Bingöl katliamının 3 tanığı konuştu
Abone olBingöl katliamının 3 tanığı yaşadıklarını Saygı Öztürk' e anlattı. O günün gazileri, yaşadıklarını ve arkadaşının kanını içerek hayatta kaldıklarını anlattılar.
Tekerlekli sandalyeye mahkum olan Erdal Özdemir, değişik
dönemlerde tedavisi için Denizli’de bulunan askeri hastaneye
gidiyordu. Bingöl katliamının üzerinden 4 yıl geçmişti. Ancak,
Erdal Özdemir, kendisine ateş edenlerden bazılarının yüzünü hiç
unutmadı. Erdal, kendisini ateş eden PKK’lıyı nasıl yakalattığını
şöyle anlattı: ‘Kuzenimle birlikte hastanenin hariciye koğuşuna
gittik. Koridorda doktorun gelmesini bekliyorduk. O sırada aynı
yere gelen iki asker gördüm. Yüzlerine bakınca birisini hemen
tanıdım. Bu, bana ve silah arkadaşlarıma Kalaşnikofla kurşun
yağdıran PKK’lılardan birisiydi. Aradan 4 yıl geçmiş, şimdi asker
olmuştu. Ben dikkatlice yüzüne bakarken, sanki o da beni tanımıştı.
İkimiz de heyecanlandık. Orada ‘33 eri vuranlardan birisi burada’
diye bağırmaya başladım. Biraz sonra bu kişiyi yakaladılar. Benim
yanılıp yanılmadığımı anlamak için çok değişik teşhis yöntemleri
uyguladılar. Hiçbirinde de yanılmadım. Zaten bu kişi de DGM’de
yargılanmaya başlamıştı.’
MAHKEME: ŞÜPHENİN SANIĞIN LEHİNE YORUMUNA
Genelkurmay yetkilileri, Denizli’de bu olayın yaşandığını
doğrularken Erdal Özdemir’in dikkati sonucu 33 erin şehit edilmesi
olayına katılan ve eylemin olduğu dönemde 16 yaşında olan Bingöllü
Necmettin A.Tekin’in yakalandığını söylediler. A.Tekin, Jandarmada
ve DGM’de verdiği ifadede Bingöllü olduğunu, ancak eyleme
katılmadığını öne sürdü. Mahkeme ‘kuvvetli bir şüphe mevcut
olduğundan şüphenin sanık lehine yorumlanmasına’ karar verdi ve
Necmettin A. Tekin hakkında beraat kararı aldı.
Köylüler Kürtçe alay ediyordu
ERDAL ÖZDEMİR
o gün Hatay-Serinyol’da bulunan 121. Jandarma Alayı’nda acemi
eğitimini tamamladıktan sonra yeni görev yeri Bingöl’e gidecekti. O
da şoförden şüpheleniyordu. Bingöl’e 10 kilometre kala mola
vermişlerdi. ‘Gözüm hep şoförün üstündeydi. Sanki bize doğru bir
kötülük yaklaşıyordu. Telefon edişinden, iyice huylanmıştım. Sanki
bir yerlere haber veriyordu’ diyor ve anlatıyor: ‘Yolumuza devam
ettik. Az ilerledikten sonra beyaz renkli bir kargo kamyonuyla yolu
kesmişlerdi. Başta, elleri silahlı 10-15 kişiydiler. Sonra sayı
giderek artmaya başladı. Bizi de araçlarımızdan indirip tek sıra
halinde durmamızı istediler. Daha sonra birisi, 5’erli sıra
olmamızı istedi. Biz denilenleri yapıyorduk. İsmini bilmediğimiz
bir köye getirdiler. Köylüler bize gülüyor, bazıları yüzümüze
tükürüyordu. Bunlar çok ağrıma gidiyordu. Ancak çaresizdik. Yol
boyunca PKK’lılar ‘T.C’ye askerlik yapmayın. Eğer bize katılırsanız
canınız kurtulur’ diyordu. Köylüler PKK’lıları Kürtçe bir şeyler
söyleyerek alkışlıyorlardı. PKK’lılar da onlara bir şeyler
söylüyor, başarılarını kutluyorlardı.
YÜZÜKLERİ BİLE ALDILAR
Köyden çıktıktan sonra 3-4 saat daha yürüdük. Sonra 10’arlı sıra
oluşturmamızı istediler. Ceplerimizi teker teker boşalttılar.
Parmaklarında yüzük olanların yüzüklerini bile aldılar. Benim de
üzerimde bulanan 2 milyon lirayı, Samsun sigarasını, jetonlarımı,
çantamdaki spor ayakkabılarımı aldılar.’
Arkadaşımın kanını içerek sağ kalabildim
Katliamdan yaralı olarak kurtulan Erdal Özdemir, tüm çabalara
rağmen felç oldu. Bugün tekerlekli sandalyeye mahkum olan Erdal
‘Ölen arkadaşlarımın intikamını almayı çok istiyordum. Ancak
olmadı’ diyor ve ekliyor: ‘Yapacak bir şeyimiz kalmamıştı. Silahlar
ölüm kusuyordu. Gelişi güzel ateş ediyorlardı. O an hepimiz
yerlerdeydik. Ben yere düşerken, üzerime kol kola olduğum diğer
arkadaşım düştü. Daha sonra ölmediğini gördükleri kişilerin üzerine
birer kurşun daha sıktılar. Ben de yaralıydım ama altta olduğum
için dikkat çekmiyordum. Az sonra büyük bir sessizlik oldu. Sürekli
kan kaybediyordum. Kısa sürede kan durdurulmazsa ben de ölecektim.
Üzerime düşen arkadaşımın akan kanını içmeye başladım. Belki bu
şekilde hayatta kalabilirim diye düşünüyordum. Uzun bir süre sonra
oradan 5 kişi yaralı olarak hastaneye götürüldük.’
Röportaj Saygı Öztürk.
Kaynak. Hürriyet Gazetesi.