81 yıllık bir yaşamın ardından
Hangimiz şöyle bir durup düşünmedik ki Türk sinemasının kült filmleri arasındaki yerini çoktan alan Selvi Boylum, Al Yazmalım adlı filmin ardından.
Filmi her izlediğimizde yüreğimizdeki mevsim değişikliklerini tekrar tekrar yaşamadık
Yalındı, abartısız Her dönemin insanını yakalayan.
Elini tuttum sıcacıktı Sanki yüreği elimdeymiş gibi"
"Gel desem gelir mi?"
"Seninim işte, alıp götürsene"
Ve Atıf Yılmazın anlatımı ile zihnimize, çok derinlerimize işleyen şu sözler:
"Sevgi emekti!
Hepimizin bir gün yaşayacağı son, Türk sinemasının değerli yönetmeniyle buluştu.
Atıf Yılmaz, bizlere 100den fazla filmini bırakarak gitti.
Filmlerinde toplumsal sorunların sürüklediği bireysel açmazları mücadeleye dönüştürerek
Sorunlara karşı bakışını bizlerin gözlerine katarak
Bir Yudum Sevgide dört çocuğunu tek başına büyütmeye çalışan mutsuz Aygül, şehrin varoşlarında yaşayan kadınların mücadelesinin resmi olur.
Atıf Yılmaz, hep sorgular, sorgulatır ve yanıtını verir bir bir, yalın ve bir o kadar çarpıcı sinema diliyle
"Anne, işkence nedir?"
"Biz hapis miyiz burada?"
"Biz kominiks miyiz?"
1930'lu yıllarda zengin bir ailenin oğlu ile onu evliliğe hazırlayan genç bir kadın arasındaki aşk öyküsünü anlattığı Eğreti Gelin ise onun beyazperdeden bizlere son bakışı olur yönetmen gözleriyle.
İlerleyen yaşına rağmen çekilmez köşesine Yılmaz; üretir, şaşırtır, hatırlatır, düşündürür
Sinemada 50 yıldır ayakta
kalmasının nedenini: "Nostalji kavramıyla uzak yakın
hiçbir ilgimin olmaması, geçmişte olan her şeyi kafamdan silip
atma, reddetme eğilimim ve hep ileriye, geleceğe doğru bakarak
yaşamayı seçmem." diyerek yorumlarken, söyledikleri hayatla
olan ilişkimize ilişkin de önemli bir ipucu değil midir?
Yüzü aşkın film, ödüller, yetiştirdiği yönetmenler, destekleyip büyüttüğü sanatçılar, onun hayatın içinden alıp filmlerine kattıklarıyla beslenen milyonlarca seyirci
İşte Atıf Yılmazın 81 yıllık bir hayatın ardından geriye kalanlar