Hoca sanki İsviçre kayak merkezinde, arkasında muhteşem kar
manzarası, gözünde güneş gözlükleri...
Tefekkür için on numara ortam aslında. Konuşmaya bile gerek yok,
mikemmelll manzara.
Fakat böyle bir tabloda hocayı kamera karşısına alıp,
"hoca hele bir anlat asansörde halvet olur mu?"
diye sormuşlar. Sanki teleferik diyeceklermiş de asansör
deyivermişler gibi.
Hoca da "yahu evladım soracak başka bir konu, daha mühim
bir mesele kalmadı mı" dememiş.
Çünkü neden?
Çünkü bir hoca olarak müslümanları her türlü tehlikeli duruma
karşı aydınlatmak zorunda.
Asansör olsun, battaniye olsun...
En ufak bir riske karşı uyarmak ve bilinçlendirmek
durumunda. Hoca olmak bunu gerektirir...
Hocalarımızın ve kendisine tabi olan, derslerine katılarak
soruları hazırlayan grubun asansörde halvet riskini bile düşünerek
konuyla ilgili hassasiyetlerini ve çabalarını takdir ediyorum.
Fakat be mübarekler, daha geçen hafta 4 yaşında bir çocuk cinsel
tacize uğradı, ortalık ayağa kalktı.
Bir kelam ya, bir kelam da bu sapıklar için etmez mi
insan?
Her gün taciz, tecavüz ve kadına şiddet haberleriyle
sarsılıyoruz.
Bir günden bir güne biri de kalkıp;
"Hoca nedir bu kansızların dinimizde cezası demiyor,
istismara uğrayan çocuklara aileler nasıl
yaklaşmalı" demiyor,
"Erkek çocuklarımızı bu tür sapkınlıklara karşı nasıl
yetiştirmeliyiz, ahlaki eğitim nasıl
olmalı" demiyor.
Hadi onlar demiyor, hoca da anlatmıyor.
Gerçekten ya, gerçekten müslümanların en büyük sorunu bu mu?
Başka derdimiz kalmadı mı?
Bütün mevzuları bitirdik sıra asansörde halvete, battaniyeye
yorgana mı geldi?
Murat Bardakçı da Habertürk'teki yazısında
geçmişten örnekler vererek alimlerin her türlü konuda fetva
verebileceğini, bugün bunun yadırganmasının memleketin kültüründen
ve inancından fersah fersah uzaklaşıldığının göstergesi olduğunu
yazmış.
Yadırganan elbetteki fetva verilmesi ya da fetva kültürü
değil.
Biz bu hocalardan bir tane de toplumsal konularda infial yaratan
olaylarla ilgili bir fetva duyamıyoruz.
Nerede fantastik mevzularla ilgili sorular var hep bu
hocaları buluyorsa demek...
Toplumun ekseriyetini ilgilendiren konulardaki fetvalarıyla,
toplumsal sorunlara bir merhem olabilecek içtihatlarla gündeme
gelseler mesela, daha iyi olmaz mı?
Hocaların sadece cinsel meselelerle, garip garip
mevzularla gündeme gelmesinden biz artık utanıyoruz, onlar
bundan hiç mi rahatsızlık duymuyor?
Şimdi diyecekler ki "algı operasyonu"
çekiyorlar.
Velev ki algı operasyonu, bu ilk defa başınıza gelen bir durum
değil. Belli ki son da olmayacak.
Neden bunun önünü almak için
gereğini yapmıyorsunuz?
CİNSEL İSTİSMAR VE
MEDYA
Özellikle kadına yönelik şiddet ve cinsel istismar konuları
toplumun tamamını kapsayacak şekilde tepkilere neden
oluyor. Yani bu konularda toplumsal bir mutabakat var.
Toplumsal mutabakat siyaseten de karşılığını buldu ve son
yaşanan olaylar çerçevesinde özellikle "çocuklara yönelik
cinsel istismar" konusunda cezaların artırılması yönünde
düğmeye basıldı.
Bunlar içimizi bir nebze de olsa rahatlatan gelişmeler. Fakat bu
konuda alınacak çok yol var.
Hem toplum, hem devlet, hem de siyaset bu konuyu kararlı bir
şekilde gündemine almışken onlar kadar güçlü bir aktör olan
medyanın da bu işe bir el atması gerekiyor.
Cinsel taciz ve tecavüz haberlerinin veriliş biçimi,
kullanılan medya dili ve görseller açısından baştan her medya
kuruluşunun kendini yeniden gözden geçirmesi
gerekiyor.
Ekrana gelen dizi ve filmler de buna dahil.
Çünkü bugün medyada gördüğümüz şey; bu tür
haberlerin/olayların/kurguların cinsel suçlarla ilgili farkındalık
yaratmasından öte reyting malzemesi olarak kullanılması.
Televizyonlarda, gazetelerde ve internet sitelerinde
şiddete ya da cinsel istismara uğrayan çocukların bir kez daha ama
bu kez medya eliyle mağdur edildiğini görüyoruz.
Olayın tüm detaylarıyla didik didik edildiği, daha fazla izlenme
ya da tıklanma kaygısıyla şiddetin ve istismarın yeniden yeniden
üretilmesi mide bulandırıcı bir hal alıyor.
"Çocuk" ve "cinsel istismar" kelimelerinin yan
yana gelmesi bile başlı başına bir infial sebebiyken, daha fazla
dehşet duygusu yaratarak daha çok seyirci toplama derdinde olan bir
medya ile nereye kadar?
twitter.com/Htckubra
Facebook Hatice
Kübra