BIST 9.468
DOLAR 32,60
EURO 34,84
ALTIN 2.495,36

Akademik teşvik, akademisyeni teşvik etmiyor mu!..

Akademisyenler, madden/manen küstürülmemelidir.

Akademik teşvik uygulamasından doğan  şikayetler/tartışmalar devam ediyor. 2018 ortasında teşvik kriterlerinde yapılan ve 2018’e uygulanan yeni kriterlerle, 100 puan alan akademisyenler 50 puana düştü. Bir de kurulan komisyonların, kabul etmedikleri yayınlar, bildiriler v.b. düşülünce 30 puana kadar düştü. Zaten sosyal medyada daha fazlasını  okumak mümkün.

Ancak, eğitim sendikalarının suskunluğu da merak ediliyor.

İlk akademik teşvik yönetmeliği Bakanlar Kurulu Kararınca (Tarih: 14/12/2015 No: 2015/8305, 18/12/2015tarih ve  No: 29566 R.Gazete’de yayımlanmış 3.yıla girmişti.

İşte ne olduysa ondan sonra oldu. Ne mi oldu?

Akademisyenlerin etkin kuruluşu olan Öğretim Elemanları Sendikası (ÖGESEN) Başkanı Dr.Öğr.Üy. Vahdet Özkocak, bir çalışma yapmış.

Birlikte bakalım;

14 Mayıs 2018 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile değiştirilen Akademik Teşvik Yönetmeliği 27.06.2018 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiş ve eski teşvik ödeme yönetmeliği kaldırılmıştı. Ne yazık ki bu değişiklik, akademik teşvik sistemini tamamen değiştirmiş ve çok ödenek alımını ciddi manada zorlaştırmıştır. Aralık ayı ve içinde bulunduğumuz Ocak ayı içerisinde devam eden teşvik başvurularında da görüldüğü üzere, teşvik artık teşvik olmaktan çıkmış, akademisyenlerin hevesini kıran bir hal almıştır. Önceki yıllarda tam puan alan birçok akademisyen benzer çalışmaları ile teşviğe hak sınırı olan 30 puanı bile aşamamıştır.

Devletimiz; emeklilerimize ikramiye, polisimize öğretmenimize 3600 ek gösterge verirken, YÖK akademisyenlerinin haklarını savunmayı bırakmış ve hatta değiştirilen her uygulama ile sürekli olarak akademisyenlere ve akademik hayata zarar veren bir hale bürünmüştür.

YÖK’ün bu yönetmeliği hangi mantıkla hazırladığını anlamak çok güçtür. Yeni yönetmelikte birçok değişiklik yapılmıştır. İlk olarak akademik unvana bağlı olarak Prof. ve Doç. için 1, Dr. Öğretim Üyeleri için 1.5 ve Arş. Gör. için 2 çarpanının kalktığı görülmektedir. Böylece akademik unvandan bağımsız olarak hesaplanan puanlar tüm öğretim elemanları için standartlaştırılmıştır. Bu durumun araştırma görevlileri için bir dezavantaj getirdiğini önceden belirttiğimiz üzere, bugün geldiğimiz noktada Arş.Gör. içerisinde teşvik alanların sayısı çok ciddi olarak azalmıştır. Kendi başlarına proje yürütemeyen, ve önemli dergilerde yayın yapamayan Arş.Gör.’ni Prof.  ve Doç.ile aynı katsayıya maruz bırakmanın ifade ettiğimiz üzere hatalı bir karar olduğu çok daha net olarak anlaşılmıştır. Bununla birlikte akademik faaliyet türlerinde tavan puanların değişmesinin de olumsuz etkilerinin olduğu görülmektedir. Çoklu yazarlı çalışmalara verilen teşvik puanının düşmesinin, akademisyenler arasında gerek bölüm içi gerek ise disiplinler arası çalışmaları ciddi derecede azaltmıştır.

Tüm Dünya’da yazar sayıları giderek artarken ülkemizde Doç’likte ve teşvikte sürekli bireyselliğin teşvik edilmesinin mantığını çözmek neredeyse imkansızdır. Sosyal dallarda daha az problem olan bu durum, özellikle fen ve sağlık bilimleri dallarında insanların şevkini ciddi olarak kırdığı görülmüştür.

Bu yönetmelik, yalnızca sosyal dallar için mi hazırlanmıştır? YÖK bünyesinde bu yönetmeliğe fikir verenlerin büyük kısmı sosyal dallardan mıdır? Bu sorulara acil olarak cevap verilmelidir.

Puanlama için yeni eklenen ULAKBİM kriteri de önemli bir kriter olup çoğu puanı her dal için aşağı çekmiştir. Tabi diğer yandan sosyal bilimciler için de dergilerin ULAKBİM puanlarının düşük olması bir dezavantaj olarak göze çarpmaktadır. Hakemliklere de artık puan verilmediğinden akademisyenlerin dergilerdeki hakemlikleri azalmış bu durum da dergilerde yayımlanan makalelerin kalitesini önemli ölçüde düşürmüştür.

ÖGESEN olarak akademisyenler arasında yaptığımız ankette; “Size göre akademik teşvik nedir?” sorusunu yöneltmiş olup, akademisyenlerin yaklaşık %50’si akademik teşviğin maaşa seyyanen eklenmesi gereken bir uygulama olması gerektiğini ifade etmiştir. %37’lik bir kısım ise mevcut yönetmeliğin kesinlikle revize edilmesi gerektiğini belirtmiş, %10’luk kesim ilk halinin doğru olduğunu ve sadece %4’lük kesim ise mevcut bu halinin olması gereken olduğunu ifade etmiştir. Sonuçlardan anlaşılacağı üzere akademik teşviğin mevcut hali; akademisyenleri memnun etmemektedir.

Elbette bu düzenlemeler YÖK’ün klasik yaptım oldu mantığı ile yapılmış, her kesime olumsuz yansımış ve şevkini kırmıştır. Bu dönemde eski yönetmeliğe göre 60-70 arası puanı olan bir akademisyenin puanı neredeyse 15-30 arasına inmiştir. Üzülerek bu durumun verilen mali haklarda ciddi bir gerileme olduğunu belirtiyoruz. ‪Akademik zammın, teşvik sebebi ile istenen NET 1600 ve üzeri miktarının yarıya düşürüldüğü düşünüldüğünde, ne yazık ki yeni bir akademik zam ihtiyacı doğmuştur.

Bu vesile ile akademisyenleri düşünmesi gereken YÖK’ün tam tersini yapmaya devam etmemesi gerektiğini tekrar hatırlatıyor, paydaşlara değer verilmesi çağrısında bulunuyoruz.

Görüldüğü gibi çalışma açık ve net..

Akademisyenler, ne kadar huzurlu bir ortamda çalışırlarsa, üretim o kadar çok olur. Bu ve bunun gibi sorunlar, bir an önce çözümlenmelidir. Eğer, ekonomik kriz nedeniyle bir tasarrufa gidilmiş ise, bu açıklanmalıdır. Ancak, devletimizin bu kısıntıya gitmeyeceğini düşünüyoruz.

Acaba; Sn. Ziya Selçuk’un ve CB Eğitim Politikaları Kurulu’nun bu feryatlardan haberi var midir? Varsa, çözüm için ne beklenmektedir?