Allah Rasulünün ğayb alemine dair söyledikleri

Hz. Peygamber (s.a.v) gelecekte meydana gelen olaylara dair bilgiler vermiştir. Bunlar birer mucizedir.

Said Hatipoğlu saidhatip@internethaber.com

Hz. Peygamber (s.a.v) gelecekte meydana gelen olaylara dair bilgiler vermiştir. Bunlar birer mucizedir. Bu tür mucizelerin sayısı yüzlercedir. Bu mucizler zamanı geldiğinde güneş gibi zuhur etmiştir. Biz örnek sadedinde sadece birkaçını ileteceğiz. Bu mucizelerin en büyük delili ise, bildirildiği şekilde gerçekleşmesidir. İnkar edilmesi mümkün olmayan bu mucizeler Allah Resulunun mübarek dudakları arasından dökülmüştür.

1-Kendisinden sonra halifeliğin otuz yıl süreceğini, bundan sonra halifeliğin saltanata dönüşeceğini haber vermiştir. Hilafet, Hz. Hasan'ın halifeliği ile birlikte otuz yılı doldurdu. Bu hususta Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Şüphesiz bu iş, peygamberlik ve rahmet olarak başladı. Sonra rahmet ve hilafet olacak; sonra merhametsiz bir saltanat, sonra zulüm olacaktır. Sonra da fesat olacaktır.''

2-Bir gün Uhud dağında kendisi ile beraber olanları kastederek "Sağlam dur! Zira senin üzerinde Peygamber, Sıdık ve şehit vardır" buyurdu. Orada bulunanlardan Hz. Ali, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Talha ve Hz. Zübeyr şehit oldular, Hz. Sa'd da aldığı yara sonucu ölmüştür.

3- İstanbul'un fethedileceğini haber vermiştir. 1453'te İstanbul Fatih tarafından fethedildi

4- Mekke'nin şımarık liderlerinden -müşriklerinden- Ubey b. Halef'in öldürüleceğini, Utbe b. Ebi Leheb'in bir yırtıcı hayvan tarafından parçalanacağını, Bedir Savaşı'nda müşriklerden kimlerin öldürüleceğini tek tek haber vermiş ve söyledikleri aynen çıkmıştır. Hatta Peygamberimiz Mekkeli müşrik aşiret liderlerinin her birinin düşeceği yeri belirtmiş ve savaş sonunda ise aynen dediği gibi her birisi onun belirttiği yerde ölü görülmüştür.

5-  Mute savaşında şehit olan komutanların şahadetlerini aynı anda haber vermiştir. Oysa Peygamberlerin bulunduğu Medine ile Mute arasında bir aylık veya daha fazla mesafe vardı. Habeş kralı Necaşi'nin ölümünü aynı gün haber vermiştir. Kalkmış ve gıyabi cenaze namazı kıldırmıştır.

6- Hz. Peygamber (s.a.v), Uhud savaşında şehit düşen Hz. Hanzala hakkında, "Onu meleklerin yıkadığını gördüm. Eşine sorun bakalım bunun sebebi nedir" buyurdu. Çünkü şehitler yıkanmadan gömülür. Oysa Hanzala'yı melekler yıkamıştı. Eşine sorduklarında şu cevabı verdi: "Dün gece evlendik. Gerdek gecesinden sonra, savaşa çağırıldığında cünüp idi; aceleden yıkanmaya fırsat bulamadan çıkıp gitmişti." Ebu Said diyor ki; "Hanzala'nın başından suların damladığını gördük."

7- Resulullah (sav) buyurdu ki: "Sakif kabilesinin içinden bir yalancı ve bir de sahtekâr çıkacaktır. Âlimler bu kişilerin Muhtar'üs-Sakafi ile Haccac olduğunu söylemişlerdir.

8- Hz. Peygamber (s.a.v.), yalancı peygamber Müseyleme'nin öldürüleceğini haber verdi.  Mürtedlerle yapılan savaşta Müseyleme öldürülmüştür.

