Bilim Kurulu üyesi Ahmet Demircan'dan coronavirüsü için ‘bağışıklık’ uyarısı
Sağlık Bakanlığı corona virüsü Bilim Kurulu üyesi ve Gazi Üniversitesi Başhekimi Prof. Dr. Ahmet Demircan, virüse yakalanan bir kişinin iyileştikten sonra tekrar enfekte olabileceğini belirtti.
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi ve Gazi Üniversitesi Başhekimi ve Prof. Dr. Ahmet Demircan korona virüs ile ilgili merak edilen sorulara cevap verdi. İhlas Haber Ajansı muhabirine konuşan Prof. Dr. Demircan, korona virüsün belirtilerini, bulaşma yollarını, tedavisini ve tedavide kullanılan ilaçları anlattı. Demircan, korona virüsün bariz belirtilerinden birinin yüksek ateş olduğunu ancak bu durumun bazen önce bazen de sonra çıktığını ayrıca boğaz ağrısı, geniz akıntısı ve kuru öksürük şeklindeki bulguların daha çok ön planda olduğunu söyledi. Demircan, karın ağrısı ishal gibi şikayetlerin ise daha geç ve az sayıda görüldüğünün altını çizdi.
Bazı hastalarda tat ve duyu kaybının da görülebildiğini vurgulayan Demircan, “Vakalarda çıktıkça görüyoruz. Bu yeni bir hastalık olduğu için tecrübeleniyoruz. Daha önce bilinen bir hastalık olmadığı için bunlarında eklendiği söyleniyor. Ama primer ve asıl bulgulardan değil. Şu durumda boğaz ağrısı ve kötü öksürük varsa veya buna temas ekliyoruz. Yurt dışından gelen biri var mı? Yurt dışından gelen biriyle temas var mı? Çünkü temaslının temaslısı da çıkmaya başladı. Bu bulgulardan 3’ü varsa o zaman şüpheleniyoruz” dedi.
“Korona virüsün net bir tedavisi ve etkili bir ilacı
yok”
Korona virüsün net bir tedavisinin ve etkili bir ilacının
olmadığını söyleyen Demircan, “Başka bir viral hastalıklarda
kullandığımız ilaçları kullanıyoruz. Sıtma ve romatizmada
kullanılan bir ilacı kullanabiliyoruz. Biz sadece yeni geliştirilen
ve Japonların geliştirdiği Çin’de de kullandıkları bir ilacı
Türkiye’ye getiriyoruz. O ilaç gelince yatan hastalarda ve yoğun
bakımlardaki hastaların tedavisinde kullanılacak” ifadelerini
kullandı.
“Solunum cihazları ve yoğun bakım yatak sayısı
yeterli”
Türkiye’nin, sağlık altyapısı açısından OECD ülkelerinin üstünde
bir yoğun bakım yatak sayısına sahip olduğunu söyleyen Demircan,
“Yoğun bakım sayımız ve yatak sayımız çok iyi. 2018 rakamlarında
30-35 binin üzerinde toplam yoğu bakım yatak sayımız var. Yoğun
bakım yatağı olunca hemen hemen aynı sayıda makineler bulunmakta. O
yüzden makine ihtiyacımızın olacağını zannetmiyorum. Benzer solunum
cihazı şuanda Türkiye’de yoğun bakım doktoru ile yerli üretiminin
çalışılması sonucunda üretilmeye çalışılıyor. Şuan ki mevcut makine
miktarımız gayet iyi. Yoğun bakım sayılarımız iyi. Önemli olan vaka
sayıların artmaması ve bu denli kötü hastanın sayısının artmaması.
O yüzden ‘evde hayat var’ sloganına uymalıyız. Hasta olmazsanız bu
denli yoğun bakım gerektirecek duruma düşmezseniz ne makine
sıkıntısı olacak, ne yoğun bakım sıkıntısı olacak ne de risk
olacak. Hem aileniz için risk bu bulunduğunuz evde yaşadığınız ve
temas ettiğiniz kişilerle hem de size bakan sağlıkçılar için bunu
kökünden önlersek, en büyük önlem ve en iyi tedavi bu. Her
hastalıkta olduğu gibi bunlar önlenirse kapasitemiz iyi ama çok
büyük felaket olmaması için uğraşıyoruz” diye konuştu.