AK Parti büyük bir organizasyonla şova dönüşen bir
cumhurbaşkanlığı tanıtım toplantısı düzenledi. Malumun
ilan edildiği bu toplantının tüm kanallarda canlı olarak verilmesi
ise diğer adaylara karşı büyük bir haksızlık olarak
eleştirildi.
Başbakan Erdoğan'ın hedef kitleye ulaşmada diğer iki adaydan daha
büyük avantajlara sahip olduğu şüphesiz. Fakat bu
eleştiriyi yaparken dönüp bir de rakiplerine bakmak gerekmez
mi?
Ekmeleddin İhsanoğlu Türkiye'nin iki büyük muhalefet
partisinin çatı adayı. Muhalefetin çatı adayı, AK Partinin
cumhurbaşkanı adayından çok daha fazla merak konusuydu aslında.
Bu merak duygusu bile medyanın ve hedef kitlenin
yapılacak bir organizasyona kilitlenmesi için yeterdi de artardı.
Öyle devasa bir organizasyona, iktidar partisinin yaptığı
gibi janjanlı şovlara da gerek yoktu üstelik.
Ekmeleddin İhsanoğlu ismi ilk açıklandığında,
insanlardaki tepkiyi bi hatırlayın lütfen.
Genel duygu "şaşkınlıktı".
Şaşkınlık duygusunun bilinçaltını açan bir duygu olduğunu bilmek
için psikanalist olmaya falan gerek yok. Ortalama bir PR'cı bunu
gayet iyi bilir.
Muhalefet başka hiç bir duyguya gerek duymadan, merak ve
şaşkınlık duygusu üzerinden yürüyemez miydi?
Meseleye biraz daha stratejik yaklaşıp işin
"pazarlamasına" odaklanamaz mıydı? (ki hala bunu
yapmadılar). Çünkü siyaset biraz değil, baya baya pazarlama işi ve
en büyük rakipleri siyaset pazarlamada tam bir usta.
Herkesin çatı adayın kim olacağını merak ettiği bir ortamda,
CHP ve MHP'nin beraber organize edeceği bir tanıtım toplantısının
medyada istedikleri ölçüde yer bulmaması mümkün
müydü? Hele isim ilk kez burada açıklanacaksa.
Tabi iki lider, üzerinde mutabakata vardıkları bu isme karşı
parti tabanlarından gelecek tepkileri kestiremedikleri için böyle
bir organizasyona girmemiş olabilirler. Fakat CHP ve
MHP'nin genel olarak siyasetteki heyecansızlıkları burada da
kendini gösterdi. Attıkları adımları genelde
görev savma havasında yapıyorlar. Dostlar alışverişde görsün
misali.
Sonuçta açıklanan 3 cumhurbaşkanı adayı arasında tanıtım ve
medya açısından haksız rekabet olacağı aşikar.
Fakat bunun bütün faturasını AK Parti'ye kesmek de
haksızlık olur.
Ekmeleddin İhsanoğlu'nun seçim kampanyasıyla ilgili tek bir söz
duyabildik mi?
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı'na aday
çıkaracaksın ortada ne bir seçim manifestosu, ne bir seçim
logosu, ne bir seçim şarkısı... Aslına bakarsanız çatı aday
açısından ortada bir seçim havası bile yok.
Atı alan Üsküdar'ı geçmiş, bunlar daha
"kervan yolda dizilir" diyor.
MEYDAN ERDOĞAN'A
KALIYOR
Bunun yanında Erdoğan karşısında yenilmişlik
psikolojisine teslim olmaları en büyük sorunlarından
birisi.
Yaptıkları işlerde bu yenilgiyi baştan kabul
etmişler havası var. Bu durum kuşkusuz bütün
işlerine yansıdığı gibi çatı aday formülüne de yansıyor.
"Erdoğan gitsin de ne olursa olsun" diyen bir
tabana sahip olmalarına rağmen yenilmişlik psikolojisiyle
iddialarını kaybediyorlar.
Ne bir heyecan, ne bir enerji emarisi var. Sonra da
dönüp suçu Erdoğan'a oy veren toplumda
arıyorlar. Halbuki CHP ve MHP önce bir
iddia sahibi olmalı. Sonra bu iddiayı toplumun
gündemine taşıyacak bir enerjiye ve heyecana gerek var.
Hadi bunlar yok, bari seçim kampanyası yürütürken var"mış"
gibi yapın. O da yok!
Tüm bunlar olmayınca bütün meydan haliyle Erdoğan'a
kalıyor.