Arınç'tan Meclis'teki kavgaya tepki
Abone olTBMM Başkanı Bülent Arınç, ''Ben, bu olumsuzluğun Türkiye’de bir karamsarlığa dönüşmesinden endişe ederim'' dedi.
TBMM Başkanı Bülent Arınç, TBMM'de çıkan gerginlik üzerine,
Genel başkanlardan da grup başkanvekillerinden de ricam, parlamento
görüşmelerinin seviyeli bir üslupla yapılmasıdır" dedi. Bülent
Arınç, MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Bolat ve Yönetim Kurulu üyelerini
kabulü sırasında, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Arınç, TBMM
Genel Kurulu’nda son zamanlarda yapılan tartışmalı oturumlarla
ilgili düşüncesinin sorulması üzerine, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan ve ilgili bakanların da katılımıyla dün Çoruh Nehri
üzerindeki ilk baraj niteliği taşıyan "85. Milli Egemenlik Yılı
Barajı"nın açılışını yaptıklarını, akşam da Trabzon’da Milli
Egemenlik Yılı kutlamaları çerçevesinde halk konseri verildiğini
ifade etti. Arınç, "Bütün bu güzelliklerin yanında üzücü bir unsur,
Meclisimizde son günlerde, son haftalarda yaşanan gerginliktir. Bu
gerginlikten herkes gibi ben de rahatsız oldum. Eminim ki siyasi
partilerin genel başkanları da bizzat milletvekilleri de bunları
izleyen ve bunlardan büyük üzüntü duyan milletimiz de büyük bir
sıkıntı içindedir" dedi. "...KARAMSARLIĞA DÖNÜŞMESİNDEN ENDİŞE
EDERİM" TBMM’de siyaset yapıldığını, siyasetin de bazen sert
olabildiğini vurgulayan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eleştirmek herkesin hakkıdır. Herkes doğru bildiğini söyler,
yanlış gördüğünü eleştirir. Eleştiri ne kadar kendi sınırları
içinde kalırsa o kadar makul ve olağan karşılamak gerekir. Ama
hukukta eleştiri ile hakaretin sınırları birbirinden ayrılmıştır.
Konuşulan söz, onun üslubu, birbirlerine karşı davranışları hiçbir
zaman incitici, küçültücü, aşağılayıcı olmamalıdır. Ağızdan çıkan
sözler insanları yaralayıcı düzeyde olmamalıdır. Bunu, sadece
milletvekilleri için değil, herkes için söylüyorum. Kaldı ki biz,
bu tartışmaların ardından bu milletvekillerinin kuliste birarada
oturduğunu, birbirlerine çay-kahve ısmarladığını da biliyoruz.
İçerdeki gerginlik halka yansıyor. Ben, bu olumsuzluğun Türkiye’de
bir karamsarlığa dönüşmesinden endişe ederim. Dolayısıyla genel
başkanlardan da grup başkanvekillerinden de ricam, parlamento
görüşmelerinin seviyeli bir üslupla yapılmasıdır." "MECLİSİMİZİ
KUTLUYORUM" Milletvekillerinin, uzun süren bir yasama döneminin
sıkıntısını yaşadığını ifade eden Arınç, "Milletvekili
arkadaşlarımız da bizler de uzun süren Genel Kurul görüşmelerinden
dolayı hem yorulduk hem yıprandık. Bir yasama dönemini başarıyla
geçirdik. 3 yasama dönemini bitirdik. Meclisimizi kutluyorum.
Gerçekten büyük özveriyle, fedakarlıkla, bazen sabahlara kadar
çalışarak, birkaç saat bile dinlenmeye fırsat bulamadan önemli
konular üzerinde müzakere yapmak insan yapısının da yorulacağı bir
unsurdur. Milletvekillerimizin artık bir ara vermeyi, her zamandan
daha çok hak ettiklerine inanıyorum" diye konuştu. TBMM’deki yorucu
maratonun bir an önce biteceğini düşündüğünü belirten Arınç, "Ama
ne kadar zor koşullarda olsak bile ağzımızdan çıkan sözlerimizin,
hareketlerimizin, davranışlarımızın topluma örnek olacak biçimde
gerçekleşmesini, Genel Kurulda eleştirilerin eleştiri düzeyinde
kalmasını ve sadece içtüzük hükümlerinin geçerli olabileceğinin
kabul edilmesini istiyorum" dedi. "ZORBALIKLA OLMAZ" Meclis Başkanı
Arınç, kimsenin zorbalıkla, bağıra çağıra, hakaret ederek kendi
düşüncelerini hakim kılamayacağını ve dayatamayacağını söyledi.
