BIST 9.525
DOLAR 32,60
EURO 34,73
ALTIN 2.498,52
HABER /  POLİTİKA

Ağar: Düz ovada kaldılar

DYP Lideri Mehmet Ağar "düz ovada siyaset çağrısının işe yaradığını söyledi" ve konuşmalarını şöyle sürdürdü...

Abone ol

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, ''Allah'a bin şükür, arkadaşlardan aldığım bilgi, bizim sözlerimizden sonra dağa, bayıra, maceraya giden kimse yoktur'' dedi.

DYP Diyarbakır İl Başkanlığını ziyaret eden Ağar, burada yaptığı konuşmada, inançlı ve kararlı bir şekilde Türkiye'nin meselelerini kavrayan, gerginliği ve kutuplaşmayı ortadan kaldıran, toplumun her kesimiyle barışık tek parti olduklarını söyledi.

''Bizim iktidarımız döneminde Türkiye yeni baştan kendi iç sıkıntılarını aşacak, etrafındaki sıkıntılarla baş edebilecektir, komşularıyla hiçbir problemi olmayacaktır. Bu konudaki kararlılığımız kesindir'' diyen Ağar, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Herkesin yüzünün güleceği günler yakındır. Biz başkaları gibi Ankara'nın, İstanbul'un lüks restoranlarında, otellerinde oturup kuru nutuklar atmıyoruz. Bizim işimiz alandadır. Siyaseti başkaları gibi oturduğumuz yerden yapmıyoruz. Türkiye'nin dört bir yanını ıslata ıslata geliyoruz. Yürüdüğümüz yolların önemi büyüktür. Bu topraklarda asla insanları üzecek silah sesleri olmayacaktır bizim iktidarımızda. Ülkenin birliğini, beraberliğini savunan milyonlar, kardeşlik içerisinde onurun ve gururun temsilcisi olacaklardır. Başaramayacağımız hiçbir şey yoktur. Türkiye'nin her tarafı aynı ritimle kalpleri atan insanlarla dolu olacaktır. Türkiye'nin dört bir tarafında yaşayanlar, büyük Türkiye davasında olacaktır. Gönlümüz bu sevda ile doludur. Seçimde en iyi sonucu alacağız.''

''TÜRKİYE BİR KARIŞ TOPRAĞINI FEDA EDEMEZ''

Bir gazetecinin, ''Dağda çarpışacaklarına düz ovada siyaset yapsınlar sözünüz üzerine özellikle kırsal alanda oy artışı olduğu yönünde beyanlar var. Siz ne düşünüyorsunuz?'' sorusu üzerine Ağar, bunu oy için değil Türkiye'nin gelecekte huzurlu olması için yaptığını ifade etti.

DYP lideri Ağar, şöyle devam etti: ''Benim söylediğim bir söz var, Türkiye ne bir karış toprağını ne de bir yurttaşını feda edemez. Türkiye müşterek bir vatanda bölünmez birliktelik içerisinde daha gelişen, büyüyen, kalkınan bir ülke olacaktır. Türkiye'nin geleceğinde silahlar konuşmayacak, bilgisayar tuşları, makine tezgahları, biçerdöverler, traktörler konuşacak. Bizim Türkiyemizde silah sesi olmayacak. Ben bu açılımları hem sıkıntıları aşmak hem de Türkiye'nin Orta Doğu'da daha güçlü bir ülke olmasını sağlamak için yapıyorum. Doğru olan budur. Bunlar oy için yapılmaz.''

''DTP seçime bağımsız aday çıkaracak. Bu dengeleri etkiler mi?'' sorusu üzerine de Ağar, siyasette herkesin istediğini yapabileceğini, kendi yollarında inançlı bir şekilde yürüyeceklerini söyledi.

Mehmet Ağar, ''Bölgede yaklaşan Nevruz Bayramı öncesi gerginlik yaratılmak istendiği'' yönündeki bir soruyu da şöyle yanıtladı: ''Türkiye'de bugün gerginlikler üzerine siyaset yapılmayan bir süreç varsa bunlar benim açılımlarımdır, benim partimin politikalarıdır. Türkiye ak ile kara arasında bir tercih yapmayacaktır. Ana muhalefet de iktidar da suni gerginlik üzerine Türkiye'yi iki eksenli bir seçime oturtmak istiyor. Başka partiler de karşılıklı olarak etnik hassasiyetleri kaşıyarak başka bir gerginlik yaratıyorlar. Bunların hiçbiri doğru değil. Bu topraklar üzerinde yaşayan herkes bizimdir. Bir ayrım yapılmasını biz kabul edemeyiz. Gerginlik üzerine siyaset yapmayız, yaptırmayız. Allah'a bin şükür, arkadaşlardan aldığım bilgi, bizim sözlerimizden sonra dağa, bayıra, maceraya giden kimse yoktur. Kimse de gitmeyecektir. Nevruz gibi bir dönem yaklaşıyor. Bu dönemin her türlü tahrikten uzak, sükunet ve rahatlık içerisinde, hiçbir yıkıcı eyleme müsaade etmeyecek şekilde geçeceğine inanıyorum.''

Ağar, Irak'la ilgili bir soru üzerine de Irak meselesinin Türkiye açısından bir güvenlik meselesi olduğunu belirtti. Türkiye'nin güvenlik meselesinin konuşulacağı kurullar bulunduğunu, sivil ve askeri bürokrasinin sorumluluğunun hükümete ait olduğunu kaydeden Ağar, şöyle konuştu:

''Askerle siyaset yapılmaz ama askersiz de devlet idare edilmez. Irak ve Kıbrıs gibi meselelerde askerle konuşmayacaksınız da kiminle konuşacaksınız. Orada ortaya çıkacak tablonun sorumluluğu doğrudan Hükümete aittir. Hükümet burada kurullarda, komitelerde müşterek çalışmalarda bu politikayı oluşturur ve ortaya tek sesli bir sonuç çıkar. Ama bunu çıkaramamak Hükümetin bir zafiyeti ise millet de bunu değerlendirmek durumundadır.''