AK Parti tam da şimdi kazandı!
Seçim sonuçlarının ardından özellikle AK Parti cenahında bir afallama oldu. Afallamak iyidir, farkındalık yaratır.
Seçim sonuçlarının ardından özellikle AK Parti cenahında bir afallama oldu. Afallamak iyidir, farkındalık yaratır.
Kolay değil...
13 yıllık tek parti iktidarının ardından şimdi koalisyon, erken
seçim senaryoları havada uçuşuyor. Normal şartlarda seçimden
birinci çıkmış bir parti için bu zaferdir. Ama AK Parti
yıllardır çıtayı o kadar yukarıda tuttu ki yüzde 41'e yakın oy
oranı yenilgi olarak görüldü.
Aslında bu bir "neden böyle oldu?" yazısı olacaktı fakat, iki gündür hem köşelerde hem de sosyal medyada bu konuyla ilgili acayip bir kuyruk var. Onun için ben sıramı devrediyorum.
Seçim sonuçlarının hararetiyle doğru okunamayan bazı hususları dile getirmek sanırım şu aşamada daha faydalı olacak.
"Sen de mi Brütüs?" Yanılgısı...
AK Parti'yi bugün geldiği noktaya nelerin sürüklediğini,
içeriden, samimi bir şekilde dile getirenlere karşı
"sen de mi Brütüs" diyen bir kitle var.
Hatta "düşene vurulmaz" gibi lakırtılar
da dolanıyor.
Eleştiri getirenler de bu duruma o kadar antrenmanlı ki, peşin
peşin başlarına geleceği söyleyip öyle devam ediyorlar sözlerine.
Aslında bu bile başlı başına her şeyi özetleyen bir tablo.
AK Parti'nin seçimden önce de hatalarını dile
getirip, dostane uyarılarda bulunan herkesi "kripto" ilan etme
hastalığı vardı.
Kendisiyle gönül bağı olanların, üzerine titremesini
"hainlik" olarak gördü ve tek tek uzaklaştırdı bu
gönül insanlarını çevresinden. Onun yerine de kendisiyle
cüzdan bağı olanları dinlemek işine geldi.
Şimdi bugün, içeriden yapılan eleştirilerin düşene vurmak değil de,
bir daha düşmesin diye temkinli olmak adına yapıldığını hala
görememek, eleştiriye tahammülsüzlüğün devam
ettiğini gösteriyor.
Üzgünüm ama bu hastalıktan kurtulmadığı sürece çok da
birşey değişmeyecek.
Millete Ders Verme Yanılgısı...
AK Parti tabanında seçmenin bir kısmının partiye küskünlüğü,
ders vermek istediği, seçim öncesinde de yazıldı. Hatta Abdülkadir
Selvi, seçime iki hafta kala "bu kitlenin gönlü tekrar
kazanılmazsa durum kritik" diye de uyardı.
Seçim sonrası, ilk hedef alınan ise bu seçmen kitlesi oldu.
"Gördünüz mü, şimdi mutlu musunuz, asıl bunlara bir
ders vermek lazım" gibi söylemler aldı başını
gitti.
Oysa; şu noktada küsene değil biraz da küstürene bakmak
gerekmiyor mu?
Milletin vicdanını yaralayan onca hata yapıldı. Ve bu hataların
hiçbirisinin hesabı sorulmadı. Yapanlar uzaklaştırılacakları yerde
ödüllendirildi üstelik. Bunlar olurken gıkını çıkarmayanlar şimdi
millete "vay efendim nasıl küsersin" deme
lüksünü çoktan kaybettiler.
Kusura bakmayın da millete ders vermeye kalkarsanız asıl hezimete o
zaman uğrarsınız. Çünkü millete ders verilmez, milletten
ders alınır. Ve bu ders alınmadığı sürece çok da birşey
değişmeyecek.
AK Parti Kaybetti Yanılgısı
Aslında tam da şimdi kazandı.
Tabi gerçekten tek dert iktidar olmak değil de iktidarın üzerinde
bir dava bilincini kapsıyorsa...
İktidarın sarhoşluğundan ayılmak için,
İçindeki çürüklerden, yanaşmalardan, devşirmelerden kurtulmak için,
Kendisine çıkar ağıyla bağlı değil de gönül bağıyla bağlı, kırgın dostlarını kazanmak için,
Merhametini gölgesiyle boğmaya çalışan o büyük kibir abidelerinden sıyrılmak için,
13 yıllık iktidarın getirdiği o metal yorgunluğu atmak için,
Bilerek ya da bilmeyerek içini boşalttığı dinin, ahlakıyla kendine yeniden çeki düzen vermek için, büyük bir fırsat buldu.
Uzun süredir başkalarını yargılamaktan kendini sorgulamaya fırsat bulamamış AK Parti, ilk kez kendi özeleştirisini yapmaya mecbur kaldı.
Evrensel hukuk kuralları içerisinde, temel hak ve özgürlükler merkezli, demokrasi ve adaleti içselleştirmeye dönük, çoğulculuğu önemseyen ve bu nedenlerle çoğunluğun gönlünde yer eden AK Parti'ye dönmek için bu fırsatı iyi değerlendirmek gerekiyor.
Millet, AK Parti'ye çelme takmadı sadece hafif bir dirsek attı.
Şayet bunları değerlendirirse, AK Parti için büyük bir kazanım
olacak.
Aksi takdirde çok da birşey değişmeyecek.