BDP Başkanı, İnternethabere konuştu
Abone olBDP Genel Başkanı Çelik belediye başkanlarının gözaltına alınmasına sert tepki gösterdi, önemli mesajlar verdi.
Nergis DEMİRKAYA
İNTERNETNABER
ANKARA- DTP’nin kapatılmasını ardından milletvekilleri ve
belediye başkanlarının geçtiği çiçeği burnunda Barış ve Demokrasi
Partisi (BDP) gözaltı şoku yaşıyor. Meclis'in yeni
partisinin Genel Başkanı Demir Çelik, İNTERNETHABER'e konuştu.
Önemli mesajlar verdi.
17 il-ilçe ve belediye başkanının gözaltına alınmasını 15 yıl önce
Meclis’ten milletvekillerinin gözaltına alınmasına benzeten BDP
Genel Başkanı Demir Çelik, “Fotoğrafta renkler ve tonlar
değişse de zihniyetin çok değişmediğini, toplumun dinamiklerine
rağmen bu devletin otoriter tahakkümcü yapısının devam ettiğini
gösteriyor” diye eleştirdi.
BARIŞ, HERKESİN ÇIKARINA
"72 milyonluk
Türkiye’de 1-2 milyon dışında herkesin çıkarı barıştadır,
demokrasidedir, halkların kardeşliğindedir" diyen Demir bu ülkenin
barış içinde demokratik bir yapıya kavuşmasından çıkarı olan
herkesi bu soruna sahip çıkmaya çağırdı.
Belediye başkanlarının gözaltına alınmasını, “Kürt siyasetini
isteklere göre şekillendirme çabası” olarak yorumlayan Çelik,
kapatma kararı, belediye başkanlarının gözaltına
alınmasına rağmen umudun sürdüğünü söyledi. Kürt hareketindeki
değişimin Türkiye partisi olma zorunluluğu dayattığını açıklayan
Çelik’in emanetçi ve yedek parti eleştirilerine yönelik de
eleştirileri var. Çelik’in değerlendirmelerinden çarpıcı başlıklar
şöyle:
KÜRT SİYASETİNE ŞEKİL VERME ÇABASI:
Demokratik açılımın gündemde olduğu bir süreçte DTP’nin
kapatılması, sonrasına da bu boşluğu doldurmaya aday BDP’ye
belediye başkanları ve milletvekillerinin katılmasından sonra
yapılan operasyonu iyi okumak gerek. Kürtler olmadan bir
çözüm mümkün değil. Ama kontrol edilebilir, kendilerince makul bir
düzeyde Kürtleri örgütsel yapıda tutmak istiyorlar. Kendileri ve
kendi çözümsüzlüklerini aşan bir Kürt hareketi tahammül edilebilir
görünmüyor. Kavga burada. Amaç Kürt iradesini kırmak, Kürt
iddiasını karatmak ve Kürtleri tasviye etmek.
ŞAHİN-GÜVERCİN AYRIMI:
KCK operasyonu iddiasıyla yapılan gözaltılar ile starteji uzmanı
kişiler BDP’nin işini kolaylaştırıp siyasetin demokratikleşmesine
fayda sağlandığını, DTP içinde konumlanan şahin kanadının tavsiye
edildiğini, daha çok güvercin olarak tanımlanan ve sistemle barışık
olan aktörlerin işlerinin kolaylaştırıldığını söylüyor. Bu
anlaşılır bir şey değil. Seçilmiş belediye başkanları kendi
yerelinin en önemli siyasal aktörleridir. Bu aktörlerin gözaltına
alınmadan bilgi ve ifadelerine başvurmak hukuk devletinin iç
işleyişinin olmazsa olmazı. Bunu tercih etmeyip polis güvenlik
gücüyle kişisel hakları yok sayarak evine işyerine yönelmiş olması
kabul edilemez.
15 YILDA DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK: 2 Mart 1994’te Meclis’te
milletvekilleri gözaltına alınmıştı. Belki birebir aynı değil ama
bu gözaltılar da, fotoğrafta renkler ve tonlar değişse de
zihniyetin çok değişmediğini, toplumun dinamiklerine rağmen bu
devletin otoriter tahakkümcü yapısının devam ettiğini
gösteriyor.
