'Başbakan mısın yoksa dikizci misin?'
Abone olCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin konuları değerlendirdi.
İNTERNETHABER - ÖZEL İÇERİK / CHP
Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ı kendi açıklamalarıyla
vurdu! Başbakan'ın "Dolmabahçe'de ofisimin önünden geçen kişileri
izliyorum. Değerimle uyuşmuyor" sözünü hatırlatan Kılıçdaroğlu,
"Sen Başbakan mısın yoksa dikizci mi?" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, alkol yasasında
yapılan düzenlemenin ardından Fatih Altaylı'nın sunduğu Teke Tek
programında yaptığı açıklamada, "Dolmabahçe'de Başbakanlık
Ofis'e gittiğimde ofisimin önünden Kadıköy'den gelenlerin durumunu
görüyorum. Bütün bu durumları gördüğüm zaman, bunlar benim aslında
kendi değerlerimle uyuşan şeyler değil. Buna rağmen 'Toplumumun
insanıdır, ben onun giyimine, yaşamına, şusuna, busuna karışamam'
diyorum ve saygı gösteriyorum ama aynı saygıyı da ben ondan
istiyorum" demişti.
CHP Lideri bu sözleri bugünkü grup toplantısında gündeme getirdi.
Başbakan Erdoğan'ı 'dikizcilik' yapmakla suçladı ve "Seni
oraya Başbakan ol diye getirdik, bu sözleri utanmadan sıkılmadan
nasıl söylüyorsun?" diye sordu.
İşte konuşmalarından satırbaşları;
KATİLLERİN AVUKATLARI AKP SAFLARINDA
Bugün 2 Temmuz Sivas katliamanın yıldönümü. Bu
topraklar Hacı Bektaş'ı Veli'nin toprağı. Orada can verenler bedel
ödeyerek can verdiler. Nazım ne güzel söylemiş, 'sen yanmazsan, ben
yanmazsam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.' Onlar
Cumhuriyeti'mizi geleceğimizi aydınlattılar. Olayın faiilleri
hiçbir zaman yakalanmadılar. Katillerin avukatları şimdi hemen
hepsi AKP saflarında.
Sivas katliamında onlar ağır bir bedelle tarihe yazıldılar. Onları
her zaman sevgiyle saygıyla anacağız. Onlar bu toplumun
aydınlanmasına bedenleriyle katkı veren düşünürlerdir. Onları
saygıyla anacağız. Siyaset siyaset yapan kişinin halka adanmışlık
sözüdür. Bireysel çıkar peşinde koşmaz siyaset yapan.
ÖNCEDEN GÜZEL ŞEYLER
SÖYLÜYORDU
Siyaset yapan kişinin odak noktasında ülkesinin çıkarları vardı. Sultan'a karşı direnmek, halkın gücünü öne çıkarma vardır. Düşünün 2002'de bir seçim yapıldı. İktidardaki parti yüzde 34 oy aldı. Ama genel başkanları milletvekili seçilemiyordu. Anayasa değişti, seçim kurulu karar aldı, Siirt'te yeni seçim yapıldı bu kişi parlamentoya milletvekili olarak geldi.
Güzel şeyler söylüyordu. Özgürlük diyordu. Demokrasinin üstünde
vesayet olmaamlıdır diyordu Geldiler, sadece o söylemlere bizim
kafamızda sorular vardı, pek çok çevre o sözlere inandı. Liberal
aydınlar umut bağladılar. Geldiğimiz nokta, balkon konuşmaları
yapıldı, biz ayrım yapmıyoruz dendi, bize oy verene de vermeyene de
saygılıyız dedi.
MEDYAYI DARMADAĞIN
ETTİLER
Tüm bunlar aşama aşama yerine getirildi. Sonra 2004 bir AKP'li
bakanın kürsüde Gaziantep'te bir gazeteyi yırtmasıdır. Düşündüler,
demokrasi bizim istediğimiz demokrasi değildi, hukuk bizim
istediğimiz insan hakları değildi. Onlar kendi dünyalarına göre bir
özgürlük anlayışını egemen kılmak istiyorlardı. Önce medya ile
başladılar. Darmadağın ettiler, gazete yırttılar kimse ses
çıkarmadı.