9- Ailesinden kendisine ilk kavuşacak olan kişinin kızı Hz. Fatıma olacağını haber vermiştir. Hz.Fatıma Peygamber'in vefatından altı ay sonra vefat etmiştir.

10- Vefatından sonra, zevcelerinden kendisine en erken elleri uzun olanın kavuşacağını haber vermişti. İlk vefat eden eşi, Hz. Zeynep oldu. Çok sadaka verdiği için Zeynep annemize "uzun elli" diye hitap edilirdi. Bu hanım fakirlerin annesi diye anılırdı.

11-Hz. Peygamber (sav) Hz. Ali'nin şehit edileceğini haber vermiştir. Öyle ki ,şehit olacağı zaman kılıç darbesini boynuna alacağını dahi söylemiştir. Ve Hz.Ali şöyle buyurmuştur : Dünyanın en kötü insanı : 'senin saçını ve sakalını kana boyayan kişidir' Şüphesiz ki öyledirde. Hz.Ali ile uğraşanın ahirette ki hesabı çetin olacaktır.

12- Yine Hz. Peygamber (s.a.v.), ganimet taksimi sırasında bir gayrimüslimin incilerini sahtekârlıkla alan birisinin adını söylemiş, adam öldüğü zaman bu inciler evinde bulunmuştur.

13- Resulullah Efendimiz (s.a.v.), Hz. Osman'ın Kuran okurken şehit edileceğini haber vermiştir.

14- Hz. Ömer hayatta olduğu sürece fitnenin ortaya çıkmayacağını haber vermiştir.

15- Hz. Ebuzerr'e Medine'den çıkarılacağını haber vermiş ve öyle de olmuştur. Onu mescitte uyurken görmüş ve "Buradan çıkarıldığın zaman durumun nice olacak" demiştir. Ebuzerr de, "Mescid-i Haram'da otururum" diye karşılık vermiştir. Sonra Hz. Peygamber (s.a.v.) "Ya oradan çıkarılınca ne yapacaksın" demiş, tek başına yaşayacağını ve tek başına öleceğini haber vermiştir. Efendimizin haber verdiği gibi olmuştur aynen. Hz.Ebu Zerr'in (r.a) hayatı ve vefatı, Hz. Peygamber'in bildirdiği gibi aynen vaki olmuştur.

16- Zeyd b. Suhan hakkında "Vücudunun bir uzvu kendinden önce cennete girecektir" buyurmuştu. Bu zatın savaş sırasında elinin birisi kesilerek vücudundan ayrıldı.

Saydıklarımız Hz. Resulullah'ın (s.a.v) geleceğe dair söylediği sözlerden sadece birkaç örnekti. Bu haberlerin sayısı binlercedir. Bunları inkar etmek mümkün değildir. Gerçekleşmiş olan bu olayları reddetmek sadece cehaletin belirtileridir. Bunları reddetmek ancak peygamber hazımsızlığının alametleridir. Biz Hz.Muhammed'in kendisinede sözlerinede hayranız...

Peygamberler geleceği bilmişler midir?

Hiçbir insan ve hiçbir peygamber Yüce Allah bildirmedikçe geleceği bilemez. Geleceğin kontrolü ve bilgisi Yüce Allah'a aittir. Kuran-ı Kerim' de; "Gaybı -geleceği- sadece Allah bilir" şeklindeki bütün ayetlerin anlamı budur. Gelecek hakkındaki bütün bilgiler ancak Yüce Rabbin emrinde, bilgisinde ve kontrolündedir. Çünkü yaratan sadece O'dur. Verende o'dur. Vermeye muktedirde olan o'dur.O istediği bilgiyi istediğine verir, istediğini ise saklar. Hüküm O'nun. Karar O'nundur. Kimseyi işine ortak kılmaz,kimseye kararlarında -haşa- hesap vermek zorunda değildir.

