Avrupalılar içlerinde müslüman bir kültür istemiyor

Her ne kadar Türk milleti ve devleti Avrupa Birliği ülkelerine serbest dolaşım hakkı dolayısıyla ticari ilişkileri geliştirmek amaçlı girmek istesede, AB bizden "Zamanda Yolculuk makinasını" icat etmemizi istiyor...

İsmail GÜZEL iguzel@nestech.net

Her ne kadar Türk milleti ve devleti Avrupa Birliği ülkelerine serbest dolaşım hakkı dolayısıyla ticari ilişkileri geliştirmek amaçlı girmek istesede, AB bizden "Zamanda Yolculuk makinasını" icat etmemizi istiyor...

Devam;

Bugünkü adıyla Avrupa Birliği, kurulduğu günkü adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu, 1957 yılında Avrupa'yı tek bir devlet haline getirmek için altı Avrupa Devleti tarafından "Hristiyan Birliği" olarak dünyanın ruhani merkezi olan Roma'nın Vatikan Kilisesinde, Papa'nın huzurunda altı devlet başkanının dini bir merasimle imzaladıkları "Roma Anlaşması" diye meşhur olan "248" maddelik AB anayasası denebilecek anlaşmanın gerçekleşmesiyle kuruldu...

Tanzimat'tan itibaren Avrupa emperyalizmi mali ve ya yatırım sermayesi, okullar, teknoloji ve gayri müslimler vasıtasıyla Osmanlı İmparatorluğuna girmeye başlamış ve yirminci yüzyıl başlarında doruk noktasına ulaşmış...

Böylelikle Osmanlı Devleti Batı'nın kontrolüne geçmiştir. Emperyalizm, İmparatorlukta, ilk önce Batı'ya tabi olma devrini, sonra devlet ve toplum yapısında yabancılaşma ve bozulma devrini başlatmış. Osmanlı Devleti'nin Batıya boyun eğmesi özellikle yine Batı'nın borçlandırma ve kültür aşılaması yönteminin bir sonucu olmuş.

Bugün anlaşılan o ki, Türkiye'nin, Avrupa Birliği macerası, Meşrutiyetle başlayan, Cumhuriyetle hız kazanan, Batılılaşma hareketinin bir deva

Avrupa'nın arzusu...

Avrupa Birliğinin bizden istediği; Türkiye'nin tarih içinde ki azameti, dünyada ki yeri, fonksiyonunu ve misyonunu tamamıyla bir kenara bırakması, Türkiye'nin ekonomik, siyasi, ticari ve kültürel menfaatlerinin gerektirdiği uzun vadeli bir stratejinin, tamamı ile yok sayılarak, illede Türkiye'yi zorla batıl Batı medeniyetinin bir parçası haline getirmek ve İslam medeniyetinden uzaklaştırılarak benliğini kaybettirme en büyük emperyalist oyundur.

Avrupalılar içlerinde müslüman bir kültür istemiyor; peki biz niye Katolik ya da Protestan kültürlerini isteyelim?

Türk milletinin genel dokusuna tarih ışığında baktığımızda, Türk kültürünün yeri islam medeniyetindedir...

Gözümüzü sadece bize gösterilenlerle sınırladık... Avrupa deyince binbir gece masallarında ki cennet gibi bir dekor canlanıyor kafalarda. Bizde ki toplumsal bunamışlığın sembol adı Avrupa...

Çağdaşlaşma, çağdaşçılık...

Şimdi Avrupa'nın böylesine farklı milletlerden oluştuğunu hatırlatarak söylüyorum, AB, Avrupa kıtasında yer alan ülkelerin, "biz birbirimize çok benziyoruz, biz aynı pınardan gelen suyu içiyoruz, o halde birleşelim" gerekçesiyle kurulmuş değil. Avrupa birliğinin oluşumunun ana kaynağı korkudur. Fransız'lar ile İngiliz'ler, Almanlar'ın tekrar güçlenmesi ve başlarına tekrar bela kesilmesini önlemek için Avrupa Birliğini oluşturmayı düşünmüşlerdir. Almanya ise tecritten kurtulmak, kendisini yeniden çevresine kabul ettirmek gayesiyle bu işe girmiştir.

Geçtiğimiz aylarda Brexit'le AB'den çıkan İngilizlerin AB'ye girme amaçlarının başında kendi çıkarlarını uygulatıp kabul ettirmekti. İngiltere, 1790'lardan itibaren kıta Avrupa'sını İngilizleştirme çabası içindedir. Fransız İhtilalini gizlice finanse etmesinin arkasında yine aynı neden vardı.

AB'yi oluşturan her devletin çok ciddi gizli niyetleri var. Bizim niyetimiz gibi açık ve safiyane değil.

Emredersin sahip...

Günümüze kadar birliğin her isteğini yerine getirmiş Türkiye'yi aralarında görmek istemeyen Avrupa, referandumdan dolayı "Evet"çilere çok kızgın...

Batılıların gözünde hiçbir zaman demokrat olmayan Türkiye, AB ekseninden kendi eksenine yönlendiği için, Avrupa'nın gözünde yine  demokrat değil.

Avrupalı ülkeler Türk milletinin oyladığı referandum sonucunu hiçe saymak istemesine rağmen geçtiğimiz gün AP'de yapılan bir açıklamada sonuçlara saygı duyduklarını söyledi... Yersen...

"Biz, Türk halkının evet diyerek yerel ve milli yapılanmasına tamamen karşıyız" diyen ve 60 senedir Türk milleti ve devletini hiçe sayan Avrupa, hiçsizlikten sıkılan kendi göbeğini kendi kesmek isteyen Türkiye'nin ellerinden çıkıp gitmesine razı gelmiyor.

Kafa karışıklığı yaşayan Avrupa, hem ekonomik hem de toplumsal bunalımın iç içe geçtiği bir dönem yaşıyor. Her ne kadar birliğin dinamo görevini üstlenen Almanya birliğin çökmemesi için her türlü planı masaya koysada, çöküşünün önüne geçemeyeceğini kendi de çok net biliyor ve çöküşün yakın zamanlarda olacağınıda.

Neticede;

Türk devleti ve milleti her ne kadar kısa bir zaman içinde zaman makinasını icat edemesede, günümüzün hasta kıtası Avrupa'yı geçmişte olduğu gibi tek başına şah-mat yapacak kapasiteye ulaşmak üzere… Az sabır geliyoruz...