UMUT DEVAM EDİYOR:
Kapatma, gözaltılar… Umudu tüketmek insana yakışmaz. İnsanın olduğu
yerde değişim olacaktır. Değişime direnenlerin güçlerinde
kırılmalar olacaktır. Bu işin üç beş günde, üç beş yılda
olmayacağını biliyoruz. Uzun zamanda sebat-sabır ve metanet içinde
bir örgütlenme gerektiriyor. “Türkiye’ye barış gelecek”
umudunu hiç kaybetmeyiz.
ÇELİK KÜRTLER'İN NASIL DEĞİŞTİĞİNİ BAKIN HANGİ ÖRNEKLERLE
VERDİ. SONRAKİ SAYFAYI ÇEVİRİN
DEMOKRATİK TEPKİLER OLACAK:
Demokrasi reflekslerimizi göstermek ve taleplerimizi meşru
zeminlerde yükseltmek gerekiyor. Ama kırmadan dökmeden ötekine de
zarar vermeden saygıyı esas alacak bir ilişki ile tepkileri
göstermekte yarar var.
KÜRTLER DEĞİŞTİ:
Kürtlerin son on yılına damgasını vuran önemli stratejik
değişim var. Bu bölünmenin, bağımsız devlet kurmanın başta Türkiye
halkları olmak üzere dünyada bir kazanım olmayacağı yönünde.
Ayrışma ve ayrışmaya hizmet edecek bir politik hat yerine
Türkiye’nin demokratikleşmesi çerçevesinde Kürt sorununun barışçıl
çözümü merkeze oturtuldu. Bu günü birlik operasyonlarla
değiştirilecek bir konu değil.
TÜRKİYE PARTİSİ OLMAK ZORUNDAYIZ: Yoksulların
ötekileştirilenlerin, Alevilerin, işçilerin bir bütün olarak
hareket edecekleri ortak irade ile taleplerinin gerçekleştirileceği
bir yapıya kavuşmamız gerekiyor. İlk elden yapılması gereken
devletin, siyasetin demokratikleştirilmesi. Bir an evvel 12 Eylül
Anayasası yerine daha demokratik bir anayasanın yapılması.
72 milyonluk Türkiye’de 1-2 milyon dışında herkesin çıkarı
barıştadır, demokrasidedir, halkların kardeşliğindedir. Bizim
eşitlik, özgürlük, adalet gibi taleplerimiz sadece bize ait
talepler değil. Bütün insanlığın talepleri. Bu
ülkenin barış içinde demokratik bir yapıya kavuşmasından çıkarı
olan herkesin bu soruna sahiplenmesi gerekiyor, Kürtlerin tek
başına bu ülkeyi demokratikleşmesi çok kolay değil.
ÖCALAN’I İYİ OKUMAK GEREK:
Öcalan’ı doğru okumak, görmek lazım. Teröristbaşı algısı ile
söylediği her şeyi yanlış ve dikkate değer bulmazsanız sonuca
gidemezsiniz. Ülkenin demokratikleşmesini savunan önemli
şahsiyetlerden biridir. Aslında subjektif niyetlerden arınıp biraz
objektif yaklaşabilirse devlet kurumları toplum sonuca ulaşmakta
önemli bir kişiliktir. Devlet bu anlamıyla reddetmemeli.
Devlet kapsayan kucaklayan herkesi dinlemeye ve sahiplenmeye
duyarlı bir mekanizma olmalı. Siz bu mekanizmayı alıp ötekileştiren
tahakküm kuran bir hale getirirseniz ceberut devlet olur.
EMANETÇİ DEĞİLİZ:
Emanetçi veya lider. Bugünün genel başkanı veya yarının bir neferi.
Çok fark etmiyor. BDP, DTP’nin de beslendiği bir damarın kanalın
devamı. Emanetçi veya DTP’nin kapatılmasına karşı ikame edilen bir
örgüt değil. Ama her zaman olduğu gibi bizim alanımızda da bir
değişim kaçınılmaz. BDP’nin DTP ile aynı kanaldan besleniyor
olmasına rağmen DTP’nin tecrübesinden çıkaracağımız deneyimler
bizim yolumuzu aydınlatacaktır. Bir kısım yetersizlikler
konusunda da bizim katkılarımızla daha olumlu noktaya taşınacaktır.
Bugün genel başkanım. Kongre uygun görürse devam ederim olmazsa
başka bir arkadaşa yerimizi devretme erdemliliğini gösteririz.
Hiçbir düşüncemiz mevkilendirilmiş bir düşünce değil BDP’nin
gündeminde bu tartışma konusu olmaktan uzaktır.