Bedelli çıksın, gençler hayata dönsün

Evlerimiz, ailelerimiz, eşlerimiz, evlatlarımız ve hatta mesleklerimiz de en az toprak kadar vatan kavramını kapsayan unsurlar. İçinde bulunduğumuz yıkıcı ve vahşi dünyada, onları da en az toprak kadar korumaya çalışıyoruz. Hatta adeta kansız bir savaş ve

Selçuk Baymaz selcukbaymaz@internethaber.com

Vatan artık sadece üstünde yaşadığımız toprak parçası değil.

Evlerimiz, ailelerimiz, eşlerimiz, evlatlarımız ve hatta mesleklerimiz de en az toprak kadar vatan kavramını kapsayan unsurlar. İçinde bulunduğumuz yıkıcı ve vahşi dünyada, onları da en az toprak kadar korumaya çalışıyoruz. Hatta adeta kansız bir savaş veriyoruz.

***

Uzun süredir sosyal medyada bedelli askerlik mücadelesi verip seslerini hükümet yetkililerine duyurmaya çalışan gençlerimiz var. Yukarıda bahsettiğim "değerleri - emekleri" yaşatmak ve onları zarar görmekten korumak adına feryat figan içinde bizlere sesleniyorlar.

Hainlik, korkaklık gibi korkunç eleştirilere maruz kalmayı göze alarak meramlarını dile getiriyorlar.

Oysa bu gençler ne hain ne de korkak. Ve ne de belli bir kesimin algısında yer ettiği gibi zengin. Çok büyük bir bölümü orta ve düşük gelirli ailelerin çocukları... 

Yuvalarını geçindirmek, onları müşkül durumda bırakmamak, eğitim hayatlarına devam etmek ve yıllarca verdikleri mücadelenin boşa gitmemesi adına bir talepte bulunuyorlar. Yani kendi mikro vatanlarını korumaya ve ayakta tutmaya çalışıyorlar. Bu nedenle en az Suriyeli mülteciler kadar mağdurlar.

Şehirlerinde, evlerinde, ofislerinde tutsak bir hayat yaşıyorlar. Askere giderlerse, bakmakla yükümlü olduğu çocuklarının nasıl geçineceğinin korkusuyla aylar ve günler geçiriyorlar.

Bu yükle yaşamak ise, hiç de zannedildiği gibi kolay değil.

***

Hükümet Cumhurbaşkanlığı seçiminden hemen önce bizzat dönemin Başbakanı Erdoğan’ın ağzından kamuoyuna “Seçimler sonrasında gerekli çalışmaların yapılacağı” yönünde demeçler verdi.

Ve seçimlerden sonra da bu demeçlerin ardı arkası kesilmedi.

Eylül, Ekim, Kasım derken; meclisin açılacağı akşam “Bedelli hayırlı olsun” tweeti atan Burhan kuzu’dan, “Bedelli son kez çıkmalı” diyen Numan Kurtulmuş’a kadar devlet erkânının en yetkili isimleri gençleri umutlandırdı.

Ki umut, kristal vazolar kadar hassas bir duygudur.

Yaşama tutunmak için varını ortaya koyan insanları umutlandırdığınızda, beklentilerini yukarılara çekersiniz. Ve aylarca net bir cevap vermeden, sürekli açık kapı bırakarak bekletilip umutlandırılan insanlara olumsuz bir netice sunduğunuzda, hissettikleri hayal kırıklığı ve yıkım normal zamandakinden çok daha büyük olur. Ki geride bıraktığımız 3 ayda da yaşanan tam da bu.

Hazır muhalefet aynı temennileri ve iradeyi gösteriyorken, hazır çatışma ortamı durulmuşken bu gençlere bir yaşam hakkı tanımalıyız.

Askerlik sistemi belki tartışmaya açılabilir. Çağın ve ülkenin ihtiyaçlarına göre düzenlemelere gidilebilir. Ama an itibariyle bedelli askerliğe ihtiyaç duyan gençlerimiz olumlu bir netice alamazlarsa, yüz binlerce insan ve binlerce aile müşkül durumda kalacaktır.

Başbakan yardımcısı Akdoğan’ın da tanımladığı gibi bu “Sosyal yaraya” bir çözüm bulmalıyız. Çünkü onlar ekonomik gücü olmayan ailelerini geçindirerek, ülkenin bilimsel gelişimine katkı sunarak ve daha birçok alanda fedakârlıkla hizmet vererek zaten vatan-i bir görev yapıyorlar. Bu enerjiyi ziyan etmeyelim ve yeniden topluma kazandıralım.

Bu nedenlerle Başbakan Davutoğlu ve kabine üyeleri, gençlerin sesini mutlaka duymalıdırlar.

Çünkü hayata dönmeleri ve tekrar nefes almaları için bu dokunuşa çok ihtiyaçları var.