Bahçeli’ye cezaevi yanıtı
Abone olBaşbakan Erdoğan, “Bahçeli, ‘Pınarhisar’da yattığın günleri arayacaksın’ diyor. Ey Bahçeli o Pınarhisar’daki yatışımın nedeni benim asilliği...
Başbakan Erdoğan, “Bahçeli, ‘Pınarhisar’da yattığın günleri
arayacaksın’ diyor. Ey Bahçeli o Pınarhisar’daki yatışımın nedeni
benim asilliğimin ifadesidir. Eğer bizim için o tür günler yine
gelecekse biz öper başımıza koyarız. Bundan herhangi bir sıkıntımız
yok” dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan, MHP Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin bugünkü grup
toplantısında kendisiyle ilgili sözlerini sert bir dille eleştirdi.
Bahçeli’nin 3.5 yıl başkan yardımcılığı yaptığını ve o dönemde
Bahçeli’nin takımının yargılandığını anımsattı.
“İKTİDARDAN NİYE KAÇIP GİTTİĞİNİZ?”
Bahçeli’nin iktidardan kaçıp gittiğini dile getiren Başbakan
Erdoğan, “Niye kaçtın iktidardan? Sakarya depremlerinin, Düzce
depremlerinin, Kocaeli depremlerinin altında kalan sensin, sen.
Oraları ayağa kaldıramadınız. Kaçıp gittiniz. Biz geldik ve oraları
aya kaldırdık. Bu ülkede faiz lobisinin ihya edilmesinin tek sebebi
sizsiniz. Şuanda da beraber yandaş olduğunuz CHP o da aynı işleri
yaptı ve bu ülkede CHP’nin yavrusu DSP ile beraber görev zararı adı
altında bu ülkede sıkıntıların en önemli sebebi siz oldunuz. Ziraat
Bankası’nı batırtınız. Halk Bankası’nı batırtınız. Vakıf Bankası’nı
kapatılır hale getirdiniz. Nice bankalar zaten kapatıldı gitti.
Halk Bankasıyla biliyorsunuz Ziraat birleştirildi, böyle bir
noktaya getirildi ve biz Halk Bankası’na şahsiyetini kazandırdık.
Kişiliğini kazandırdık. Esnafıma yüzde 47 ile kredi verirken öbür
tarafta aynı şekilde Ziraat Bankası yüzde 59 ile kredi verirken biz
şimdi bunları adeta sıfırladık, sıfır beş aralığına getirecek kadar
indirdik” diye konuştu.
“BAHÇELİ’YE BUGÜNKÜ KONUŞMASIYLA ALAKALI DAVAMI AÇACAĞIM”
Başbakan Erdoğan, bu halka, bu millete zulüm edenlerin Bahçeli ve
hükümeti olduğunu söyledi. Kendilerinin bu zulmü ortadan kaldıran
olduklarının altını çizen Başbakan Erdoğan, aralarındaki farkın bu
olduğunu kaydetti. Ayakkabı kutularıyla konuşanlara seslenen
Başbakan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“İkide bir ayakkabı kutularıyla konuşup duranlara sesleniyorum;
ayakkabı kutularının içine milyarlarca ne Euro ne de dolar sığmaz.
O ancak sizin kasalarınıza sığar. Siz önce bir defa bunu ortaya
koyun. Neler yaptıklarınızın hepsi ortada. Kaçıp gittiniz. Üç buçuk
senede kaçıp gittiniz. Daha fazla kalamadınız orada. Şuanda ben
bugünkü konuşmasıyla alakalıda bende gerekli olan davalarımı yine
açacağım. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanına köksüz diyecek
kadar kökten binasip olan bir kişi bunun hesabını verecektir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanına despot diyen bir adam bunun
hesabını verecektir. Eğer Türkiye’de böyle birileri aranıyorsa
aynaya baksınlar. Bunlar kendileridir. Buna benzer çalışmaları HDP
‘de yaptı. Silahlarla korkutarak siyaset yaptılar. Çünkü
arkalarında silahlı bir terör örgütü var. Silahların sustuğu bir
ortamda demokratik bir zeminde siyaset yapamıyor olmanın
ırkçılığını taşıyorlar. Ellerindeki gül yabaniler birer birer
gittiği için artık kendileri gül yabani olmaya başladılar. Ne
yaparlarsa yapsın biz ülkeyi, bu milleti korkutmak için kullanılan
tüm vasıtaları tek tek ortadan kaldırmaya devam edeceğiz. Herkesin
özgürce yaşadığı, herkesin inancının gereğini özgürce yerine
getirdiği yaşam tarzlarını özgürce muhafaza ettiği yeni Türkiye’nin
inşasını kararlıkla sürdüreceğiz.”
“DEPREMLERDE ANINDA BİZ ORADA OLDUK”
Başbakan Erdoğan’ın konuşması sık sık grup toplantısına katılan
vatandaşların attığı sloganlarla kesildi. Vatandaşların “Dik dur
eğilme Simav seninle” diye sloganlar atması üzerine Başbakan
Erdoğan, “Bizde sizlerle beraberiz. Tabii biz lafta değil veya
muhalefet gibi değil. İşte deprem anında bizler Simav’da olduk.
Yeni bir Simav inşa ettik. Yeni bir Van inşa ettik. Yeni bir Bingöl
inşa ettik. Hiçbir zaman durmadık. Anında nerede böyle bir sıkıntı
var biz oradayız” dedi.
“İŞTE ORADA DA EN BÜYÜK YANLIŞI YAPTILAR”
Pazar günü 160’dan fazla sivil toplum kuruluşları, dernek ve vakfın
yöneticileriyle yaptığı toplantıda bir kez daha hissiyatı, özgürlük
ortamının oluşan memnuniyeti müşahede ettiklerini belirten Başbakan
Erdoğan, “Tabii burada bir parantez açmak durumundayım: AK
Parti’nin 12 yılda tesis ettiği özgürlük, istikrar ve güven
ortamını, Türkiye’nin büyümesi ve güçlenmesi, hakkın ve hayrın
çoğalması için kullanmak yerine kendi hırsı ve ikbali için kullanan
da oldu. Görünürde öğrenci yetiştiriyor, yoksul öğrencilerin
elinden tutuyorlardı. Görünürde okul açıyor, yurt açıyor,
yardımlaşma faaliyetlerinde bulunuyorlardı. Ama öyle bir noktaya
gelinildi ki zahir ile batılın aynı olmadığını hem bizler gördük
hem de aziz milletimiz gördü. Milletimizin değerlerinin,
milletimizin şevkatinin, merhametinin, yardım etme hissiyatının
görünenden çok farklı amaç ve hedefler için kullanıldığı açık bir
şekilde ortaya çıktı. Yaklaşık 40 yıl boyunca cemaat maskesi
altında ince ince son derece sinsi bir şeklide bir ihanet
şebekesinin inşa edildiğini gördük. Bu şebeke öyle bir noktaya
geldi ki benden olmayanın faaliyet hakkı, söz hakkı, hatta yaşam
hakkı dahi yoktur demeye başladılar. Hiçbir alanda başkalarının
varlığına tahammül edemez hale geldiler. Doymak bilmeyen bir
iştahla, tatmin edilemez bir hırsla, kendileri dışındaki her grubu,
her kesimi, kendileri gibi düşünmeyen herkesi son derece iğrenç
metotlarla saf dışı bırakmaya başladılar. Kendilerine rakip olan
herkesi hatta bizzat yanlarındaki arkadaşlarını, telefonlarını
dinleyerek, yatak odalarını gözetleyerek, şantaj yaparak, iftira
atarak saf dışı bırakma gayreti içine girdiler. Nerede varlarsa,
nerede varlık gösteriyorlarsa orada kendilerin başka hiç kimseye
tahammül edemediler. Öyle bir noktaya, öyle bir azgınlık seviyesine
ulaştılar ki Türkiye’yi topyekun kontrol altında tutmak,
Türkiye’nin istikametini tek başlarına belirlemek gibi bir şehvete
kapıldılar. İşte orada da en büyük yanlışı yaptılar. Orada
maskeleri düştü, orada gerçek yüzleri ortaya çıktı” ifadelerini
kullandı.