Bunun, iktidar için de muhalefet için de geçerli olduğunu
vurgulayan Arınç, şunları kaydetti: "Benin sayım çok ben istediğimi
yaparım’ anlayışı ne kadar yanlışsa, muhalefetin de ’Ben ne kadar
çok sert muhalefet yaparsam o kadar etkili olurum’ düşüncesi bence
kendi sınırları içinde kaldığı müddetçe makuldür. Bu üzüntü verici
hadiseler bir an önce son bulursa mutlu olacağız. Sanıyorum aklı
selim galip gelecektir. Arkadaşlarımıza bunu telkin edeceğiz.
Sertlikten kaçınmalarını, sertlik doğuracak tutum ve davranışlara
prim verilmemesini grup başkanvekillerinden de genel başkanlardan
da rica ediyorum." DOKUNULMAZLIKLAR Arınç, "CHP’lilerin,
dokunulmazlıklarla ilgili topladıkları imzaları iletmek için talep
ettikleri randevuyu vermediğiniz yolunda açıklamaları oldu. Bu,
doğru mudur?" yolundaki soru üzerine,"Ben yıllarca kürsüde
bulundum, kürsüyü de iyi kullandım. Polemik yapmasını da çok iyi
bilirim. ’İnsanlar bir laf atsa da ben de cevap versem’ diye
heyecanlanırdım. Ama bunlar geçmişte kaldı. Meclis Başkanı olarak
bir siyasi partinin genel başkanı, grup başkanvekili ve
milletvekili ile ekran önünde tartışmaktan uzak duruyorum" diye
konuştu. Eleştiriye açık olduğunu ancak, bu eleştirilerin yüzüne
karşı yapılmasını beklediğini ifade eden Arınç, "Ama bunları
toplumun önünde yaptıkları ve doğru mu yanlış mı olduğu konusunda
ben susmak zorunda hissedersem o zaman bu bana karşı yapılmış
haksızlık olur, lütfen ona dikkat etsinler" dedi. Her siyasi
partinin kampanya yürütme, imza toplama ve toplumu belli konularda
duyarlı olmaya çağırma hakkı bulunduğunu, buna kimsenin bir şey
söyleyemeyeceğini belirten Arınç, randevu talebi ve buna yanıtıyla
ilgili olarak, şöyle dedi: "Sayın Okuducu’nun 27 Haziran Pazartesi
günü için randevu talebi olduğunu söylediler. Bu randevu talebinden
memnuniyet duyduğumu ancak, pazartesi günü için randevu
verebilmemin mümkün olmadığını ifade ettim. Genel Müdürüm
aracığıyla o gün İsveç parlamento heyetinin meclisimizde olacağını,
10.45’de başlayan görüşmelerin akşam yemeğine kadar devam edeceğini
ve vaktimin müsait olmadığını söylemelerini istedim. Özel kalem
müdürüm de söylediğini ve kendilerinin de buna teşekkür ettiklerini
belirtti. İsveç Meclis Başkanı’nı mecliste konuk olarak ağırlarken,
benim bir randevu verebilmem mümkün değildi. Zaten o gün de başka
hiç kimseye randevu vermedim. Bu açıdan doğru yaptığıma inanıyorum.
Bir imkansızlık nedeniyle kendilerine randevu verilememiştir. Şimdi
kendilerine iletilen bu durum karşısında ’milyonlarca sese duyarsız
kaldı, bize 5 dakika bile zaman ayırmadı’ sözünü yanlış buluyorum.
Başka bir şey söylemiyorum." TBMM Başkanı Arınç, sözlerini şöyle
tamamladı: "Bir ikinci konuyu da arkadaşlarımın düşünmesini
istiyorum. Meclis başkanı, anayasa gereği, mensup olduğu partinin
faaliyetlerine bile katılamaz. CHP, bu çalışmasını CHP adına yaptı.
Her yerde kampanya başlattı, imzalar topladı. Ben de basından
izledim. CHP’nin parti olarak yaptığı bu etkinliği, benim Meclis
Başkanı olarak desteklemem doğru olabilir mi? Bu açıdan da olaya
bakmak lazım. AK Parti kendi partileri adına bir faaliyet
yürütseydi ben de o faaliyete katılsaydım nasıl eleştireceklerdi
ise başka bir partinin faaliyetine Meclis Başkanını da katmanın
doğru olamayacağını düşünüyorum. Değerli arkadaşlarım, tecrübeleri
içine bu konuyu da katmış olsunlar."