YARGIYI
MİLİTANLAŞTIRDILAR
Bakan koltuğunu garantiledi. Medya mensuplarına ağır cezalar
geldi. Beğenmediklerinin işine son verdiler. Halkın sağlıklı bilgi
alma kanallarının önünü tıkadılar. Gazeteler, televizyonlar hep
ondan bahsediyordu. Sabah akşam iktidarı öven söylemlerle
günlerimiz geçti. Sonra bir engel daha var. O da yargı. Yargıyı
militanlaştırmaları gerekiyordu. Referandum yaptılar, yargı sil
baştan değişti.
Bir gecede 160 militanı Danıştay'a yerleştirdiler. Danıştay
Başkanı emekli oldu yerine başkan adayı çıkıyor. Neden? Kapı
arkasında yapılan pazarlıklar gün yüzüne çıkmadı çünkü. Danıştay'ın
kültürünü de yerle bir ettiler. Ne Yargıtay'da ne de Danıştay'da
kültür kaldı.
ÜNİVERSİTELER SUSKUN KURULUŞ
OLDU
Sonra üniversiteler. Üniversiteleri sil baştan yenilediler.
Üniversiteler suskun kuruluşlar haline getirildi. Bereket veresin
orada gençler var da özgürce haykırabiliyorlar. Sendikalar
halledildi. Bir sendika greve gidiyor, konfederasyonun başkanı grev
kırıcılığı yapıyor. Bu sendikalardan bizim bildiğimiz sendikacı
çıkmaz. Sendika ağasından sendikacı olmaz zaten.
SENDİKA DEĞİL KAPI
KULUSUN
Memur sendikaları, kendi memur sendikalarının üye sayısı son 10
yılda arttı. Sen ne biçim sendikasın. Sana sendika değil, kapı kulu
sendikası demek lazım. Yasama organı, bizim bildiğimiz yasama
organı mı? AKP milletvekili bile diyor ki, el kaldıp indiriyoruz
ama nedenini bilmiyoruz. 19 Mayıs hareketlerinin benzeri yapılıyor
burada. Bunu söyleyen AKP'nin kendi milletvekilleri.
SEVSİNLER SENİN
MİLLİYETÇİLİĞİNİ
Ağzından bir cümle çıkıyor ertesi gün kanun teklifleri çıkıyor. Kim tutuklanacak ben bilirim diyor. O kadar egosu güçlü hale geldi ki, kendisini tutamadı, ben her türlü milliyetçiliği ayaklarımın altına alırım dedi. Bugün milliyetçi kesilmiş beyefendi, sevsinler senin milliyetçiliğini.
Ve korku duvarlarını bu ülkenin genç, yiğit evlatları yıktılar.
Herkesin korktuğu ortamda biz senden korkmuyoruz dediler, ister
TOMA'nla, ister plastik merminle, ister gerçek merminle gel,
bedenimi siper ediyorum senden korkmuyorum dedi.
BİZ SENİ DİKİZCİ OLARAK MI
SEÇTİK?
Hatırlarsanız 1968 olayları Paris'te başlamıştı, tüm dünyaya
yayıldı. Gezi olayları İstanbul'da başladı. TÜm dünyaya yayıldı.
Herkes bu gençlere sahip çıktı. Gençler ne diyordu, özgürlüğüme
dokunma. Bu da diyor ki, "dolmabahçede oturuyorum, oturuyorum,
gelen geçen kadınları seyrediyorum"... Yahu biz seni Başbakan
olarak mı dikizci olarak mı seçtik. Bir de bunu utanmadan
söylüyor.
3-5 ÇAPULCU KARİZMASINI
ÇİZDİ
Bana kimse diz çöktüremez diyordu, ama bizim 3-5 çapulcu çıktı, karizmasını çizdi, yere diz çökertti. Sonuçta ne oldu panik içinde geldi. Korkuyor. Genç özgürlük istiyor, benim düşünceme dokunma diyor, hayatıma dokunma diyor, yaparsan karizmanı çizerim diyor. Şimdi konuşuyor, samimi söylüyorum siterse 30 tv kanalı canlı versin, tüm gazeteler manşetten versin, artık senin kıymetin kalmadı.
Kalktı, ölümü meşrulaştırmak için efendim bunlar Amerika'da da oluyor, bakın Wall Street'te 17 kişi ölüyor. Daha ağzını kapattı, Amerikan Büyükelçisi, "Yok öyle bir şey" dedi. Hayatını yalan üzerine kuruyor, çünkü korkuyor. Korkma Recep Tayyip Erdoğan, korkma. Komplo teorileri üretiyor. Komplo teorileri üreten adam beceriksiz adamdır.
