BIST 9.511
DOLAR 32,49
EURO 34,75
ALTIN 2.492,84

5 dakikada seçim hilesi!

İstanbul İl Seçim Kurulu'nun seçimleri bilerek ve isteyerek hileli hale getirdiğini defalarca yazdık ve söyledik.. Ortaya çıkan görüntüler haklılığımızı ortaya koydu...

İstanbul İl Seçim Kurulu'nun seçimleri bilerek ve isteyerek hileli hale getirdiğini şu köşeden defalarca yazdım. 

Beni okuyan kardeşlerim hatırlayacaktır.

İl Seçim Kurulu Başkanı Müberra Gürdal'ın İstanbul'daki seçimi kaosa çevirdikten sonra apar topar emekliye ayrılmasına pek çok yazımda dikkat çekmiş, "Birileri bu hanımefendiye 'Dur yahu bu ne acele?' demeyecek mi?" diye sormuştum.

Çünkü adımın Süleyman olduğundan emin olduğum kadar bu işte emekliye ayrılan hakime hanımın parmağının olduğundan emindim.

Ve nihayet!

Müberra Gürdal ve iki üye hâkimin oyların yeniden sayımını engellemek için CHP'lilerle işbirliği yaptığını gösteren görüntüler dün ortaya çıktı. Sabah gazetesinden Kenan Kıran’ın elde ettiği görüntüler söze gerek bırakmıyor.

İzlemeyenler o görüntüleri mutlaka bulup izleyecektir. Ama ben yine de tarihe not düşmek adına o görüntülerde neler olduğunu buraya not düşmek istiyorum.

İl Seçim Kurulu Başkanı Müberra Gürdal ve iki üye hâkim Fatma Nigâr Uçar ile Nihal Koç, 2 Nisan'da mesai bitimi sonrası adliyeden çıkıp evlerine gidiyor.

Ancak gelen bir telefon sonrası bu üçlü tekrar buluşup, saat 20.10'da Çağlayan Adliyesi'ne yeniden giriş yapıyor. 

O saatlerde Çağlayan Adliyesi'nde in cin top oynuyor.

Ve onlardan girişinden sadece 5 dakika sonra CHP Genel Başkan Yardımcıları Seyit Torun, Oğuz Kaan Salıcı, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve başka isimlerin de içinde bulunduğu CHP heyeti 5 araçla adliyenin nizamiye kapısından giriş yapıyor.

Aynı anda gelmeleri, randevulaştıklarını net bir şekilde belgeliyor.

Görüntülerde; CHP'li heyetin saat 20.17'de İstanbul İl Seçim Bürosu'na yöneldikleri görülüyor. Görüntülerde ayrıca CHP'li heyetin Müberra Gürdal ve üye hakimlere oyların yeniden sayımının durdurulmasına yönelik itiraz dilekçeleri verdikleri görülüyor. 

İtiraz dilekçeleri verildikten 5 dakika sonra CHP heyeti adliyeden hızla çıkıyor. 

Gürdal ve iki üye hâkim, CHP'nin başvurusunu, mesai saatleri olmamasına rağmen saat 21.30'da işleme alıyor ve aynı gece yarısı yasalara aykırı olarak 7 ilçede yapılan oy sayımını durduruyor.

İşi hukuki yönüyle anlatmak gerekirse...

Gece karanlığında adliyeye gelen hakimler, 298 Sayılı Seçim Kanunu'nun 100. maddesinde yer alan, "Oyların sayım ve dökümüne derhal başlanır, açık ve aralıksız yapılır. Yapılacak şikâyet ve itirazlar işi durdurmaz" hükmünü açıkça ihlal ediyor.

5 dakika içinde alınıyor bu karar!

Türkiye 17/25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimlerinin yaşandığı dönemde bazı hakimlerin Fetö'cü isimleri hukuku ayaklar altına alarak serbest bıraktığına şahit olmuştu. 

Tabiri caizse o hakimler, mesleki kariyerlerini ve dahi hayatlarını riske atarak adeta bir kamikaze dalışı yapmıştı. 

İstanbul İl Seçim Kurulu Başkanı Müberra Gürdal ve yanındaki üye hakimler de adeta benzeri bir kamikaze dalışı yaparak mesleki hayatlarını bitirme pahasına seçimi iptal ediyor. 

Zaten Gürdal'ın bu kararı aldıktan hemen sonra emekliliğini istemesi, neyin ne olduğunu ortaya koyuyor.

Ortaya çıkan görüntüler hem CHP'nin seçimlere gece yarısı operasyonu ile müdahale ettiğini gösteriyor hem de "Biz İstanbul'daki oyların yeniden sayılmasına itiraz etmedik" diyen Ekrem İmamoğlu'nun gözümüzün içine baka baka yalan söylediğini de belgeliyor.

Gerçi Ekrem İmamoğlu'na artık söyleyecek lafımız kalmadı. Yalan adeta ağzına yuva yapmış. Eskiden iki günde bir yalan söylüyordu. Şimdi iki dakikada bir yalan söyleyerek kendi basitlik rekorunu kırıyor.

Neyse...

Aylardır seçimlere hile karıştırıldığını söylediğimizde bizi yalan yazmakla suçlayan ve ağıza alınmaz galiz küfürlerle saldıran arkadaşların umarım yüzleri birazcık kızarmıştır.

Eminim ki içlerinden bazıları Erdoğan nefretinden dolayı bu görüntülerde bir şey olmadığını söyleyip kenara çekilecek. Ancak kendisine saygını kaybetmemiş vicdan sahibi onurlu muhaliflere şu soruyu sormak istiyorum:

Aynı şeyleri AK Parti yapsaydı ne yapardınız?

Mesela, İl Seçim Kurulu'nu gece karanlığında evinden aldırıp adliyeye getirtseydi...

Mesela, gece karanlığında adliyeye gelenler CHP'liler değil de AK Partililer olsaydı...

Ve onların gelişinden 5 dakika sonra oyların sayımı kanunsuz bir şekilde durdurulmuş olsaydı…

Nasıl bir tepki gösterirdiniz?

Samimiyetle söyleyin!

Yine de "Seçimlerde hile olmamıştır" der miydiniz?