AKP'li vekil de Roj TV'ye konuştu
Abone olRoj TV kamuoyunun gündeminden düşmüyor. CHP'li Esat Canan'ın bu kanala demeç vermesinden sonra bir itiraf da AK Parti Adıyaman milletvekilinden geldi.
AK Parti Adıyaman Milletvekili Ahmet Faruk Ünsal, Roj TV'ye
kendisinin de açıklamalarda bulunduğunu bildirdi. Ünsal, yaptığı
açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın söz konusu kanala
gösterdiği tepkinin ardından, CHP Hakkari Milletvekili Esat
Canan'ın Şemdinli olaylarıyla ilgili bu TV kanalına yapmış olduğu
açıklamaların kamuoyunda tartışmaya yol açtığını anımsattı.
Canan'ın, Meclis'te bulunan çeşitli parti mensubu
milletvekillerinin de söz konusu kanala açıklamalar yaptıklarını,
gerekirse bu isimleri açıklayabileceğini ifade ettiğini anımsatan
Ünsal, Canan'ın gerek duymasını beklemeden, ''kendisiyle ilgili
kısmı kamuoyu ile paylaşmak istediğini'' bildirdi. Adı geçen TV
kanalına açıklamalarda bulunduğunu belirten Ünsal, şunları
kaydetti: ''Demokrasi teorisi açısından bir milletvekilinin,
fikirlerini ifade edeceği zeminin nasıl olması gerektiğine ilişkin
tartışmaları gözden uzak tutmaksızın hatırlatmak isterim ki bu
açıklamalarım, sayın Başbakan dahil resmi makamların söz konusu
kanala ilişkin kaygı ve tespitlerini ifade etmelerinden yaklaşık
bir yıl kadar öncedir. Tamamen kendi kararımla ve herhangi bir
şekilde parti yöneticilerinin bilgisi dahilinde olmaksızın yaptığım
bu açıklamalarda söylediğim her şeyin hukuki ve siyasi sorumluluğu,
dolayısıyla şahsıma aittir. Bu kanala konuşmaktaki amacım,
Türkiye'nin son yirmi yılına büyük acılarla damgasını vuran malum
problemin çözümüne ilişkin düşüncelerimi söz konusu kanal
izleyicilerine doğrudan ifade etmek istememdir.'' -''VERİLEN MESAJA
DİKKAT''- Konuşmalarının genellikle etnik, mezhebi ve dini
azınlıklar ve AB reform sürecinde Türkiye'nin durumuna ilişkin
olduğunu kaydeden Ünsal, şöyle devam etti: ''Nerede söylendiğine
ilişkin spekülasyonlara kurban edilmeksizin söylenen söze ve
verilmek istenen mesaja dikkat çekerek, söz konusu kanalı
izlemeyenlere burada ifade ettiğim hususları şu şekilde özetlemek
istiyorum: Türkiye'yi hukuken ve siyaseten var ve mümkün kılan
Lozan Antlaşması'nı yapan ve Misak-ı Milli dahilindeki Türkiye
ahalisini temsil eden siyasi heyet, 1980'lerin ortalarından
itibaren yaşaya geldiğimiz problemleri o günden öngörerek farklı
dil, din ve etnik aidiyetlere mensup vatandaşlarımızın kendilerini
ifade edebilecekleri hukuki imkanları bu metinde meşru kılmıştır.
Fakat daha sonra yaşanan bazı olayların da tazyikiyle, devletimiz
maalesef bu hakları kullandırmakta, ahalisi içinde eşitlik ve
adaleti temin edememiştir. Doğmasına bu adaletsizliğin de yol
açtığı etnik problemleri siyasetin temel meselesi olarak görenlerin
ihkak-ı hak mantığıyla silaha sarılmak yerine; Lozan'da mevcut
hukuki ve siyasi imkanları başlangıç noktası kabul edip bu
imkanların geliştirilmesi gayretlerine yardımcı olmaları hem
çözümün beşeri ve ekonomik maliyetini düşürecek hem de çözümü daha
kolay ve mümkün kılacaktır. Bu bağlamda AB uyum paketleri
çerçevesinde Meclisimizin kabul ettiği yasalar, aslında Lozan'la
garanti altına alınmış olan hakların geç de olsa yeniden tanınması
olarak yorumlanmalıdır. Bu sürecin kazasız ve belasız atlatılması
için şiddetten kesinlikle kaçınılması, suhulet ve sükunet içinde
siyasi iradenin icraatlarını gerçekleştirmesi beklenmelidir.''