Altaylı'yı halkın önünde suçladı
Abone olFatih Altaylı'ya tüm kamuoyunun önünde suçlama. Sabah Gazetesi yazarlarından İlker Sarıer, Altaylı'nın Adalet Bakanı Cemil Çiçek'e sorduğu soruları yanlış buldu.
Sabah Gazetesi yazarlarından İlker Sarıer, başlıklı yazısında
Fatih Altaylı'yı herkesin huzurunda suçladı. İşte suçlamanın
nedenleri:
Aşağıdaki yazıyı okurken, son noktaya kadar elinizi vicdanınızın
üzerinde tutmanızı rica ediyorum.
Kanal D televizyonunda, Teke Tek programını yapan Hürriyet yazarı
Fatih Altaylı'yı, kamuoyu önünde suçluyorum.
İşlediği suç şudur:
Sürmekte olan davalar hakkında yorum yaparak, yargıyı etkilemeye
çalışmak!
Bu eylem TCK'da hükme bağlanmıştır ve düpedüz suçtur.
Peki Fatih Altaylı bu suçu nasıl işliyor?
Teke Tek programına, adalet mekanizması üzerinde en fazla etkili
olabilecek kişi olan Adalet Bakanı Cemil Çiçek'i davet ediyor ve
'filanca kişiyi niçin hala içeri atmadılar' şeklinde, hiçbir hukiki
değeri olmayan sorular sorarak yapıyor bunu...
Bir Adalet Bakanı'nın, "Fatihçiğim, yaparız bir şeyler, seni mi
kıracağız" diyecek hali yok elbet. O yüzden Bakan, bu maksatlı
sorulara "genel cevaplar" vererek geçiştirmeye çalışıyor. Sanırım,
programdan sonra ağzının tadı iyice kaçmıştır.
Ama "Yargıya etki silahı" da kullanılmıştır.
Hakimlerin, tayin, atama, sicil ve tekmil özlük işlerini karara
bağlayan Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu, ita amirliği olarak
Adalet Bakanı'na bağlı...
Bütün bu kritik dosyalar ile üzerinde yüzlerce spekülasyon yapılmış
davalar hakkında, karşısına en yetkili Bakan'ı alıp, gerçekleri
yansıtmayan sorular yönelterek yapılan bir programın, yargıyı
etkilemeyeceğini kim iddia edebilir? Üstelik bunu yapmak, kanunen
yasak! Bu eylem karşısında savcılığın res'en harekete geçme yetkisi
var.
Kanun koyucu bu hükmü, bilhassa yargı etkilenmesin diye koyuyor.
Çünkü, her kim olursa olsun insanların "adli ve tarafsız yargılanma
hakkı" var.
Bu kural, hukukun en evrensel kuralıdır.
Hakimler karar verir, Fatih Altaylılar değil...
Türkiye kamuoyu, Fatih Altaylı'nın her yazısında, her programında
bazı insanlara dayatmak için savcı rolü, asmak için de yargıç rolü
üstlendiğini, ahbap çavuşlarını korumak için de dilsiz kesildiğini
biliyor.
Bu şahsın baş düşmanları hep rakip medya patronları oldu.
Uzanlar'ın medyası gitti. Karamehmetler'in medyası gitti gidecek
oldu. Aksoy'un medyası gitti. SABAH'ın da kefeni biçilmiş,
mezarlıktaki yeri de ayrılmıştı ama okuyucu buna izin vermedi.
SABAH küllerinden doğarak bunların karşısında dikildi.
Evdeki hesap çarşıya uymadı. Türk medyasında rakipsiz ve tek söz
sahibi olma stratejileri boşa çıktı. Altaylı'yı kudurtan nokta,
"adaletsizlik" değil, işte budur.
Bu arada, sayın Çiçek!
Baş mimarlarından biri olduğunuzdan, hükümetinizin, Türk mevzuatını
çağdaş AB'nin hukuk normlarına yaklaştırmak için giriştiği
reformların önemini ve değerini en iyi bilecek kişilerden
birisiniz.
Özellikle "tutukluluk sürelerinin" alabildiğine kısaltılması,
gözaltı düzenlemeleri ile DGM'lerin de tarihe karışması bunlara
örnektir.
Gazetecilik yaftası altında önüne gelene "müebbeden tutukluluk"
isteyebilen, DGM'leri bile çok "light" bulan, hakkında açılan
yüzlerce hakaret davasından neredeyse çalışamaz hale geldiğini
bizzat kendisi söyleyen bir kişiyle , "aynı platform"a inmemiş
olmanız hukukun üstünlüğüne ilişkin iyimserliğimizi
arttırmıştır.
Bizim, hukuk aklı ve vicdanı derken kast ettiğimiz de işte
budur.
YAZI:İlker SARIER