Bahreyn'de 'yıldırma' politikası
Abone olBBC muhabiri Bill Law, Bahreyn'de insan hakları savunucularının mücadelesini anlatıyor.
Tüm dünyada dikkatler Libya üzerindeyken Körfez ülkesi Bahreyn'de yönetim muhalefeti susturmak için korku ve yıldırma politikasına hız verdi.
Protestocuları hedef alan baskınlar geçen Cuma sabahın ilk
ışıklarında başladı.
Bahreyn'de halka korku salan Ulusal Güvenlik Birimi'ne bağlı özel
birlikler, önde gelen insan hakları savunucuları ve demokrasi
yanlısı aktivistlerin evlerine baskınlar düzenledi.
Bu kişilerin ortak noktalarından biri de yabancı gazetecilere polis
ve asker şiddetini yanısıtan fotoğraflar ve videolar
sağlamalarıydı.
Konu bölümünde 'İmdat' yazan bir elektronik posta aldım.
Ahmed (gerçek adı değil) "Dün gece evime 20'den fazla polis gelip
arama yapmış. Ben evde yoktum" diyor.
Babası 'Eve gelme' diye uyarmış. Babasına mesaj gönderdim. O da
bana gerisini şöyle anlattı:
'Eve pencereden girdiler'
"20 Mart'ta sabahın iki-buçuğuydu. Yatak odamızın kapısını
çalıyorlardı. Eşim ve kızlarımla birlikte biz birinci kattaydık.
Uyuyorduk. İçeri yüzleri maskeli 20-30 adam girdi. Bazıları
silahlıydı. Eve pencereden girmişler. Kim olduklarını söylemediler.
Ama sürekli aynı şeyi sordular. 'Ahmed nerede' diyorlardı. Bütün
odaları, dolapları aradılar. 'Dışarıda, nerede olduğunu bilmiyoruz'
dedik."
Ahmed'in babası hayatında hiçbir siyasi faaliyetin içinde yer
almamış bir işadamı. Bahreyn'de olanlardan ve polisin tavrından
korktuğunu söylüyor:
"Oğlum bir insan hakları savunucusu. Çok barışçıl bir insandır. Boş
vaktinin çoğunu ihtiyacı olan insanlara yardıma harcar. Oğlumun
güvenliğinden çok kaygılıyım ve ne yapacağımı bilemiyorum."
Ahmed şimdi saklanıyor ve sürekli yer değiştiriyor.
Evine baskın düzenlenen başka bir aktivist de "Beni sürekli
izliyorlar. Arabamı kullanamıyorum. Telefonumu kullanamıyorum. Her
gece başka bir yerde uyuyorum." diyor.
Bahreynli yetkililer, iddialar konusunda yorum yapmadılar.
Falaka korkusu
Gözaltına alınanlar arasında iki hafta önce Kral Hamid
tarafından affedilen yedi kişi de var. Bu kişiler geçen sene terör
örgütü üyesi oldukları iddiasıyla gözaltına alınan 23 kişinin
arasında yer alıyordu. Gözaltına alındıktan sonra haftalarca
aileleriyle ve avukatlarıyla görüştürülmemişlerdi.
O dönemde 23 kişinin tümü 'suçlarını' itiraf ettiler. Ancak ülkede
bu tür ifadelerin genellikle işkence sonrasında verildiği
biliniyor.
Hükümet işkence iddialarını reddediyor. Ancak Af Örgütü ve İnsan
Hakları İzleme Örgütü bu konuda ciddi kaygıları olduğunu
söylüyor.
Son birkaç gün içinde gözaltına alınanların aileleri de işkence
kaygısı taşıyor. Eşlerinin, çocuklarının falakaya yatırılmasından
korkuyorlar. Zira Ağustos'ta gözaltına alınan 23 kişinin çoğu hala
falakanın izlerini taşıyor.
Cep telefonları dinleniyor
Ülkede cep telefonları dinleniyor. Sosyal paylaşım siteleri
yakından izleniyor. Yabancı gazetecilerle temas eden aktivistler
gözaltına alınıyor, aileleri korku içinde yaşıyor.
Ve baskınlar devam ediyor.
Pazartesi sabahı başka bir yorumcu gözaltına alındı.
Arap uydu kanallarında sık sık görünen bu yorumcu, güvenlik
güçlerinin yol açtığı ölümleri sıralamış, hükümeti rahatsız
etmişti.
Dünyanın gözleri Libya'dayken, Bahreynli yetkililer, dünyaya imaj
zedeleyici haber ve görüntülerin ulaşmasını engellemeye
çalışıyor.
Ve korku salmak, bu çabalarındaki en büyük silahları.