Babacan'ın AB takvimi belli oldu
Abone olTürkiye'nin AB'ye giriş tarihi için herkes farklı birşey söylüyor. Devlet Bakanı Ali Babacan Türkiye'nin AB'ye ne zaman hazır olacağını İspanyol gazetelerine açıkladı.
Devlet Bakanı Ali Babacan, Türkiye ile Avrupa Birliği (AB)
arasındaki tam üyelik müzakerelerinin 10 yıl kadar sürebileceğini
belirtirken, "süreçte iniş çıkışlar olacaktır ancak 10 yıl içinde
hazır olmayı bekliyoruz" dedi. Madrid’teki Beşinci Türkiye-AB
Forumuna katılan Devlet Bakanı Babacan, İspanya’da yayımlanan El
Pais ve ABC gazetelerine demeç verdi. Babacan, El Pais gazetesine
yaptığı açıklamada, ekonomide değişim sürecinin zaman alacağını,
üyelik müzakerelerinin, Türkiye ekonomisinin, Avrupa’da
demirlemesine olanak sağlayacağını vurgularken, " müzakereler
sonunda, Maastricht kriterlerine uyum sağlanmasını bekliyoruz"
ifadesini kullandı. TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER... Türkiye
ekonomisindeki gelişmelere değinen Babacan, ekonomide yüzde 50
oranında kayıt dışı ekonomiden söz etmenin abartma olmayacağını
belirtirken, şöyle konuştu: "İstikrarsız ve ortalama ekonomik
büyümenin yüzde 2 civarında seyrettiği bir 10 yıllık dönemden
sonra, şimdiki ekonomik büyüme, yüzde 9’un üzerinde gerçekleşiyor.
Geride kalan bu 10 yıllık dönemde, ortalama yıllık enflasyon yüzde
70’lere kadar ulaştı. Şimdi ise yüzde 9.3. Ayrıca her yıl iş
arayanların sayısı 500 ile 700 bin arasında artıyorsa da, işsizlik
oranı yüzde 10’un çok az üzerinde." 20 MİLYON TURİST BEKLENTİSİ...
Türkiye’nin bu yıl 20 milyon turist beklediğini ve turizmin sadece
bir gelir kaynağı olmaktan öte olduğunu ifade eden Babacan,
"Avrupalılar Türkiye hakkında daha fazla şey bilmek istiyorlar.
Ülkemiz hakkında, sürekli büyüyen bir merak var. Türkiye ve
gerçeklerini kavrama konusunda büyük bir gedik var. Bu gediği
kapatmanın bir yolu, turizm, ticaret gibi daha sık ilişkiler" dedi.
Avrupa toplumuna Türkiye’nin gerçeklerini anlatabilmek için iyi bir
iletişim stratejisine ihtiyaç olduğunun altını çizen Babacan,
"müzakerelerde sadece AB’ye uyum değil, Avrupalıların bizi
tanıyabilmesi için iletişim süreci de işlemeli’ şeklinde konuştu.
FRANSA’DAKİ AB REFERANDUMU... Babacan, 29 Mayıs’ta Fransa’da
yapılacak referandum konusundaki soruya da, "şimdiki panaroma, bir
kaç ay öncesi kadar kötü değil" yanıtını verdi. Asıl endişe verici
konunun referandum olmadığının altını çizen Babacan, şöyle devam
etti: "Bizi endişelendiren referandum değil, Türkiye’nin geleceğini
hazırlamak. Maalesef Türkiye, Fransa ve başka ülkelerin iç sorunu
haline geldi. Bu gerçekle karşı karşıyayız. Bu on yıl veya daha
fazla bir süre sonra alınacak bir karar. On yıl içinde bu ülkelerde
liderler değişecek, başka kuşak seçmenler olacak. Türkiye’nin,
değişim sürecini tamamlarken kaybedeceği bir şey yok. İstikrarlı
bir Türkiye, AB’nin güvenliği ve istikrarı için de önemli. 11
Eylül’den sonra, AB’nin komşusu Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Orta
Asya ülkeleriyle ilişkiler konusunda büyük ihtiyaç doğdu. Bu çok
önemli. Müslüman, laik ve demokratik bu ülke; batı ülkeleriyle aynı
düzeyde, açık bir toplum ile açık bir ekonomiye sahip ve de
