BIST 9.454
DOLAR 32,60
EURO 34,78
ALTIN 2.497,02

Acıların Yıldönümü!

Talas’ta Yaradan’a teslimiyet ve bağlılığını arzettiği günden bu yana i’la-i kelimetullah aşkıyla Seyhun-Ceyhun nehrinden doldurdukları testileriyle Dicle-Fırat’a kadar yol alıp, boşalan testilerini Dicle-Fırat’dan bir daha doldurup, Boğazlar’ı geçerek Tuna’ya doğru yol alan o serdengeçti’lerin, Tuna’yı aşıp ÖTELERE ayak bastığı günden beri o şer organizasyonlarının fitne ve fücuru hiç dinmemiştir.

Sevgili dostlar; bugün 15 Temmuz Perşembe. Çok değil, bundan tam 5 yıl önce, bu şanlı milletin birliğine, ecdat kanıyla sulanmış olan bu aziz vatanın bütünlüğüne, tarih boyunca mazlumun ahını dindirmiş zalimin karşısında her daim dimdik durmuş bu asil devletin bekasına kasdeden haricî organizasyonlar, içimizdeki satılmış, besleme uyduları vasıtasıyla 15 Temmuz akşamında Darbe kalkışmasında bulunarak 251 vatan evladının şehadetine, devletin bekası söz konusu olunca gözünü budaktan sakınmayan 2196 Serdengeçtinin de yaralanıp GAZî mertebesine ermesine sebep olmuşlardı.

O hainler, o haricî ve dahilî fitne-fucur organizasyonları hiç düşünmediler ki; Tevhid harekatının yiğitleri, bu asil millet tam M.S. 752’de Talas’ta Yaradan’a teslimiyet ve bağlılığını arzettiği günden bu yana i’la-i kelimetullah aşkıyla Seyhun-Ceyhun nehrinden doldurdukları testileriyle Dicle-Fırat’a kadar yol alıp, boşalan testilerini Dicle-Fırat’dan bir daha doldurup, Boğazlar’ı geçerek Tuna’ya doğru yol alan o serdengeçti’lerin, Tuna’yı aşıp ÖTELERE ayak bastığı günden beri o şer organizasyonlarının fitne ve fücuru hiç dinmemiştir.

O yiğitler, o asil serdengeçtiler, birlik ve beraberlik içinde varlıklarını armağan ettikleri “TEVHİD”in ruh ve manasıyla hareket ettikleri sürece o fitne-fücur organizasyonu, bir kirpi misali, büzülüp diken yumağına dönüşür ve artık fırsat gözetlemeye koyulur. Ne zamanki, yiğitler Uhud’da nöbetini terk edenler misali “masiva”nın peşinde, dış organizelerin plan ve projeleri doğrultusunda birbirleriyle dalaşmaya koyulursa işte o zaman o fitne-fücur, büzüşüp sığındığı o dikenli kabuğundan çıkar ve ayaklanarak etrafını zehirli iğneleriyle sokmaya başlar.

İşte TEVHİD’in, içlerine doğru yol almasını hazmedemeyenler, oluşturdukları organize ve birlikteliklerle, önce asırlarca Osmanlının ekmeğini yiyip himayesine mazhar olan azınlıklar, daha sonraları da bizim içimizden, aslını inkar eden ruh ve manasına ters düşen işbirlikçileri vasıtasıyla koskoca cihan devletini paramparça ettiler.

Hamd olsun, “Yeni Türkiye” ile düştüğümüz yerden yeniden kalktık, dineldik, bütün dünyaya özümüze dönme, kendimize gelme sinyalleri vermeye başladık. Fakat gel gör ki; o dış organizasyonlar yerli işbirlikçileri ile birlikte yine bizi çökertip kendilerine raam etmenin peşine düştüler. Yıllar önce stratejilerini belirledikleri plan doğrultusunda yürürlüğe koyacakları harekatın elebaşısını ülkelerine celbetmiş, onun muhtemel istihbarî bilgi ve takdik eksikliğini gidermede ona yardımcı olmuşlardı. Nihayet belirlemiş oldukları plan doğrultusunda harekat vakti gelip çatmış, milletin bağrından çıkmış olmalarına rağmen milletine ihanet eden satılmış hainler 15 Temmuz 2016’da saat 20.00-20.30 civarında birinci boğaz köprüsünü Anadolu yakasından geçişe kapamış, millî karakter ve ruh yapısı doğrultusunda, özgürlüğüne sahip çıkarak kendilerine engel olmak isteyen halkın üzerine tanklarla yürümüş ve rastgele onları kurşun yağmuruna tutmuşlardı. 

Ama onlar, bu aziz milletin kendi öz iradesine sahip çıkacağını, bu yolda tankların karşısına dikilerek kurşun yağmurlarına göğüslerini siper edineceklerini hiç hesap etmemişlerdi. Milletin bu metaneti karşısında içerdeki hainler de, dışardaki iki yüzlü namertler de şaşırmış, milletin çelik bileği karşısında eğilerek yutkunmaya başlamışlardı.

Milletin özgürlüğüne kasdedip, millî iradenin pratiğe yansıyan sonuçlarını ortadan kaldırmak isteyen dış odakların talimatları doğrultusunda, havadan karadan özgürlüğüne sahip çıkan halkın üzerine kurşun yağdıran HAİNLER, ruh köküne bağlı bu asil milletin çelik bileği karşısında bükülünce kaçıp, milletin birliğine, vatanın bütünlüğüne, devletimizin bekasına karşı bugüne değin tuzak kuragelen dışardaki alçaklara sığınmışlardı.

İçimizdeki beyinsizleri maşa olarak kullanan bu dış mihrakların gerçek amacı bizi çökertmek, tek kelimeyle HİLAL’in nurunu söndürüp, bizi tamamen ruh ve manamızdan mahrum bırakıp, bu aziz vatanı mazide olduğu gibi kendi kabulleniş ve inançlarının ana zemini kılmaktı.

Ama onlar bilmiş olsunlar ki; kökü mazide olan milletimizi bölemeyecek, vatanımızı parçalayamayacak, Devletimizi yıkamayacak, Ezanımızı susturamayacaklardır.

Kısacası bize diz çöktüremeyeceklerdir.

15 Temmuz’un yıl dönümünde 251 şehidimizi bir kere daha rahmetle anıyorum, mekanları cennet olsun, 2196 Gazimize sağlık, sıhhat içinde uzun ömürler niyaz ediyorum. Rabbim bize bir daha böyle bir gün yaşatmasın.

Not: 1995’de Srebrenitsa’da Sırp canileri tarafından Müslüman Boşnak kardeşlerimize yönelik gerçekleştirilen soykırımının yıldönümünü idrak etmiş bulunuyoruz. Srebrensitsa’da kimliği tespit edilen 19 soykırım kurbanı daha defnedildi. Boşnak kardeşlerimizin acısını bir kere daha paylaşıyor, her zaman yanlarında olduğumuzu ifade ile Srebrenistsa soykırımını unutmadığımızı ve unutmayacağımızı bilmelerini bir kere daha haykırıyorum. Allah bütün şehitlerimize rahmet eylesin.