Akademisyenler demokrasi istiyor
Abone olEğitim Bir Sen, üniversitede görev yapan 300 akademisyenle yüzyüze görüşerek sorunları tespit etti.
Memur Sen Konfederasyonu bünyesinde faaliyet gösteren Eğitim Bir
Sen, üniversitede görev yapan 300 akademisyenle yüz yüze görüşme
yaparak karşılaştıkları sorunları tespit etti. Yedi üniversitede
görev yapan 300'ü aşkın öğretim üyesi en çok 'üniversitelerin
antidemokratik ortamından ve farklı fikirlere tahammülsüzlükten'
yakındı.
Akademisyenler üniversitelerdeki sorunları şöyle sıraladı:
"Fikirlerin özgürce dile getirilememesi, sendikalaşma oranının
yüzde 17'lerde kalması, baskılardan dolayı akademisyenlerin siyasi
görüşlerini açıklayamaması, rektörlerin büyük çoğunluğunun tıp
fakültelerinden seçilmesi."
'Eğitim-Öğretim-Bilim Hizmet Kolu Çalışanları, Sorunları ve Çözüm
Önerileri Şûrası' kapsamında İzmir, Uşak, Manisa, Aydın, Muğla ve
Denizli illerinde yapılan çalışmada oluşturulan komisyon, yaklaşık
15 günde 300'ü aşkın akademisyenle tek tek görüştü. Sıkıntıları
yerinde dinleyen komisyon üyeleri, sonuçta bir rapor hazırladı.
Ankara'daki genel şûrada aktarılan bilgiler, önümüzdeki günlerde
kitap haline getirilecek.
Rapor hakkında bilgi veren Memur Sen İzmir İl Başkanı Abdurrahim
Şenocak, şunları dile getirdi:
"Raporlarda göze çarpan en önemli unsur, üniversitelerin
antidemokratik yönetilmesi oldu. Bilgi üretmesi gereken merkezler
maalesef bu işlevi yerine getiremiyor, çünkü farklı görüş ortaya
çıktığında hemen kafası eziliyor. Mevcut düzeni savunan,
yardakçılık yapan ve alkışlayanlar el üstünde tutuluyor." Bunun en
somut delilinin, bütün sendikaların toplamının üniversitelerde
yüzde 17 üyesi bulunması olduğunu vurgulayan Şenocak, Milli Eğitim
okullarında ise aynı şartlarda yüzde 55 oranında sendikalı öğretmen
bulunduğunu kaydetti. Bu durumu üniversitelerdeki baskıya bağlayan
Abdurrahim Şenocak, üniversitelerde yapı hakkında şu yorumlarda
bulundu: "Bu, üniversitelerin ayıbıdır. Bu durum, üniversitelerde
demokratikleşme ikliminin çok uygun olmadığını gösteriyor. İnsanlar
renksiz görünme çabası içinde. 'Bizi burada böyle tanırlarsa
ileride sıkıntı yaşarız.' diyorlar. Üniversite yönetimi hakkında
bir açıklama yaptıkları takdirde, anında ceza alıyorlar. Halbuki
sivil toplum olmadan demokrasi olmaz, demokrasi olmadan da ülkemiz
gelişemez. Bunun en güçlü olarak yankılanacağı yerlerin
üniversiteler olması gerekirken karşımıza yasakları savunan bir
portre çıkıyor."
Özgür bir üniversite ortamı isteyen öğretim üyeleri beklentilerini
şöyle sıralıyor:
-TUS benzeri sınavlarla geleceğin bilimadamları seçilmeli
-YÖK'ten bağımsız özerk üniversiteler kurulmalıdır
-Araştırma görevlisi unvanı kaldırılmalı, bunun yerine proje
asistanlığı getirilmeli
-Her beyinde bir fırtına var, bunun önü açılmalı.
-Hiyerarşi yapısı esnetilmeli, demokratik bir yapı
oluşturulmalı
-Öğrenci birliklerine önem verilmeli, fikirleri hürce ifade
edilmelidir
-Örgütlenme hakkı, basıklara maruz bırakılmamalı.
-Kongre ve Sempozyumlara katılımlarda üniversite mali destek
sağlamalıdır.
-Bizi engelleyen değil, destek veren yöneticilere ihtiyaç var.
-Üniversite senato ve yönetim kurullarının yapısı
değiştirilmeli.