“GERÇEKLERDEN HABERDAR OLMAMIZ ÇOK USTACA ENGELLENİYORDU”
Paralel yapının dertlerinin talebe yetiştirmek, yoksulların elinden
tutmak, yardımlaşmak olmadığını, dertlerinin iktidar olduğu, güç
olduğu, hırs ve ikbal olduğu işte orta çıktığını sözlerine ekleyen
Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Başta yargı ve emniyet içine yerleştirdikleri maşaları
aracılığıyla kendi faaliyet alanları dışında hatta meşruluk
çerçevesinin helal dairesinin dışında teşebbüslere giriştiler. Bize
farklı gözüktüler ama gizliden gizliye başka işlerin içine
gerdiler. Bunların bizim dönemimizde büyüdükleri, geliştikleri, güz
kazandıkları iddiası tamamen asılsız bir iddiadır. 12 Eylül
darbesine bakın bunların orada güç devşirdiklerini görürsünüz. 28
Şubat darbesine bakın bunların oradan güç devşirdiklerini
görürsünüz. Sadece Türkiye’deki darbecilerden değil uluslararası
bazı çevrelerden özelliklede istihbarat örgütlerinden bunların güç
devşirdiklerini görürsünüz. Altını çizerek ifade ediyorum; her
işlerinde tedbir adı altında işte o 40 yıllık gizlenme taktiklerini
kullandılar. Takiyye var, yalan var, iftira var… 40 yıl boyunca da
farklı çevreler tarafından gizlice beslendiler. Bu şebekenin yargı
ve emniyet içindeki maşalar eliyle nasıl hukuk cinayeti
işlediklerini geçmişte fark edebilmek kolay değildi. Evet,
mağdurlar maruz kaldıkları zulmü biliyorlardı ama ateş düştüğü yeri
yakıyor bizimde, milletin de gerçeklerden haberdar olmamız çok
ustaca engelleniyordu. İşte böcek soruşturması. Şimdi bazıları
soruyor neden iki yıl beklediniz. Biz iki yıl beklemedik. Ama onlar
maşaları yoluyla iki yıldır bu soruşturmanın üzerine örtüyor, bugün
de hala üzerini örtmenin hayasızca, ahlaksızca mücadelesini
veriyorlar. Biz bunun takipçisiyiz. Bunu takip edeceğiz. Sırf
kendileri gibi düşünmüyor diye, sırf onları deşifre ediyor diye
masum insanları dahi nasıl zindana attıkları bugünlerde tek tek
ortaya çıkıyor. Darbeyle, darbe girişimleriyle mücadele ediliyor
görüntüsü altında gerçek zanlıların yanında masum insanların da
nasıl mahkum edildi bugün tek tek ortaya çıkıyor.”
“YARGININ KENDİSİNİ ÇEK EKMESİ GEREKİYOR”
Başbakan Erdoğan, Pazar günü İstanbul’da yaptığı konuşmayı
anımsatarak, 2010 yılında halkın oyuyla yaptıkları Anayasa
değişikliğinin bugün geçte olsa hatadan dönüşün vasıtası olduğunu
kaydetti. Anayasa değişikliği olmasaydı şuanda dışarı çıkanların
halen içeride olacağının altını çizen Başbakan Erdoğan, “AİHM’e
gittikleri zaman böyle bir tabloyu karşılarında bula bilecekler
miydi? Fakat biz Bireysel Başvuru hakkını getirmek suretiyle böyle
bir imkanı yakalamış olduk. Şimdi bugün kalkmış yine Bahçeli aynı
şeyleri konuşuyor. Diğeri aynı şeyleri konuşuyor, konuşacak. Neden?
