YÖK’ün; “akademik istikrar” için, akademik sorunları çözmesi bekleniyor!…(2)
YÖK, anayasa değişikliği istemeyen üniversite sorunlarını kolayca çözebilir.
Ortaköy’de yine terör saldırısı…Usandık artık lanetlemekten…YAPILAN; VAHŞETTİR,CİNAYETTİR, İNSANLARIN KATLİAMIDIR.. Yaralılarımıza şifa, kaybettiklerimize Allah’tan rahmet dilemekten başka elimizden bir şey gelmiyor.
GÜNCEL/ AKADEMİK TEŞVİK YÖNETMELİĞİ DEĞİŞTİ…
201’de uygulamaya geçen ve bazı maddelerinde değişikliğe gidilen “Yeni Akademik Teşvik Ödeneği Yönetmeliği” 31 Aralık 2016 tarihli 3. mükerrer Resmi Gazetede yayımlandı. Devlet/Türk Musıkisi Devlet Konservatuarları Sanatçı Öğretim Elemanları teşvik’e yine alınmadılar…
2 önemli değişikliği veriyoruz:
“(2) Bu Yönetmelik hükümleri, Milli Savunma Üniversitesi ile Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi kadrolarında bulunan öğretim elemanları hakkında da uygulanır.
(7) Devlet yükseköğretim kuramlarından vakıf yükseköğretim kuramlarında görevlendirilen öğretim elemanlarının görevlendirme süresince vakıf yükseköğretim kuramlarında gerçekleştirdikleri faaliyetler akademik teşvik puanlarının hesaplanmasında dikkate alınmaz. Vakıf yükseköğretim kuramlarından veya başka bir kurumdan Devlet yükseköğretim kuramları kadrolarına geçen öğretim elemanlarının akademik teşvik puanlarının hesaplanmasında sadece Devlet yükseköğretim kuramlarında gerçekleştirdikleri faaliyetler esas alınır.
(8) Görevlendirme nedeniyle kurum dışında bulunan öğretim elemanları, kadrolarının bulunduğu kuramlarda uzmanlıklarına uygun birimlere başvuruda bulunur.
(9) Yabancı uyruklu öğretim elemanları akademik teşvik ödeneğinden yararlanamaz.” ()
Voltaire; “Düşüncelerinize katılmıyor olabilirim ama, onları ifade etmeniz için her şeyi yaparım.” demiş. Bir önceki paylaşım için konumuza devam ediyoruz.
ÇÖZÜM: Rektör ve Rektör Yard.dışında, Dekan ve Müdürler ve ABD/ASD için Prof. şartı kaldırılmalı, tercihe bırakılmalıdır. Günümüzde; Dekanlıklarda ve Müdürlüklerde, %80 Y.Doç., Dekan/Müdür Yardımcılığı görevini yapmaktadır. Başarılı olmak için gelen rektörün eli bağlanmamalı; istediği/çalışan/üreten kişileri seçmesinin önü açılmalıdır. Buna bağlı olarak; Dekanlar’da Müdürler gibi Rektör tarafından atanmalıdır. Görüşmelerde, “yönetmelikler elimizi bağlıyor” denilmektedir. Rektör, atamalarda/görevlendirmede özgür olmalı, sonucu/hesabı kendi verebilmelidir.
ÇÖZÜM: Yüksek lisans ve Dr./Sanatta yeterlik birbirine bağlı programlar olup, yabancı dil öğretimi ve bilimsel kazanımlar bu aşamada istenmelidir. Ayrıca, sanatta yeterlik yapanlara Sy. gibi unvan kullanma hakkı verilmelidir.
ÇÖZÜM: Dr. olan akademisyenin Y.Doç. ve Doç. olması için süre konulmaması ve 1-2 sene sonra Y.Doç. veya Doç.olması, Y.Doç. olan bir akademisyenin 1-2sene sonra Doç. olması, bilimsel/sanatsal çalışmaların yeterliği bakımından kuşkular yaratmakta ve Doç. lerin Prof. olması için konulan 5 yıl şartı da anlamsız kalmaktadır. Dr./Sanatta Yeterlik’ten sonra, Y.Doç.lik için 3 yıl, Doç.lik için 5 yıl; Y.Doç.likten sonra Doç.lik için 3 yıl şartı olmalıdır.Çalışmalar ancak tamamlanabilecektir.
