BIST 9.530
DOLAR 32,50
EURO 34,82
ALTIN 2.476,77

Yine UDS ve artık; liyakata, bilgiye önem verilecekmiş!…

Yıllardır uygulanmayan liyakat, kurumların başarısında çok önemli yer tutar.

SON dakika: Beklenen karar çıktı. (Darısı ÜDS mağduru Y.Doç.Dr. ların başına) Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, 2006 sonrası kurulan 41 üniversitedeki öğretim üyelerinin emeklilik yaşının 75'e çıkarıldığını açıkladı. Peki hangi üniversiteler bunlar? (http://www.inter/hangi-universitenin-akademisyenleri-icin-emeklilik-yasi-75e-cikti-1707732h.htm)

Geçtiğimiz iki yazıdaki (UDS) konuya ilişkin, YÖK ve OSYM’nin yaptığı  doğru bir çalışma haberini yazalım;

“Yrd. Doç. Adil Öksüz ile ilgili Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Üniversiteler Arası Kurul (ÜAK) ile Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından inceleme başlatıldı. Darbeden önce doçentlik başvurusunda bulunan Adil Öksüz'ün başvuru belgeleri arasında yer alan yabancı dil yeterlilik belgeleri şüpheli çıktı. ÖSYM'nin yaptığı Yabancı Dil Sınavı'nda (YDS) 68 puan aldığını belgeleyen Adil Öksüz'ün daha önceki YDS sınav geçmişi kontrol edildi. Öksüz'ün önceki girdiği sınavlarda, 18 ve 28 aldıktan kısa bir süre sonra 68 almasının mümkün olmadığı belirlendi. Sınav uzmanları kısa süre içinde hiçbir adayın biranda puanını 18'den 68'e çıkartamayacağını belirtti.

ÖSYM, geçmiş sınavları ile orantısız başarı gösteren adayların sınavını iptal ederek yeniden sınava çağırıyor. Adil Öksüz için de aynı uygulama yapıldı. ÖSYM; Adil Öksüz'ün girdiği son sınav ile ilgili kamera ve gözetmen raporlarını da incelemeye aldı.” ()

“Unutmayalım ki; “en tehlikeli insanlar, büyük yerlere gelen küçük insanlardır...”

Bunu önlemenin yolu da; “bilgi ve liyakatlı” görevlendirmelerdir.

Başbakan Yardımcısı Prof.Dr. Sn.Numan Kurtulmuş, 15 Temmuz’dan sonra sürekli TV ekranlarında açıklamalarda bulunuyor.

Yetkililerin çok sık kullandığı bir cümle var: “Bu teşebbüs hayırlı bir birlikteliğin kapısını açtı, milli beraberliği ortaya çıkardı,  kötü şerden iyilik doğdu, artık ehliyet ve liyakata önem verilecek (demek ki yıllardır önem verilmemiş!) v.b.” Yani nerdeyse iyi ki oldu diyecekler!..

Sayın yetkililer, sizlerin görevi, uyanık olmak, kurumlarınızı korumak/kollamak, bunca; “şehide, gaziye, maddi-manevi zarara, itibar kaybına meydan vermemek” değil miydi?!...  

 

Sn. Kurtulmuş’un son açıklaması şöyle; "Benim gibi düşünen adam devlette olsun değil, esas meselemiz ehliyet, liyakat ve millete sadakat olmalıdır. Dini, seküler fark etmez, gerçekten ehliyeti, liyakati ve millete sadakati olan insanlar gelsinler, devletin kadroları içinde yer alsınlar. Ümit ederim ki 15 Temmuz saldırısı böyle bir dönüşüme de vesile olur. Bu anlamda Türkiye büyük hayır sağlamış olur diye düşünüyorum. Herkes kendi düşüncesiyle, mezhebiyle, meşrebiyle, siyasi görüşüyle, kendisine bir kariyer imkanını devletin çatısı altında bulabilmelidir. Bu olursa zaten bu örgütlere ihtiyaç yok. O tür (geleneksel, muhafazakar) ailelerden gelen insanların önünü kapatırsanız, FETÖ gibi adamlar da çıkıp diyor ki 'merak etme ben seni yükseltirim' diyor. Bu sefer bir gizli örgütlenme, paralel bir yapılanmaya zemin hazırlıyorsunuz. İçkisini içen de gelecek, içmeyen de gelecek, hanımı başörtülü olan da gelecek, olmayan da gelecek. Böylesine bir özgürlük ortamını devletin kadroları içinde sağlarsanız, FETÖ'ye ihtiyaç duymayacak kimse. Esas kırmamız gereken şey bu.

Hem demokratikleşmeyi sağlayacağız, siyasal katılımda kimsenin önünde engel kalmayacak hem de şeffaflaşmayı sağlayacağız. Ekonomik ve siyasi kararlar, sadece devlet aygıtı tarafından alınırsa devlet çok cazip bir yer haline geliyor. Bunu mümkün olduğu kadar halkla paylaşmak, halkın siyasal katılım süreçlerine daha muktedir bir şekilde girebilmesini temin etmek gerekiyor. Ama yeterli değildir. Demokratikleşmeyi ve şeffaflaşmayı, bütün unsurlarıyla ortaya koyarsanız, hatta devlet memuriyeti için liyakat esaslı yeni bir yapılanma yaparsanız, devleti ele geçirilecek bir kurum olmaktan kurtarırsınız.”  ()

Bu arada, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2016 yılı Mayıs dönemi (nisan-mayıs-haziran) İşgücü İstatistikleri'ni açıkladı. Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2016 yılı Mayıs döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 106 bin kişi artarak 2 milyon 895 bin kişi oldu. Aman dikkat!..

GÜNÜN YAZISI

“Akademik camiada bilinen ama dillendirilmeyen bir kavramdır, Konya profesörleri.

Türkiye’nin üniversitelerinde sahte jürilerle sıfat ve kadro alanlarla, dil konusunda eksik olan sözde akademisyenlerin tekeri patladı.

Bir bir toplanıyorlar. Bir soru; Tahribatları ne olacak?
Bunlar şimdi kapananların dışında tüm üniversitelerde varlar, YÖK’te de varlar, TÜBİTAK'da varlar, İç işlerinde, Dış İşlerinde varlar, Eğitim, Sağlık ve Adalet ve güvenlik yapılarımızı adeta habis bir kanser gibi sarmışlar, yurt dışında varlar. Çalınmış KPSS sorularıyla sisteme sızanların ayıklanması, sahte ve naylon jürilerle alınan akademik derecelerin geri alınması lazım, lazım da nasıl? Bir yerden başlayalım.

Dil imtihanını Konya’da ya da YÖK torpilli Bakırköy İES ecnebi dershane kurumunda bitiren, halledenleri süratle dil imtihanına alalım, başarana bravo, kalana güle güle diyelim. Konya bazlı tüm akademik jüriler şaibelidir, neşteri vuralım…………………..

Şimdi son soru bunlar AB normlarında kalite isterler mi? Zihniyet bozuk, icraat bozuk. Öğrenciyi kalitelendirerek, eğitimi kalitelendirmek modeli, dünya da tek bizde kaldı. Neden hocalar Çapsız, Kitapsız. Dil bilmez LