Şu sıralar başkanlık sistemi tartışılıyor. Tartışılsın. Üzerine
farklı görüş bildirmekten zarar gelmez. Atatürk, bu ülkeye
Cumhuriyeti tam olarak bu sebeple getirdi. Herkes görüşünü lisan-ı
münasiple dile getirebilsin diye. Ancak tartışırken gerçekleri
konuşmak yerine, insanlara hayal satmaya çalışmak doğru değil.
Başkanlık sistemi gelirse ekonomi düzelecek diyenlere sormak
lazım. Nasıl olacak Allah aşkına? Sizin söylediğinizin hangi
şartlarda akla yatkın olacağını ben size söyleyeyim: Ülke 14
senedir koalisyonla yönetiliyordur. Koalisyon ortağınız her
söylediğiniz şeye karşı çıkıyordur. Dolayısıyla siz ekonomik alanda
istediğiniz adımları atamıyor ve ekonomiyi düzeltemiyorsunuzdur. Bu
sebeple dersiniz ki: "Kardeşim koalisyonla ülke yönetilmiyor.
Anlaşmazlıklar yüzünden adımlar atılamıyor. Bu sebeple gelin
başkanlığı getirelim. Bu sıkıntı ortadan kalksın."
Eğer durum yukarıdaki gibi olmuş olsaydı, belki söylenilenleri
komik bulmak yerine, düşünebilirdik. Ancak 14 yıldır ülkeyi tek
başına yöneten bir hükümet varken, ekonominin başına istedikleri
bakanı ve dolayısıyla istedikleri bürokratları atama imkanları
varken, istedikleri gibi yasa çıkarma çoğunluğuna sahipken, dolar
3,10 ise, dünyanın en pahalı akaryakıtını bu ülke kullanıyorsa,
özetle ekonomi düzelmemişse, başkanlık sistemiyle nasıl düzelecek?
İnsanlara hayal satmayı bırakın. Anlatın bakalım...
***
Süleyman Özışık...
Televizyon kanallarındaki tartışma programlarıyla ilgili bir
takım eleştirilerde daha önce bulunmuştum. Bir önceki eleştiri
yazımda değindiğim konu ile bu yazımda değineceğim konu farklı tabi
ki.
Her zamanki gibi akşam oturmuş tartışma programlarına göz
atıyordum. Bazıları izlenebilir düzeyde olurken, bazıları çekilmez
oluyor çünkü. O sebeple tüm tartışma programlarına kısaca göz atıp,
seviyeyi kontrol ediyor ve ona göre izlemeye gayret ediyorum. Tam
bunu yaptığım sırada bir tartışma programında karar kıldım. Çünkü
programda inter yazarlarından Süleyman Özışık vardı. Ve ne yalan
söyleyeyim daha önce Süleyman beyi tartışma programında izleme
fırsatım olmamıştı. Bu sebeple programı izlemeye başladım.
Herkes görüşünü ifade etmeye başladı. Karşılıklı söz dalaşı
neredeyse hiç olmuyordu. Ta ki, söz hakkı Süleyman Özışık’a gelene
kadar. Kendisinin söyleyecekleri daha önce konuşanlardan farklıydı.
(Zaten bir programın ‘tartışma’ programı olması için farklı
görüşlerin olması elzemdir) 20 dakikaya yakın bir süre, hiç
kimsenin konuşmasını bölmeyen Süleyman Özışık, bir türlü
konuşamıyordu. Çünkü her cümlesinden sonra konuşması bölünüyor ve
konuşmasına odaklanması imkânsız hale geliyordu. Kaldı ki Özışık,
muhalefet ettiği konuları eleştirirken ya da savunduğu konuları
dile getirirken son derece nazik ve tahrikten uzak bir dil
kullanıyordu.
Özetlersem, kendisine söz verilene dek kimsenin konuşmasını
kesmemesi, söz verildiği zaman ise, sözü kesilmesine rağmen
sakinliğini ve dolayısıyla seyirciye olan saygısını yitirmemesi
beni son derece etkiledi. Süleyman Özışık’ın katılacağı ilk
tartışma programını dört gözle beklediğimi belirtmek isterim.
Ayrıca kendisiyle aynı yerde yazıyor olma imkanı, beni artık daha
çok mutlu ediyor.
Ha bu arada, aynı yerde yazdığımız için, kuru gürültü çıkarmayı
sevenler ‘yalakalık’ yaptığımı söyleyebilir. Onlara cevabım peşinen
şudur: Benim yazılarımla Süleyman Özışık’ın yazılarına göz
atarsanız, çoğu zaman farklı şeyleri savunduğumuzu görebilirsiniz.
Göze girmeye çalışan adam muhalefet etmez. Ayrıca programı objektif
bir şekilde izleyenler, söylediklerimde ne denli haklı olduğumu ve
gerçekleri yazdığımı görmüşlerdir.
***
Cinsiyetçilik...
Geçtiğimiz pazar günü öyle utanç verici bir konuşmaya şahit
oldum ki, inanın konuşanlar yerine ben utandım. Bir insan
müsveddesi karşısındakine şunları söyledi:
"Karı milletinden başbakan mı olur?
Cumhurbaşkanı zaten hiç olmaz. Karı ne bilir
devlet yönetmeyi?"
Yukarıdaki satırları burada yazıyor olmaktan çok rahatsızım ama
bu cümleyi kuran ya da tam olarak bu zihniyette olan insan
müsveddelerine, Atatürk'ün bir sözüyle seslenmek isterim:
"Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar
üzerinde göklere yükselmeye layıksın."
Sağlıcakla kalın...