Arınça fena yüklendi
Abone olAhmet Hakan, Arınç'ı "manevi duyguları" sömürmekle suçladı. Arınç'ı çileden çıkaracak Hakan klasiği.
Ahmet Hakan, Arınç'ı "manevi duyguları" sömürmekle suçladı.
Arınç'ı çileden çıkaracak Hakan klasiği.
Yazan: Ahmet Hakan
Kaynak: Hürriyet
---------------------
Yeni başlayanlar için Bülent Arınç
BÜLENT Arınç, eskiden "Manisalı içli bir avukat" idi.
O kadar içliydi ki...
Ancak "Girdiği bütün davaları kaybederek sakinleşecek" bir hali
vardı.
Bu özelliği devam ediyor.
Görmüyor musunuz?
Türkiye Cumhuriyeti protokolünün "iki numarası"nda bulunmasına
karşın...
Bir türlü huzur bulamıyor!
Çünkü o bir "zafer adamı" değil.
İstikrar dönemlerinde canının sıkılması bundandır.
Uzlaşmanın ön plana çıktığı anlarda bunalması bundandır.
O, hayatta en çok mazlum konumuna düşmeyi sever.
Yaptığı tüm çıkışların en derindeki amacı şudur:
"Aman! Yetişin komşular, zulme uğradım" diye feryat etme imkánını
elde edebilmek.
Çıkışını yapar, olağan tepkiyi alır, mazlum konumuna düşer ve bir
parça rahatlar.
Ta ki yeni bir "Zalimin zulmü varsa mazlumun Allah’ı var" duygusunu
yaşamasına zemin hazırlayacak çıkışa kadar.
O Türk siyasetinin Sami Hazinses’idir.
* * *
Aşırı tevazusuyla terör estiren adamlardandır.
Gözyaşlarını silah olarak kullanmaktan kaçınmaz.
Şahane hitabetinin tek kusuru, tekdüzelik ve durgunluktur.
Tekin değildir: O müthiş nezaket ve kibarlığı, her an hiç olmayacak
bir kabalığa dönüşme potansiyeli taşır.
Dişil duygusallıktan delikanlı bir erkeksiliğe savrulur durur.
Güllerin içinden gelirken gözyaşlarını tutamaz; ama hoşuna gitmeyen
soru karşısında da "şeyini şey ettiğimin şeyi" yorumunu
patlatıverir.
Bir strateji adamı değil de bir gelgitler adamıdır Bülent
Arınç.
Bütün istediği, şöyle dört başı mamur bir zulümdür.
Mississippi Eyaleti’nin o bezgin ve sıkıcı çölünde hoyrat
beyazların elinde sıkışıp kalmış bir "zenci" olmak ister.
Ya da...
Güney Afrika’da İngiliz İmparatorluğu’na kafa tutan genç Gandi!
Fakat... Ne yazık ki...
Meclis Başkanlığı’na kadar yükselebileceği bir ülkede
yaşamaktadır.
* * *
Tamam, "Dünyayı boş vermiş bir derviş" edası taşımaktadır.
Tamam, "Bu dünyadan çok öteki dünyayı hesaba katıyormuş" gibi bir
imaj vermektedir.
Ancak...
Kendisine yönelik en küçük bir eleştiri karşısında, o eleştiriyi
kaleme alan adamın isminin üstünü hışımla çizecek kadar da
dünyevidir...
Zaten "toplumun vicdanı" gibi görünme arzusunun ya da "zulme
uğramış bir mazlum" gibi görünmekten hoşlanmasının altında da bir
parça bu dünyeviliğin etkisi vardır.
Bu dünyadan vazgeçmiş havası atan bir dünyevidir Bülent
Arınç...
Ama hesapsız filan da değildir.
Gücün kimin elinde bulunduğunu bilir.
Nereye kadar ilerleyebileceğinin farkındadır.
Ne yüzde 10’luk bir kitlenin kahramanı olacak çıkışlarla Çankaya’ya
çıkabileceğini düşünür...
Ne de Tayyip Erdoğan ile bilek güreşine girişmeyi göze alacak kadar
saftır.
Onun tek bir amacı vardır: Huzursuz ruhunu bir parça rahatlatacak
bir huzursuzluk!
"Yar bana biraz zulüm" diye haykırışı bu yüzdendir.