4 kişi hayatını kaybetti. Hiç bir ağzını açıp da Allah rahmet
eylesin dedi mi? Tam tersine öldürenlere meşrutiyet kazandırıyor.
Bir de ikramiye veriyor, kendi halkını öldürdü diye. Ülke böyle
yönetilmez. Ülke sağduyu, akıl ve mantıkla yönetilir. Duyguyla
kinle öfkeyle yönetilmez.
BİR YALAN DAHA
SÖYLEMİŞ!
Dedim ya yalancıdan Başbakan olmaz. Bugün de bir yalan daha söylemiş. Efendim bir başörtülü kadına saldırmışlar ya Dolmabahçe'de. Bu olayı duyar duymaz, gidin ve konuşun dedim. Gazetelere şunu söyledim, bunu yapanlara insan denmez, hayvandır dedim. Sonra hayvanseverler dediler ki, bunu hayvanlar bile yapmaz.
Ayrıca bunun takipçiliğini de yapmamız lazım. Kim yaptıysa çıkarılır ortaya. Sen değil misin başbakan. Kılıçdaroğlu bundan memnun oldu diyor. İnsanda biraz ahlak olur, insanda biraz okuma yazma olur. Üniversiteyi nasıl bitirdiği konusunda endişelerim var. Benim söylediklerimi neden çarpıtıyorsun. Çünkü sen yalan söylüyorsun.
Sen başörtülü bir kadına nasıl bir muamele yaptığını mı görmek istiyorsun, Taksim'de bir polisin başörtülü bir kadına nasıl tokat attığını ben biliyorum. Bunu neden konuşmuyorsun. Neden hakkını sormuyorsun. Çünkü senin amacın o başörtülüyle oy devşirmek.
Kin var senin yüreğinde, insan sevgisi yok. Bu kadar kini bir
insan nasıl yüreğinde barındırabilir. Rahmetli babam, "Oğlum sen
doğru dur, eğri belasını bulur" derdi. Hep hatırlarım bu lafı.
Gençlerimiz ne istiyor? Özgürlük ve demokrasi istiyor. Tüm gençlere
çağrı yapıyorum, bizim özgürlük ve demokrasi manifestomuzu alın.
Beraber bu ülkeye özgürlüğü ve demokrasiyi getirelim. Sizin
enerjiniz bize güç katacak. Sizin gücünüz özgürlüğünüzdedir. Biz
size inanıyoruz, güveniyoruz. Tıpkı Mustafa Kemal'in size inandığı
gibi.
O DİN ADAMININ ALNINDAN
ÖPÜYORUM
O kadar çok yalan söyledi ki. Kalktı camiye bira şişeleriyle
girmiş dediler. Cami müezzinini 6 saat sorguladılar. Adamın
söylediği şu söz 76 milyon insanımızın kulağına küpe olsun; "Ben
din adamıyım yalan söylemem"... Yalan söylemeyen o din adamının
alnından öpüyorum. Yalanla iktidar olunmaz. Yalan her yerde
yalandır.
ERDOĞAN DÜŞTÜĞÜ KUYUDAN BÖYLE
ÇIKAR
Recep Tayyip Erdoğan'ı düştüğü kuyudan çıkaracak bir formül var. Demokrasi ipine sarılacak. Diyorum ki kendisine, sen demokrasi mi sitiyorsun, sen milli iradeye saygı mı istiyorsun, gel yüzde 10 seçim barajını kaldıralım. Bu barajı kim getirdi? Kenan Evren ve arkadaşları, peki kim savunuyor Recep Tayyip Erdoğan. Al birini, vur ötekine.
Yüzde 10 seçim barajı en yüksek barajdır dünyadaki. Demokrat olarak kendsini lanse eden bir siyasi otorite, darbe yasalarının arkasına saklanamaz. Darbe yasalarının arkasına saklanan kişi de darbecidir.
Yine çağrı yapıyoruz. Diyoruz ki, 12 eylül döneminde Siyasal Partiler Yasası çıkmadı mı? Çıktı. Gel değiştirelim. Demokrasinin önünü açalım. Gezi eylemlerine katılanlardan sonra cadı avı başladı, baskınlar. Bunlar da aldılar ellerine dilekçe bu işin faili biziz dediler.