Aranan STKda hangi belgeler var?
Abone olTSK'nın en gizli bölümlerinden biri Seferberlik Tetkik Kurulu iki gündür aranıyor. Peki bu daire niye kuruldu? Hangi belgeleri saklıyor?
İki gündür didik didik aranan Seferberlik Tetkik Kurulu'nun
kuruluş amacı ne? Ne zaman ve niçin kuruldu. Dairenin
kurucularından İsmail Tansu "Daire savaşta düşman gerisinde
faaliyet gösterecek bir örgüttü. Türkiye’nin
çeşitli yerlerine savaş sırasında kullanmak üzere silah ve telsiz
gömdük. Ancak bunu bizim dışımızda yedek subaylar dahil kimse
bilmezdi." dedi ve “Savaş sırasında yapılacak işlerle ilgili
belgelerin bulunduğu kozmik odalar açılarak büyük risk alındı.
Daire hiçbir zaman siyasetle uğraşmaz” diye konuştu.
Seferberlik Tetkik Kurulu’nun kurucularından emekli Albay İsmail
Tansu, kurulun kuruluşu ve amacını anlattı.
93 yaşındaki Tansu, 1958’de Kıbrıs’ta direnişini örgütleyen Türk Mukavemet Teşkilatı’nı kuran ve organize eden isim olarak tanınıyor. “Aslında Hiç Kimse Uyumuyordu” adlı bir kitap da yazan Tansu, Yunanlılara göre Kıbrıs direnişinin beyni.
Tansu, kuruluşunda yer aldığı Seferberlik Tetkik Kurulu’nun son günlerde yaşanan skandalla bir ilgisi olmadığını düşünüyor. Ama kanun dışına çıkarak bu tip faaliyetlere bulaşmayı da vatan hainliği olarak görüyor.
İşte kurucusu Tansu’nun ağzından Seferberlik Tetkik Kurulu ve
son günlerde yaşananlar.
RUSLARA KARŞI KURULDU
Kore’de birlikte görev yaptığım Tümgeneral Daniş Karabelen ve ben
kuruluş için memur edildik. Amerikan müşavirlerinin teklifinin
ardından daire 1953’te Bakanlar Kuruluyla kararıyla kuruldu.
Fonksiyonu son derece gizliydi. Rusya Türkiye’yi
işgal ederse Ruslara karşı faaliyette bulunmak üzere hazırlıklar
yapıldı. Ankara’da 40-50 kişilik bir subay kadrosu ile
incelemelerine, hazırlıklarına ve eğitimlerine devam
ettik. Zaman içinde Türkiye’nin çeşitli yerlerinde bölge
başkanlıkları kuruldu. Adına Seferberlik Tetkik Kurulu dendi.
SİYASETE BULAŞMAZLAR
Dairenin bu tip işlere bulaşmış olması TSK içinde tehlikeli
bir durumdur. Benim 1990’lara kadar tespit ettiğime göre
daire yalnız kendisine verilmiş olan vazifeleri yapmıştır.
Vazifesi siyasetin dışındadır. Bunun için siyasete etki
edemez. Subaylar böyle yetişmemiştir. Karışmış
olmaları ihtimalini dahi düşünmüyorum. Kanunlara aykırı hareket
eden, subayların böyle bir şey yapması vatan hainliğidir.
Atatürk’ün subayları bunu düşünebilir mi? Bazı subaylar bu işe
karışmışsa münferit meselelerdir. Bunlar dairenin kuruluş
felsefesine aykırıdır. Ancak bu tip işlere karışmadığı
halde daireyi bu şekilde suçlamak da vatana
hıyanettir.
KOZMİK ODALAR AÇILMAMALIYDI
Kozmik odalarda gösterilmemesi lazım gelen dokümanlar bulunur.
Bunlar bir savaş anında yapılacak işlerin olduğu
belgelerdir. Kozmik yasak demek. Bunlar açığa
çıkarılır mı? Onu için göstermek istemezler. Yukarıdan
emir verilmezse kimse giremez o odalara. Mümkün değildir.
Yukarısı müsaade etmiş demek ki. Yoksa son derece
gizli olan belgelere ulaşmak mümkün olur mu? Kozmik
belgeler hakim, savcı bile olsa açılır mı? Kolay mı bu?
Türkiye tarihinde ilk defa olmuş bir şey. Büyük bir risk göze
alınmıştır. Benim zamanımda kozmik odalarda hazırlıklarımıza ait
dokümanlar bulunurdu. Personel, harekat, istihbarat
şubeleri gibi her bölümün ayrı kozmik odası vardı. Ben
Lojistik Şube Müdürüydüm. Her dairenin kendine ait arşivleri
bulunurdu.
SAVAŞTA KULLANILMAK ÜZERE SİLAH GÖMDÜK
1961’de daireden ayrılırken Ankara dışında Kars, İstanbul, Samsun,
Trabzon ve İzmir’de bölge başkanlıkları vardı. Dairenin
başkanı generaldir ve çeşitli rütbelerde eğitim görmüş subaylardan
oluşur. Teşkilatta sivil tek üye bile yoktur. Bölgelerde
de birlik diye bir şey yoktu. O zamanki kadro yaklaşık 60 kişiydi.
Bölge başkanlıklarında gönüllü subaylar ve bir kaç hizmet eri
bulunurdu. Mülakat ve testler sonucu belirlenen yedek subaylara
olası bir savaşta görev vermek üzere özel harekat tekniğinde teamül
dışı savaşı öğrettik. Eğitimleri Ankara’da Genelkurmay’ın
dışında kiralanmış bir arazide ve Isparta Eğirdir Dağ Komando
Okulu’nda verdik. Yetişen yedek subaylardan 15’i Kıbrıs’ta
direnişe de katıldı. Bu kişiler savaşta vazife alacaklarını bilerek
terhis olurlardı. Savaş patlayınca onlarla temasa geçilecek
ve talimatlar verebilecek şekilde hazırlandık. Yedek
subaylar gittikleri yerlerde bir örgütlenme yapmazdı. Öğretmen,
manifaturacı, bakkal neyse işlerine devam ederlerdi. Savaştan önce
bir güç oluşturmak kesinlikle yasaktı. Daire savaşta düşman
gerisinde faaliyet gösterecek bir örgüttü. Türkiye’de Kıbrıs gibi
bir yapılanmaya teşebbüs bile edilmedi. Türkiye’nin
çeşitli yerlerine savaş sırasında kullanmak üzere silah ve telsiz
gömdük. Ancak bunu bizim dışımızda yedek subaylar dahil kimse
bilmezdi. 1990’dan sonra Sovyetler Birliği dağılınca bu silahların
toplandığını duydum.