istikrarlı olursa bölgede çok şey değişecektir. Türkiye konusu, üye
yeni bir ülke hakkında alınacak kararla ilgili değil, Avrupa’nın
geleceği ile ilgili. Nasıl bir Avrupa istiyoruz? Küçük, kapalı ve
özel bir kulüp mü? Yoksa kültürlerin ve etnik grupların bulaşacağı
bir yer mi? Soru bu.’ Bakan Babacan, Kıbrıs konusunda ise BM
referandumunda ’evet’ oyu kullanan Kıbrıslı Türklerin yapıcı
olduklarını vurguladı. ABC GAZETESİ... ABC gazetesi ise Babacan’ı,
AB ile yapılacak üyelik müzakerelerinde Türkiye’nin temsilcisi
olmaya en yakın aday olarak gösterdi. Babacan, ABC gazetesine
verdiği demeçte de, Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğinin, sadece
Türkiye ve AB için değil, tüm bölge için çok önemli bir adım
olacağını belirtti. Babacan sözlerini şöyle sürdürdü: "Bölgede
önemli değişimlere tanık oluyoruz. Türkiye’nin bölgede demokratik
bir ülke olması ve AB’deki demokratik özgürlüklerin hüküm sürmesi
çok önemli. Bölgedeki diğer ülkeler için model bir ülke olma
hırsımız yok. Ancak bu ülkeler Türkiye’de olanları çok yakından
takip edecekler. Müslüman bir ülkenin demokratik olamayacağı
söylendi. Türkiye bunun tersini gösteriyor. Bu bağlamda, AB
medeniyetlerin birlikte yaşayacağı bir yer olmalı." Babacan, "peki
AB hazır mı?" şeklindeki soruya karşılık, "olacağını ümit ediyoruz"
ifadesini kullandı. Türkiye’nin, AB’nin en büyük büyüme unsuru
olabileceğinin vurgulayan Babacan, "Türk göçmenler, refah içindeki
bir Türkiye’ye geri dönebilirler. Bazılarının söylediklerinin tam
tersi olabilir" şeklinde konuştu. Babacan, "Avrupa Anayasası için
Fransa’da yapılacak referandumdan olumsuz bir sonuç alınması
halinde, bu gelişmenin Türkiye’nin AB’ye katılımı konusunda bir
frenleme anlamına gelip gelmeyeceğine" ilişkin soruya da şu yanıtı
verdi: TÜRKİYE’NİN AB’YE KATACAKLARI "Fransa’da sırası geldiğinde,
Türkiye’nin üyeliği hakkında da bir referandum öngörülüyor.
Şimdikinin, Türkiye ile bir ilgisi olmamalı. Eğer şimdiki
referandumdan ’hayır’ çıkarsa, bu dünyanın sonu değil. AB, bu
Anayasa olmaksızın da mevcut. AB, her şeyden önce Türkiye’nin
üyeliğiyle güçlenecek bir barış projesi. Sorun, ülkemizin Fransa’da
iç bir sorun haline dönüştürülmek istenmesi. Biz hoşgörülüyüz ve
sabırlı olmalıyız. AB’ye girmemizi sağlayacak reformları devam
ettirmeliyiz ve çalışmalarımızı bu konu üzerinde
yoğunlaştırmalıyız. Müzakerelerin başlaması için bize bir tarih
verildi. AB’nin verdiği sözden geri dönmesi gibi bir alışkanlığı
yok. Türkiye’nin reformlarına devam etmesinden kimsenin kaybedeceği
bir şey yok. Türkiye, 10 yıl sonra müzakereler tamamlanınca modern
bir ülke olacak ve AB’yi daha da güçlendirecek." Babacan,
Fransa’daki referandumdan ’hayır’ çıkmasının müzakereleri
etkileyeceğini, ancak bu etkinin "kısa vadede" söz konusu olduğunu
söyledi. Babacan, "meşru ve teknik açıdan ise bu referandum,
müzakerelerin başlamasıyla ilgili değil" dedi. AB’de 10 yılda çok
şeyin değişeceğinin altını çizen Babacan, "yeni bir kuşak, yeni
siyasi liderler olacak. Türkiye daha değişik, modern ve gelişen
ekonomisi ile daha çok dikkat çeken bir ülke olacak" şeklinde
konuştu.