29 Ekim Cumhuriyet bayramımızı tüm yurtta büyük bir coşkuyla
kutladığımızı haberlerden izledik. Herkes bizlere bu güzel vatanı
armağan eden Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı ve sevgiyle
andı.
Şüphesiz ki, Ankara’da da coşku aynıydı. Anıtkabir’e ülkemizin
her yanından vatandaşlarımız akın ettiler. Öyle gurur verici bir
durum vardı ki, insanların gözlerinden ve yüzlerinden mutlulukları
rahatça okunabiliyordu.
Anıtkabir’in etrafında park yeri yoktu. Trafik oldukça yoğundu.
Ancak insanların suratında trafik sıkışıklığından ötürü bir
gerginlik yoktu. Çünkü herkes aynı şeyi düşünüyordu: “Varsın park
yeri kalmasın. Varsın trafik çok yoğun olsun. İnsanlar buraya akın
etmiş durumda ya, gerisi hiç önemli değil.”
Her yaştan insan oradaydı. Çocukların dilinde Cumhuriyet
şiirleri, büyüklerin gözlerinde ise çocukların dilinden dökülen
şiirleri dinledikçe geleceğe daha iyi bakıyor olmanın verdiği
parıltı vardı.
İzmir Marşı, Onuncu Yıl Marşı bir an bile dillerden düşmedi.
Mustafa Kemal Atatürk’ün ne kadar ileri görüşlü bir lider
olduğunu, onun yıllar önce bize kazandırdıklarını daha yeni yeni
elde etmeyi başaran diğer devletleri görünce daha iyi anlıyor
insan. Mutlulukların en büyüğü ise bu farkındalığın asla azalmadığı
gibi her geçen gün artıyor olmasıdır.
*
Cumhuriyetin kazanımlarını anlatmak için ayrıca bir yazı yazmak
lazım. Zaten zannediyorum ki, aklı başında olan herkes Cumhuriyetin
kazandırdıklarına vakıftır.
Bağımsızlık, medeniyet, eşitlik gibi kavramlar sadece bir kelime
değil, çok daha fazlasıdır. Onlara sahip çıkıyor ve bu kazanımları
büyük zorluklar çekerek bizlere veren Atamıza ve silah
arkadaşlarına bir kere daha saygı ve sevgilerimizi en kalbi
duygularımızla sunuyoruz.
***
Lafla değil, davranışlarınızla örnek
olun…
Kimi insanların, etrafındaki kişilerin davranışlarıyla ilgili
şikâyetçi oldukları bazı şeyleri kendilerinin sergiliyor olması ne
büyük bir çelişkidir. Hafta da bir sayfa kitap okumayan bir insanın
etrafındakilere kitap okumayı öğütlemesi ne komiktir.
Ya da düzensizlikten şikâyetçi olanların, kendilerinin son
derece düzensiz ve tertipsiz olmasına ne diyebiliriz?
Bu tip örnekleri çoğaltmak mümkün. İşin özeti şudur:
Konuşmak her zaman kolay, davranışları değiştirmek hep zordur.
Doğru olduğunu düşündüğünüz şeyleri karşınızdakilere söylemeniz
için oturup ezberlemeniz yeterlidir. Ancak davranışlarınızla örnek
olmanız için evvela irade, daha sonrasında ise karakterinizde
olgunluk olmalıdır. Tabi, bu olgunluğa kavuşmanın yolu; doğru
olarak nitelediğiniz şeyleri hayatınıza uyarlayıp, onlara uygun
şekilde yaşıyor olmanızdan geçer.
Ne demiş atalarımız: “Lafla peynir gemisi yürümez.”
Lütfen insanlara öğüt vermeden önce ‘söylediklerinizi kendiniz
yapıyor musunuz?’ dönüp bir bakın.
Sağlıcakla kalın…