Çünkü bunlar o referandum da biliyorsunuz bizim getirdiğimiz o
değişikliğe ‘hayır’ dediler. Biz ‘evet’in mücadelesini verdik.
Bugün ‘evet’ hayırcılara yaradı. Ama bakıyorsunuz bazıları
cezaevinden çıkınca oradan intikam ifadeleriyle bağırıp,
çağırıyorlar. Sen bir defa intikam ifadelerini kullanmayı bırak ta
kendine gel. Hala kendine gelememişsin. Önce bunu bir defa hal
yoluna koymak gerekir. Ne olacak? Kılavuz ortada. Tabii kendileri
de ortada. Bunların birbirinden farkı olmaz. O anayasa değişikliği
olmasa 12 Eylül’ün sorumluları toplum vicdanından öte yargıda da
mahkum olmayacaklardı. Hatta Anayasa Mahkemesi o Anayasa
değişikliğinde yargıyla ilgili, HSYK seçimleriyle ilgili bir
değişikliği yapması inanın yargı bugün, bu kadar da tartışılıyor
olmayacaktı. Şuanda yargı Türkiye’deki bütün devlet kurumları
içerisinde neredeye son sıraya düşmüş durumda, güvenliği
itibariyle. Son yapılan kamuoyu araştırmaları bunu gösteriyor.
Niye? Çok ciddi bir itibar kaybı var. Güvenirlilik diye bir şey
kalmadı. Böyle bir durum var. Onun için yargının kendisini çek
ekmesi gerekiyor. 2010 yılına kadar ne yazık ki CHP zihniyeti
iktidarda olsa da olmasa da yargıda egemenliğini sürdürüyordu. 2010
yılından sonrada CHP’nin yol arkadaşı olan Pensilvanya şebekesi
yargıda egemenliği ele geçirmeye çalıştılar.
Biz bunu izin vermedik, vermeyeceğiz. Bu konuda kararlıyız. Yargı;
ne CHP’nin, ne CHP’nin yol arkadaşı MHP’nin Pensilvanya’nın
egemenliğine asla teslim olmayacak, asla teslim edilmeyecek. Yargı
birilerinin arka bahçesi değil. Söz verdiğimiz gibi milletin
yargısı olacak. İnanın ortaya daha fazla bilgi çıkacak, belge
çıkacak. Yargı içinde, emniyet içinde nasıl ahlak dışı, insaf dışı,
vicdan dışı komplolara giriştikleri tek tek ortaya çıkacak. Ben
yargının içinde milliyet perver olan yargı mensuplarına inanıyorum,
güveniyorum ve bu süreci onlar inşallah aslına dönüştürecekler. Hem
yargı, hem emniyet içinde bu milleti seven, vatanını seven bütün
vatandaşlarımız o mücadeleyi inanıyorum ki yüreklerini, gönüllerini
ortaya koyarak sürdürecekler” dedi.
“HSYK İZLEMEKLE YETİNİYOR”
Paralel yapıya da yüklenen Başbakan Erdoğan, “Bakın daha önce
söyledim; ‘polis fezlekesine şüpheli’ diye isim koyacaklar neye
bakıyorlar biliyor musunuz; şüphelinin çocuğu hangi okulda okuyor,
şüpheli malum gazeteye veya gazetelere abone mi, değil mi? Bunlara
bakıyor ve buna göre şahısları şüpheli veya masum ilan ediyorlar.
Biz bu ülkede böyle bir zulme tahammül göstermeyiz. Özellikle yargı
kendi içine sirayet etmiş bu urun temizlenmesi için bugünkünden çok
daha fazla cesur olmak zorundadır. Bakın savcılarla ilgili öyle
iddialar ortaya çıkıyor ki iş adamlarıyla görüşmeler, hediyeler,
tatiller… HSYK’da ortada bu kadar vahim iddialar varken, deliller
varken, hatta şüphe varken maalesef bunu izlemekle yetiniyor”
dedi.
