ABD Temsilciler Meclisi kararları ne anlama geliyor?

Biz siyasetçi değiliz. Peşinen “Yok hükmünde…” diyemeyiz. Sonuçta dünyanın en önemli, güçlü ülkesinin parlamentosundan çıkan kararlardan bahsediyoruz.

Prof. Dr. Zakir Avşar zakiravsar@internethaber.com

ABD Temsilciler Meclisi 1915’te gerçekleşen Ermeni olayları ile ilgili yıllardan beri büyük baskılara rağmen almadığı, tarihçilere bırakılması gerektiği gerekçesiyle ötelediği “soykırım kararını” aldı.

Karar neresinden bakarsak bakalım, haksız, yersiz ve hepsinden önemlisi hukuksuz. İki ülkenin tarihsel ilişkilerine de, ortak çıkarlarına da aykırı. Ancak, Temsilciler Meclisi’nin çok büyük çoğunluğu ile alınmış bir karar var ortada…

İkinci karar ise Türkiye’ye yönelik ambargoları içeriyor… Bu ise tam bir ahde vefasızlık örneği, uluslararası hukukun hiçe sayılması, devlet adap ve ahlakının tanınmaması durumudur…

Her iki kararın ortaya çıkması süreçlerine dikkat etmek gerekiyor. Türkiye Suriye’de oldu bittiye getirilerek bir Kürt devleti oluşturulması projesini Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı operasyonları ile engelleyip  Soçi’de Rusya ile varılan mutabakat ile tamamıyla ortadan kaldırınca  Türkiye’ye karşı muazzam bir negatif enerji birikimi oluştu…

ABD’de lobiler çok etkilidir. Lobilerin gücünün hafife alınmaması ve Temsilciler Meclisi’nde bu çoğunlukta alınan kararlara yönelik tutum ve davranışların da kesinlikle küçümsenmemesi ve yok hükmündedir diye görmezden gelinmemesi lazımdır.

Temsilciler Meclisi’nde alınan kararların Türkiye açısından uygulama alanında bir zorunluluk içermemesi önemsiz oldukları anlamı taşımaz. Çünkü, müttefik olduğumuz ülkede bize olan yaklaşımın ne şekilde olduğunu göstermektedir.

Elbette onların almış olduğu bu kararlar Türkiye’nin haklı davalarından, tezlerinden geri adım atmasını gerektirmez. ABD veya başka ülkeler Türkiye gibi egemen ve bağımsız bir ülkenin geleceğini sahip oldukları değişik güç ve argümanlarla belirlemeye yeltenemezler ama uluslararası hukuk ve diplomasinin etkin ve verimli bir şekilde kullanılması, sürecin çok daha olumsuz noktalara gitmemesi için çaba gösterilmesi de şarttır.

Alınan kararların şu anki durumda bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Ancak bağlayıcı ve yıkıcı bir hale gelmesi için bu kararları aldıran lobilerin çabalarına hız verecekleri önümüzdeki dönemleri bunun için de kullanacakları unutulmamalıdır.

İki ülke ilişkileri önemlidir. ABD ihtiraslı, ahlaksız, ilkesiz politikacıların elinde ne yazık ki iç politik gelişmelerine bu yıl Türkiye’yi kurban etmek gibi bir talihsizlik içindedir. Lobilerin etkilerini bu kararlarda görmek, takip etmek mümkündür. Her zaman Türkiye ile birlikte olan Yahudi Lobisini kaybetmiş olmanın yanı sıra geçmişte Dışişlerinde ve uluslararası sivil toplum faaliyetlerinde FETÖ’cü isimleri etkin kılmış olmanın da faturaları bu kararlar içerisinde iyi okunmalıdır. Üstelik Arapların haklarını savunmak için kendimizden uzaklaştırdığımız Yahudi Lobisine bir de bize karşı Arap ülkelerinin lobileri eklendi.

Kamu diplomasisi tam da bu günler içindir. Türkiye’nin diplomasi geleneği vardır. Güçlüdür. Sorunları bu güçlü diplomasi geleneğimiz ve yeteneğimizi hatırlayarak çözmek durumundayız. Gerekirse emekli olmuş nitelikli, vatanperver diplomatlarımızdan istifade ile dünyaya haklı davamızı anlatma çabalarımızı artırmak durumundayız. Amatör diplomasi olmaz. Diplomasi heveslileri eliyle de diplomasi olmaz. Kurumsal yapıyı ihmal ederek de yürüyemeyiz. Trump dönemi Amerikası maalesef ABD tarihinin en tefessüh etmiş dönemi olarak hatırlanacaktır. Demokratları da, Cumhuriyetçileri de lobilerin elinde kalmış, geleneksel müttefiklik ilişkilerini unutmuş, tarih ve gelecek perspektifi olmayan bir acziyet sergilemektedir.

Siyaset bu yaşadıklarımıza iç politik meseleler olarak bakmamalıdır. Çünkü dış politika hiçbir zaman iç politikaya alet edilemez. Dış politik gelişmeler iktidarı ile muhalefeti ile tüm ülkeyi, insanlarımızı ilgilendiren sonuçlar doğurur. Meseleyi dar bir bakış açısı ile AK Parti’ye aitmiş ve onlar tarafından çözülmesi gerekirmiş gibi bir yaklaşım içinde almak sığlığın ötesinde siyaseten cahilliğin yansıması olur.

Yapılması gereken en önemli şey, içerde birlik ve beraberlik tesisi, dışarda Türkiye’nin gücünü ve haklı tezlerini her şekilde anlatabilmekten geçmektedir. Türkiye’nin her iki konuda da anlatabilecekleri çoktur.