ÇÖZÜM: ÜDS (Üniversiteler dil sınavı); ÜDS/YDS, yabancı dili ölçen ve konuşmayı gerçekleştiren bir sınav değildir ve hiç olmamıştır. Sınav şekli/içeriği ve baraj olması nedeniyle Dr. ve Sanatta Yeterlikte tıkanmalar başlamakta, binlerce Y.Doç. yükselememektedir. Son yıllarda açığa çıkan FETÖ ve benzeri oluşumların 2010’dan sonra artan sınav usulsüzlükleriyle “etik olmayan akademisyenler” ortaya çıkmıştır. Şu anda Doç. olan bu kişiler, bir süre sonra Prof. olacaklardır ve kazanacaklardır!… YDS yerine, kişinin alanı ile ilgili, kendi üniversitelerinde yapılan sınav yapılmalı veya YDS’ den alınan notun %60-70 ile, bilimsel/sanatsal mülakat/sınav notunun %40-30’u alınmalı, ortalaması 60-70 olan geçerli sayılmalıdır.Uygulamadaki sistemle akademik çalışmaların hiç bir değeri yoktur.
ÇÖZÜM: 2547 sayılı yasa ile sadece ülkemizde oluşturulan Y.Doç. lik, baraj olarak konulan YDS yüzünden, akademisyenlerin korkulu rüyası haline gelmiştir. YDS nin içeriği ve baraj olması nedeni ile Y.Doç.ler, bilimsel çalışmalarını sunarak bir üst unvana geçememekte, akademik hayattan soğumaktadırlar. Önce mevcut olan ve belli bir yılı (mesela 8-10) dolduran Y.Doç.lere bir yönetmelikle şans verilmeli, Y.Doç.ler bir defaya mahsus olmak üzere, YDS’den muaf tutulup bilim/sanat çalışmaları ile değerlendirilmeli, başarılı olanlar hizmet yıllarına göre üst unvanlardan birine atanabilmelidir.
ÇÖZÜM: Ara bir
kadro olarak 1982’de ihdas edilen ve ÜDS/YDS barajına
bağlanan Y.Doç.lik kaldırılmalı, Dr. unvanı tekrar öğretim
üyesi sınıfına alınmalı, Dr. ve Doç. tezleri eski değerine
kavuşturulmalıdır. Böylece; akademik
barış, kaybedilen zamanın telafisi ve hak
iadesi sağlanmış olacaktır.
ÇÖZÜM: Devlet üniversitelerinde ders saati ücreti 10-15 TL iken, özel ve vakıf üniversitelerinde 50-75 Tl dir. Özellikle büyük şehirlerde, ücretli öğretim elemanı bulmak zorlaşmaktadır. Maaş dışı “ücretli derslerin miktarı” özel üniversiteler seviyesine -acilen- çıkartılmalı, özel-kamu üniversiteleri arasındaki ücret uçurumu kaldırılmalıdır.
ÇÖZÜM: Doç. lik tezleri eski önemini yitirmiş, YDS’ yi bir şekilde aşan her akademisyen bu unvanı alır hale gelmiştir. Böylece, unvanlı, ancak kendi alanlarında zayıf/yetersiz öğretim elemanları sınıfı oluşmaya başlamıştır. Bu, akademik alan için bir eksikliktir. Dr. ve Doç. lik tezleri eski saygınlığına kavuşturulmalı, tezler gerçekten alanla ilgili; öneri, proje, buluş, detay, araştırma ve sonuçları içermelidir. YDS aşmış adayların, mutlaka yabancı dilde alanı ile ilgili bir seminer vermesi sağlanmalıdır.
ÇÖZÜM: Prof. olmak için, yabancı dil ve kitap/yayın ağırlığı ortadan kaldırılmış, 5 yılı dolduran hiç kimsenin geri dönmediği bir yönteme geçilmiştir. Prof. luk, eski saygınlığına kavuşturulmalıdır. Özellikle, en birikimli olunan bir zamanda alınacak Prof. luğun mutlaka, alanla ilgili –kaynak alındığı/gösterildiği- yayınlara dayanması gerekmektedir. Yabancı dilde yayın konusu ve etkinliği de alanlara göre yeniden düşünülmelidir.
ÇÖZÜM: “Güzel sanatlar” alanlarında, yeteneği engelleyen “yabancı dil zorunluğu” kaldırılmalı, her öğrenciye akademisyen olacak gözü ile bakılmamalıdır. Mezunlar arasında, akademisyen olan oranı %10 dur. Devlet topluluklarında/orkestralarında, TRT’de, özel orkestralarda, ülke içinde müzik yapılan mekanlarda yabancı dilin kullanım alanı yoktur. Yabancı dille eğitime değil, yabancı dil öğrenimine geçilmelidir. Ülkemizin; kültürünü/sanatını ve kendisini Türkçe ifade edebilen, gerçek sanatçılara ihtiyaç olduğu unutulmamalıdır.
Gelecek yazı: YÖK’te kültür/sanat ve araştırma üniversiteleri üzerine…