Yüce Allah geleceğe ait bazı bilgileri peygamberlerine zaman zaman vermiştir. Kuran-ı Kerim'de buna dair örneklerde mevcuttur. Hz. İsa insanların evlerinde ne yediklerini ve neler biriktirdiklerini onlara haber verirdi. (Ali İmran, 49. ayet) Hz. Musa'nın yol arkadaşı (Hz. Hızır) geleceğe ait bilgiler vermiştir (Kehf, 60-82).

Allah, gaybı bilendir. Hiçbir olay, Yüce Rabbımızın bilgisi dışında olamaz. Yüce Allah'ın geleceğe ait teferruatı bilmeyeceğini iddia eden kişi İslam dininden çıkar. Çünkü bu, ayetleri ve Kuran'ın tümünü inkâr etmek demektir. Yüce Allah, tüm ayrıntısıyla gaybın sahibidir. Aklını yitirmemiş her insan bunun böyle olduğunu bilir. Aklını yitirmiş olanlara söyleyecek sözümüz elbette yok.

ANCAK RAZI OLDUĞU ELÇİLERE GÖSTERİR (Cin suresi,26-28)

Hz. Peygamber (s.a.v.) dahil olmak üzere hiçbir Peygamber, Yüce Allah perdeyi aralamadıkça geleceği bilemezdi.Hz. Peygamber'in (s.a.v.) "Gaybı da bilmem, size ben meleğim de demiyorum" (En'am, 50) türünden cevabı bu türden külli (bütüncül) geleceğe ait bilgilere dair verdiği bilgidir. Yoksa biz biliyoruz ki, yazımızın başında delilleri ile verdiğimiz örneklerde olduğu gibi Hz. Peygamber (s.a.v.) geleceğe ait birçok bilgiyi bizlerle paylaşmış ve o haber verdiği bilgiler de zamanı gelince birer birer gerçekleşmiştir.

Cinler de, gaybı -geleceği- bilmezler. Hz. Süleyman'ın (a.s.) vefat olayını anlatan ayetler buna apaçık işaret eder ki Hz.Süleymanın vefatının ilerleyen sürelerinde ancak anlamışlardır. (Sebe suresi, 14)

Yüce Allah, meleklere ,ki içlerinde azim ve kudretli olan meleklerininde bulunduğu bir topluluğa bize göre meçhul, gayb olan bilgileri verir. Kimin ne rızık kazanacağını Hz. Mikail'in bilmesi buna örnektir. Kimin ne zaman öleceğini Hz. Azrail bizden önce biliyor olması buna örnektir.

Sonuç : Görülen o ki ,Gayb -gelecek- hakkındaki bilgiler kademe kademedir. Yüce Rabbimiz bu bilgiler hakkında dilediği kişiyi haberdar eder.

İyi insanlar geleceği bilir mi?

İyi bir insan hakkında -ki bu kişi takva sahibi ve gerçekten kamil insan da olabilir- geleceği biliyor şeklinde ki bir konuşma, kişiyi mazallah dinden çıkarır. Çünkü peygamberlerden başkası hakkında böyle bir iddia, -ki peygamberlerinki mucizedir- böyle bir söylem içinde bulunmak son derece tehlikelidir. Ve kişiyi küfre götürür.

Salih bir kişi kalbine doğan bir ilhamla veya rüya yoluyla  ileride olacak bazı şeyleri hissedebilir. Verdiği bilgilerde isabet de edebilir. Hatta bu kişi keramet sahibi de olabilir. Ama bunların hiçbiri, kesinlikle o insanın geleceğe ait vereceği bilginin doğru çıkacağını göstermez. O kişi yanılabilir, hatta o kişiye şeytan vesvese veriyor da olabilir veya Yüce Allah onu imtihan etmişde olabilir. Bütün bu ihtimalleri göz önünde tutmamız gerekmez mi ?Bizler ancak peygamberleri ve son peygamber Hz. Muhammed'i (s.a.v.) doğrulamak zorundayız. İmam Malik'in dediği gibi : O'nun(sav) dışındaki herkesin sözü kabul veya reddedilebilir. Sözü reddedilemeyecek tek kişi Hz. Peygamber'dir (s.a.v).