Aşısızlıktan ölenlerin sayısı çığ gibi
Abone olKızamıktan, boğmacadan, difteriden, çocuk felcinden binlerce çocuğun öldüğü bir ülkede yaşıyoruz. Ölmeyenler sakat kalıyor.. Beyin hastalıklarına yakalanıyor..
Kızamıktan, boğmacadan, difteriden, çocuk felcinden binlerce
çocuğun öldüğü bir ülkede yaşıyoruz. Ölmeyenler sakat kalıyor,
beyin hastalıklarına yakalanıyor. Sarılığın taşıyıcısı, yani
bulaştıranı çok fazla. Konuyla en az ilgisi olanlar bile, sarılık
sonrası karaciğer yetmezliğine girenlerin bir kısmını, en azından
gazetelerde karaciğer arayanlardan biliyorlar. Yıllardır aşı
kampanyaları yapılıyor, Tüm çocuklar aşılansın diye, sağlık
personeli at sırtında, yürüyerek dağ köylerine gidiyor. Tek amaç
var. Çocuklar önlenebilir hastalıklardan ölmesinler, sakat
kalmasınlar. Gelişmiş ülkelerin doktorlarından, bu hastalıkları
yaşamlarında hiç görmemiş olanlar var. Tüm bilgileri teorik. Bizim
çocuklarımızdaki sıklığı, hele de hastalıklar sonrası oluşan diğer
önemli sorunları öğrendiklerinde, şaşırıyorlar. Nedeni, bu
hastalıkların önlenebilir olması ve o ülkelerde her çocuk
aşılandığı için hasta çocuk bulunmaması. Tam "Aşının önemi
anlatıldı, en azından biraz düzene girdi" derken, büyük bir
sorumsuzluk örneği yaşanıyor. Bu sorumsuzluğa tıp dünyasından
bazılarının ve olayın vahim sonuçlarını göremeyen bazı
gazetecilerin ortak olması da ayrı bir sorun. Tıp eğitiminde
öğretilen bir ilke vardır. İlk amaç tedavi etmek değil, halk
sağlığını korumaktır. Kendi çıkarların, kendi tanıtımın, kendi
başarın için halk sağlığını tehlikeye sokuyorsan, tıp eğitimi almış
olabilirsin ama hekim olamamışsın demektir. Gazetecilik "Haber
yakalamak, aydınlatmak" demektir. Ama eğer insanların yaşamlarını
tehlikeye sokacak, iyi araştırılmamış, her yönüyle
değerlendirilmemiş duyumları "kesin haber" olarak veriyorsan, ya
kullanılıyor, ya işini iyi yapmıyor ya da yanlış amaca hizmet
ediyorsundur. Bu konuda konunun uzmanlarıyla bir görüşme yaptık,
Hacettepe Üniversitesi Çocuk Nörolojisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Banu Anlar, Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve
Ergen Ruh Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bengi
Semerci ve Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh
Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yankı Yazgan, bu
konuda aynı görüşleri ve bilgileri paylaşıyorlar. Verilen bilgiler
şöyle: Aşılar otizme neden olmuyor Otizm, 10 binde 4 görülen
gelişimsel bir bozukluktur. Kesin nedeni ve tedavisi bulunamayan
her hastalık gibi, tıp dünyasının üzerinde yoğun çalıştığı bir
sorundur. Nedenlerinin içinde, önemli bir bölümü genetik oluşturur.
Ama tüm vakaları genetikle açıklamak mümkün değildir. Bu nedenle,
çocukların ve ailelerin yaşam şekilleri, beslenme biçimleri,
ilaçlar ve aşılar gibi çevresel faktörlerin otizm oluşumuna etkisi
araştırılmaktadır. Aşı ve içindeki cıva da bunlardan biridir.
"Bağışıklık sisteminin bozulması otizmi tetikler" görüşü nedeniyle
aşılar değerlendirilmiştir. Amerikan Ulusal Bilimler Enstitüsü'nün
2004 Raporu'yla, aşılamanın otizm için ek risk doğurmadığı
açıklanmıştır. 1 ay önce Jama tıp dergisinde yayımlanan yaklaşık
800 bin kişilik bir Danimarka çalışması, Aşı/cıva tezinde öne
sürülenin aksineaşıların bağışıklık sistemini bozucu başka
hastalıklara yol açmadıklarını kesin biçimde ortaya koydu. Tersi
görüşe ilişkin yayımlanmış, kabul edilmiş bilimsel bir çalışma
yoktur. Bir şeye inanmak yetmez. Bilimsel verilerle kanıtlanması
gerekir. Gazetelere açıklama yapan kişilerin, bu konuda yapılmış,
sunulmuş, yayımlanmış, aşı ve otizm arasındaki ilişkiyi belirleyen
bilimsel çalışmaları yoktur. Bilim insanlarının sadece kendi inanç
ve düşüncelerini geniş kitlelere duyurarak, insanların aşı
olmalarını engelleyip, onları otizm kadar riskli, daha sık görülen
ve öldüren hastalıklarla baş başa bırakma hakkı ise hem tıbbi etik
hem de yasal olarak olmamalıdır. Aşı yapılmazsa, 150 bin çocuğun
ölme riski var Aşıların içindeki cıva miktarından daha fazlasını
bazı besin maddeleriyle aldığımız, otizme neden olan çok daha çabuk
vazgeçilebilecek birçok çevresel etkeni duyurmadığımız veya
umursamadığımız düşünüldüğünde, sorun artmaktadır. Otizm önemli bir
hastalıktır. Duyurulması, anlatılması, tanıtılması ve üzerinde
yoğun bilimsel çalışmalar yapılması şarttır. Ama bunu yaparken
çocukları aşıdan mahrum ederek, kesin olarak bilinen, ölüm başta
risklere sürüklemek yarar vermez. Anne-babaların aklı karıştı.
Çocuklarını korumak istiyorlar. En doğal hakları ve görevleri.
Bunun için yapmaları gereken ilk şey onları aşılatmak. Eğer aşılama
yapılmazsa, 150 bin çocuğun ölme riski var. "Bu nedenle aşılanmayan
ve ileride ölen, sakat kalan çocukların hesabını kim verecek?"
tartışmasından önce, sorumsuz açıklamalar yaparak bunlara neden
olanların bilimsel ve yasal olarak hesap vermeleri gerekmektedir.
Konunun uzmanları böyle diyor. Biz de "Haydi anne-babalar aşıya...
Haydi üniversiteler, bilimsel ve yasal kurumlar göreve"
diyoruz.