1.Halk Müzikleri Festivali’ne verilen emek, karşılık buldu mu?

İçinde herşey olsun anlayışı ile, festival yapılmamalıdır.

Göktan AY goktanay57@gmail.com

1.Halk Müzikleri Festivali açılışı, 01 Aralık 2018 günü, çok az sayıda katılımla gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanlığı himayelerinde olmasına rağmen; bir köşe yazarı, basın mensubu yoktu.Çünkü, CB yurt dışındaydı, Bizdeki sanat-kültür anlayışı protokole göre sınırlı! Yazık!.. Siteler, gazeteler DHA ve A.A. dan alıntı yaptılar. Festivalin organizesini -Y.B. Sanat Merkezi adına- yapan Yavuz Bingöl,  İL Kültür ve Turizm Müdürü, Kültür A.Ş. Genel Müdürü, eski Bakan Egemen Bağış konuşmalar yaptı. Sn.E.Bağış, "bunun ilk festival olduğunu" söyledi. Oysa, kendisi uzun yıllardır İstanbul MV ve Bakanlık yapmıştı. 25 yıldır yaptığımız "İstanbul Türk Müziği Festivali"ni görmezden geldi, ya da hatırlamadı. Bu festivalin yükünü İBB, İBB Kültür A.Ş. yüklenmişti.

Festival  programında, üç oturumda  THM panelleri gerçekleştirildi.

Ben bu konularda çok yazdım; http://www.musikidergisi.com/haber-4081-kurultay_sempozyum_kongre_panel_nedir...html

Daha sonra da, bir kere daha konuyu açtım. Sayılardan çok paylaşıldığını gördüm.  https://www.internethaber.com/sempozyum-panel-calistayin-farkini-bilmeyen-akademisyen-mi-olur2-1823934y.htm

 Eeee, sonuç? Kimse üzerine alınmıyor, düzeltme gereği görmüyor. Oysa, akademi; yeniliği, gelişmeyi,  doğruyu, etikliği ön plana alır.

Bizim ülkemizde, bu yazıyı/yazıları okuyan bana kızıyordur, ya “neden karıştırıyor?”, ya da “çok biliyor!” diye. Oysa, çok bilmiyorum; araştırıyor, okuyor, gelişmiş üniversitelerdeki uygulamaları ile karşılaştırıyorum. “Böyle gelmiş, böyle gider, boş ver” söyleminden rahatsızlık duyuyorum. “Yaptıklarımla, derslerimle, anlattıklarımla, bildirilerimle” bir yerde “içerdeyim”; “üretimlerimle, İstanbul Türk Müziği Festivalimle, makalelerimle, yazılarımla” bir yerde “dışardayım” Bu da bana, daha tarafsız olmamı sağlıyor…

Ben, akademisyenlikte; “iyiliği yayma, kötülükten sakınma, üretme, liyakat, etiklik, kişiselleşme değil kurumsallaşma” faaliyetlerimi sürdürme ve  yazma/tebliğ etme” konusunda ısrarlıyım!...

 Çünkü, Ziya Paşa (1825-1880) demiş;  “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde”

Kurumsallaşmanın gereğine, bu ülkenin eğitimin kurtuluşunda;  “kurumsallaşmanın”  tek çare olduğunu söylüyorum. Bir kez daha belirtiyorum, kişilerle ilgim/sorunum yok!..

Panel; “bir konuşmacı topluluğunun katılmasıyla, genellikle bir bilimsel, toplumsal ya da siyasal konuyu, dinleyiciler önünde tartışmak amacıyla düzenlenen tartışmalı toplantı.” demektir.

Festival içinde yer alan panel konu başlığı THM ama, THM’nin o kadar konusu/yan kolu var ki…Zaten, programdaki başlıklar bunu gösteriyor.

“Panelistler” diyemiyorum, çünkü; “panel” değil, “sempozyum” olmuş.

Neden mi?

Konulara bakalım;

a/ “Yaratım, aktarım ve temsil”,

b/ “THM eğitimi”,

c/ “İcrada pozisyon ve yeni bir model önerisi”,

d/ “İletişimde halk müzikleri”,

e/ “THM’de çokseslilik çalışmaları”,

f/ “Müzik teknolojilerinin yaşantıya etkileri”,

g/ “Teke yöresi halk ezgileri”,

h/ “Çanakkale halk ezgileri”,

ı/ “Bir imkan olarak halk müzikleri”,

j/ “Ezgilerin notasyonu”

k/ “THM’de oyun havaları”,

l/ “THM’de makamsal yapı”

m/ “THM ve müzik eğitimi”,

n/ “Kars aşıklık geleneği”,

o/ “Erzincan THM”,

p/ “Kadın aşıklar”,

r/ “Aşıklık geleneği”

“Çağrılı konuşmacıların” hepsi arkadaşım/dostum ve alanımızın değerli akademisyenleri.

Sundukları bildiriler; önemlidir, çalışılmıştır, alanımıza katkıdır, ama -panel ise-; dinleyici önünde tartışma yapacakları “tek konu” yoktur.

Mesela, panel;

“THM’de makamsal yapı, çokseslilik ve akademik eğitim”,

“THM’de aşıklık geleneği, iletişim, THM-toplum ilişkisi”,

“THM’de yeni arayışlar/modeller” gibi üç başlıkta toplansaydı, konular bir araya getirilmiş ve tartışma konusu açılmış olurdu.

Zaten, “panel”de; tartışma olmamış, sadece  sunumlar yapılmıştı ve çok az  izleyici ile!...

Çok parçalı çalışmak yerine; yapılacak işe odaklanmak, doğruyu yakalamak en doğru yol olsa gerekir!…

Takip edemedim, ama, sonuçta ne oldu? diye sorduk;

1/ Konserler çok az bir seyirci ile -bazı popüler isimler hariç- yapılmış.

2/ İletişim ve bilgilendirme eksikleri  yüzünden; kimin, nerde, ne zaman etkinlikte olduğundan seyircinin haberi olmamış?

3/ İsminin “Halk Müzikleri Festivali” olmasına rağmen, başka ezgileri/türleri seslendirenlerin (Aykut Aslan Oğuz Aksaç, Nahide Babashlı, Taksim Trio, Erdinç Aksaç), davetli yabancı sanatçılara göre çok zayıf kişilerin  (Fadime Satılmış, Ayfer Vardar, Ünal Zorer, 5 Quartet ),  programda yer almaları hoş karşılanmamış.

4/ Festivalin en zayıf noktası olan üniversiteler konserlerinde, ücretsiz olmasına rağmen, organizasyon hatalarından olsa gerek, izleme oranı çok düşük olmuş. Mesela İTÜ TMDK’da 15.00 de N.Tüfekçi anma konseri yapılırken, bir üst binada “E.Parlak,S.Kardeş,O.M.Öztürk,S.Ayyıldız” konseri yapıldı.

4/ Yabancı sanatçılara olan ilgi, burada da kendini göstermiş ve CRR’deki; Aziza Mustafa Zadah, Homayoun Shajarian, HONA Korea Music Ensemble, Apolas Lermi, Paco Peña Konserleri dolu bir izleyiciye hitap etmiş.

5/ THM eğitimin merkezi olan ve birçok sanatçı yetiştiren İTÜ TMDK’nın, sadece salon desteği için kullanılması ve bir THM konserine bile yer verilmemesi, olmamış.

Festival bütçesinin ne kadar olduğunu bilmiyoruz, ama, keşke bu işte çok başarılı olan İBB CRR Konser Salonu, aracı olmadan bu işi yapsaymış, daha başarılı olurmuş. Çünkü, Yavuz Bingöl’ün MEB ile yaptığı protokolden duyulan  tepkiler basında yer almışken, ikinci defa büyük bütçeli böyle bir programa destek verilmesi, festivalin müzikal içeriğinin Yavuz Bingöl Sanat Merkezi tarafından yapılması tepki ile karşılanmıştı.

Kısaca, ikincisi olacaksa, ders alınmalı; ya ismi  aynı kalıp içerik değiştirilmeli, ya da bu içerikli olacaksa Halk Müziği adı çıkarılmalıdır.

1.Halk Müzikleri Festivali’ne verilen emek-masraf, karşılık buldu mu? sorusunun cevabı; “Hayır” olmuştur!..