BIST 9.080
DOLAR 32,37
EURO 34,95
ALTIN 2.325,42

Zamanı algılama tarzınızı biliyor musunuz?

Zamanın neresinde yaşıyorsunuz?Randevularınıza erken mi gidersiniz, tam zamanında mı, yoksa geç kalanlardan mısınız?Beyniniz, zamanı geşmişte mi, gelecekte mi, yoksa şimdide mi algılıyor?İnsanların zamanı algılama tarzları farklıdır ve herkesin kendine ai

Zamanın neresinde yaşıyorsunuz?

       Durun, hemen; “Bu nasıl soru?” demeyin.

       Randevularınıza ne zaman gidersiniz?

       Çoğunlukla, 15 veya 30 dakika önce mi? Hatta bir saat önce?

       Tam zamanında mı?

       Yoksa hep geç kalanlardan mısınız?

       İnsanların zamanı algılama tarzları farklıdır.

       Herkesin kendine ait baskın bir zaman algısı vardır.

       Beynimizde zamanı kodlamamızı kolaylaştıran hayali bir zaman çizgisi vardır 

       Gelecekte yaşayanlar 

       Geçmişi olamayan adam filmini seyrettiniz mi?

       Bu zaman algısını yaşayanların uzun hafızaları, neredeyse öyledir.

       Beyinleri, zamanı çoğunlukla gelecekte algılar.

       Kendilerini hep gelecekte görürler.

       Bir iş yapacaklarsa, zihinlerinde kendilerini o işin sonunda görürler ve bir an önce orada olmak isterler.

       Örneğin böyle birisi araba kullanıyorsa ve 100 km. uzakta sevdiği bir kişiyle buluşacaksa; zihninde hep o sevdiği kişiye ulaşacağı anının görüntüsü vardır ve bir an önce orada olmak ister. Tabii, gözü hız göstergesine hiç bakmaz.

       Bu gidiş, güvenli bir gidiş değildir.

       Gelecekte yaşayanların aceleci ve telaşlı bir yapıları vardır.

       Tabii bunun sonucu dikkatsizlik oranları çok yüksektir.

       Bir yere gideceklerse, mutlaka önceden orada olurlar.

       Kimi 15 dakika, kimisi yarım saat, hatta bir saat önceden gideceği yerde alanlar vardır.

       Özellikle böyle öğrenciler, konsantre olmakta çok zorlanırlar.

       Ders çalışırken bir an önce bitirmek isterler.

       Böyle öğrencilerde, “erken anlama” sorunu vardır. Anlamadıkları halde anladıklarını hissederler.

       Derse başlarlar ve “İşlem tamam taraftara selam.” tarzında çalışır ve hemen bitirirler. Çalışma, onlara göre bitmiştir ama konu öğrenilmemiştir. Çünkü konuyu zayıf kaydederler.

       Bu tür öğrencilerde, sanal bir özgüven vardır. Yani az çalışarak çok başarı elde edeceklerini sanırlar. Ama sınavlarda yanıldıklarını anladıklarında zaman geç olur.  

       Geçmişte yaşayanlar 

       Bu kişilerin zaman algısında geçmiş daha baskındır.

       Bol bol anı anlatırlar.

       Uzun hafızaları çok güçlüdür.

       Detaycıdırlar. Bu nedenle geçmişi çok detaylı anlatabilirler.

       Çoğunlukla işitsel özellikleri baskındır.

       15 yıl önce sizin ona söylediğiniz bir cümleyi, kelimesi kelimesine size söyleyebilirler.

       Bunlar, randevularına geç kalan gruptandır.

       Bir kitap okurken ya da ders çalışırken sanki mehter takımı gibi çalışırlar.

       Sık sık geri dönme alışkanlıkları vardır. Üç sayfa ilerler, “Şu neydi diye?” iki sayfa geri dönerler. İlişkilendirerek öğrenirler.

       Böyle öğrenen öğrencilerde, “geç anlama” sorunu vardır. Yani anladıkları halde anlamadıklarını hissederler.

       Sınavları  yetiştirememe sorunu yaşarlar. Çünkü sorulara çok takılırlar ve her soruda fazla zaman harcarlar.

       Bu tür zaman algısı olan kişiler, geçmişte yaşadıkları  olayları zihinlerinde tekrar tekrar yaşarlar. Geçmişi geçmekte zorlanırlar.

       Hatta bazıları geçmişi sanki bugün gibi ve önünde görür. Tabii, bu sorunlu bir durumdur ve böyle kişilerin bir uzmana başvurması gerekir.

       (Anlama sorunu ve çözüm öneriler ile ilgili daha önce yazdığım 15 Ekim 2008 tarihli yazımdan faydalanabilirsiniz.) 

       Şimdide yaşayanlar 

       Bu kişilerin çoğunlukla, içinde bulundukları ana odaklı bir zaman algıları vardır.

       Bir az ehli keyiftirler, keyiflerine düşkündürler.

       Televizyonda güzel bir film varsa, çayı, kahvesi, meyvesi yanındaysa; ertesi gün önemli bir toplantısı varmış, bir sınavı varmış, pek umurlarında değildir.

       Odaklanma güçleri çok yüksektir. O anda ne iş yapıyorlarsa, tam olarak kendilerini yaptıkları işe verirler ve bunun dışındaki her şeyi silerler. Bu nedenle dalgın bir yapıları vardır. Örneğin, televizyonda bir dizi izlerken yemeği yakan kadınlar bu gruptandır.

       Bu kişiler, zamanı organize etmekte sorun yaşarlar. Randevularına neredeyse saniyesinde veya çoğunlukla geç kalma riskiyle yetişirler.

       Toplumumuzda, şimdide ve gelecekte yaşayanlar daha çoğunluktadır.

       Geçmişi  çabuk unutan, gelecekte hatta çoğunlukla şimdide yaşayan bir yapımız vardır.

       Zaman birimi algısı açısından da sınıfta kalan bir alışkanlığa sahibiz.

       Birisiyle buluşacaksak, saat 3.15’te buluşalım diye dakika odaklı olanımız çok azdır.

       Genellikle, 3’ten sonra ya da 3 civarında diye anlaşırız.

       Hatta “Öğleden sonra buluşalım” diyenimiz de az değildir…