Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mustafa Tuna hızlı ve
hızlı olduğu kadar iyi bir başlangıç yaptı.
İlk iş olarak gerekli görmediği daire başkanlıklarını kapattı.
Eğer o daire başkanlıkları olmadan işler aksamayacaksa, kapatılması
tabi ki son derece doğru. Sonuçta her daire başkanı için şoför ve
makam arabası tahsis ediliyor. Belediye bütçesine boştan yere yük
getirmenin anlamı yok şüphesiz. Bu güzel başlangıçtan sonra aynı
hızla devam etti Mustafa Tuna.
Merkez ilçelerdeki otobüs seferlerinin 24 saate çıkarıldığı
duyurusu Ankaralıları son derece mutlu etti. Çünkü zaten bu yönde
bir istek vardı. Başkan Tuna bu sese kulak verdi. Metro seferleri
de 24.00’e kadardı ve onu da şimdilik 01.00’e kadar uzattı.
Şimdilik diyorum çünkü yeni vagonların metro ağına dahil olmasıyla,
metro seferlerinin de tıpkı otobüs seferleri gibi 24 saate
çıkarılacağı müjdesini verdi. Bir metropolde olması gereken şeyleri
kısa sürede tespit etmiş olması ve hızla gereken adımları atması
son derece güzel.
Başkan Mustafa Tuna’nın iyi bir eğitimi ve buna uygun olarak
oldukça geniş bir ufku olduğu çok açık ve net. En azından şu ana
kadar atılan adımlar bunu göstermektedir. Ankaralıların daha güzel
haberleri, kısa zamanda duyması dileğiyle. Çünkü biz Ankaralıların
yapılmasını beklediğimiz birçok şey, atılmasını beklediğimiz birçok
adım var. Bu güzel başlangıç bizleri umutlandırdı.
Kendi adıma söylemem gerekirse birçok ülkeyi gezme fırsatı
yakaladığım için diğer metropollerle kıyas yapma imkanım oluyor ve
‘şunlar bizde de olsa’ dediğim bazı şeyler var tabi. Ancak sadece
benim isteklerim değil mevzu bahis olan. Buradan Başkan Sayın
Mustafa Tuna’ya, etraftan topladığım istekleri sık sık yazmaya ve
Ankaralıların sesini duyurmaya çalışacağım. Çünkü inanıyorum ki,
istişareye ve hoşgörüye değer veren bir başkan Mustafa Tuna.
***
Yalancılık ve ikiyüzlülük…
İnsanlar ne kadar kolay ve umarsızca yalan söyler oldular.
Bununla ilgili meşhur bir söz vardır:
“Yalandan kim ölmüş?”
Doğru, yalan söylediği için ölen birini görmemiş, duymamış
olabilirsiniz. Ancak güven ölür, arkadaşlık ölür, dostluk ölür…
İş sadece bununla da kalmaz. Yalan söylemeyi adet edinmiş
kişilerin, kendilerine ne kadar büyük zararlar verdiklerini
bilmedikleri de aşikar. Nobel Edebiyat Ödüllü yazar Bernard Shaw ne
demiş: “Yalancının cezası, kendisine inanılmaması değil, onun
kimseye inanmamasıdır.”
***
Sevin ve söyleyin…
İnsanlar sevmekten korkar olmuş olabilir mi? Lütfen işleri
olduğundan daha zor bir hale getirmeyin. Sevin ve sevdiğinizi
söyleyin.
Yeryüzündeki tüm sıkıntıların kaynağı sevgi eksikliğidir.
Samimiyetine inandığınız ve size sevgi sunan herkese karşılık
verin.
Sevgi çok geniş yelpazesi olan bir kelime. Alt başlığı olarak
bir de aşk var sanırım. O zaman şu sözü yazmadan edemem:
“Bunca insan yalnızken, neden bunca insan yalnız?”
Sağlıcakla kalın…