
Zam oranı yüzde 40-50’lerde dolaşıyor.
Hani derler ya “İmam böyle yaparsa cemaat ne
yapmaz?”
Cemaat de imamı (devleti) örnek almış zam üstüne zam
yapıyor.
Ondan sonra esnafı istediğin kadar denetle…
Her zaman he fırsatta hemen her yerde söylerim; uluslararası
siyasette ve stratejik hamlelerde son derece başarılı işler
yapılıyor ve bu milletimiz için gurur vesilesi oluyor. Lakin
ulus içi siyasette ve uygulamalarda aynı durum maalesef
geçerli değil.
Ne tarafından tutmaya çalışırsan o tarafta arıza olduğu
görülüyor. Eğitim ve kültür başta olmak üzere birçok konuda aynı
gururu duyamamaya başladık.
Dahası hayıflanmaya başladık…
Neyse…
Bu hamur çok su götürür…
Başta sorduğum soruyu tekrar sorarak yazımı bitireyim en
iyisi…
Biz ne zaman böyle olduk?
SOSYAL MEDYA
TAKİP
twitter.com/msbeser
facebook.com/msbeser