“YARGIYA GÖREVLERİNİ HATIRLATIYORUM”
Başbakan Erdoğan, bir ülkenin başbakanının ofisine dinleme cihazı
konulmasının sadece o başkanın şahsına değil o ülkenin tamamına
yapılmış çok büyük bir ihanet olduğunu belirterek, “Başbakanın
ofisine bu böcekleri koyanlar kim bilir millete neler yaptılar,
neler yapıyorlar. Binlerce, onbinlerce sanatçısına, bilim adamına
varıncaya kadar herkes dinlemişler. Bu ülkede polis üniforması
içinde birileri çıkıp da başbakanın ofisine dinleme cihazı
koyuyorsa, yarın gidip hakimin, savcının yatak odasına kamera
koymaktan da çekinmez. Koymadıkları da ne malum? Bu açıkça
söyledim. Çekinmediler, bunu da yaptılar. Pensilvanya çetesi
hakkında yazı yazdı diye her gün gazeteciler savcıya ifade
veriyorlar. Pensilvanya çetesi hakkında kitap yazma hazırlığı yaptı
diye, bakın kitap yazdı diye değil hazırlığını yaptı diye insanlar
mahkum ediliyor. Ama başbakanın ofisine dinleme cihazı koyan
zanlılar dışişleri bakanlığındaki en mahrem toplantının
dinlenmesinden haberi olanlar ellerini kollarını sallayarak dolaşa
biliyorlar. Biz ifadelerimizle yargıya müdahale etmiyoruz. Tam
tersine yargıya görevini hatırlatıyor, yargıya çok ciddi sorunun
varlığını gösteriyoruz” şeklinde konuşuyor.
“PINARHİSAR GÜNLERİ GELECEKSE ÖPER BAŞIMA KOYARIM”
Bu ülkede yasama, yürütme, yargının aynı olduğunu ama ne yasamanın
yürütmeye, nede yürütmenin yargıya üstünlük taslaması gerektiğinin
altını çizen Başbakan Erdoğan, yargının da yürütmeye, yasamaya
üstünlük taslaması gerektiğini vurguladı.
Herkesin yerini, konumu iyi belirlerse ve ortak hedeflerin bu
milletin özgürlükleri, bu milletin güçlenmesi, tek vatan olarak
Türkiye’nin dünya ülkeleri arasında ilk ona girmesi olursa
meselenin kalmayacağını ifade eden Başbakan Erdoğan, şunları
kaydetti:
“Bizim bunu başarmamız lazım. İşte 17 Aralık’ta, 25 Aralık’ta eğer
biz dik durmasaydık kusura bakmayın ortada yargı diye bir şey
kalmayacaktı. Selam Örgütü diye bir örgüt uydurdular. İnan
kendileri gibi düşünmeyen herkesi şuanda toplamış olacaklardı.
Şahsımı örgüt lideri yaparak hazırladıkları fezlekeyle sizler yani
burada özellikle kendilerine tabi olmayan kim varsa bunları alıp
götüreceklerdi. Şimdi CHP ve MHP bu Pensilvanya çetesinin arkasında
duruyorlar. Şimdi bugün konuşuyor Bahçeli, ne diyor biliyor
musunuz? ‘Pınarhisar’da yattığın günleri arayacaksın’ diyor. Ey
Bahçeli o Pınarhisar’daki yatışımın nedeni benim asilliğimin
ifadesidir. Sen bir defa kendine bak. Pınarhisar günleri senin
düşündüğün veya düşlediğin günler değil zaten. Eğer bizim için o
tür günler yine gelecekse biz öper başımıza koyarız. Bundan
herhangi bir sıkıntımız yok. Yeri geldiği zaman Ziya Gökalp dersin,
yeri geldiği zaman milletin talim terbiye milli eğitimde bütün
tavsiyesiyle; ‘Minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışlamız,
müminler asker.’ Cümlelerinden rahatsız oluyorsan, bu millet seni
gerekli olan yere zaten mahkum eder” dedi.
(İHA)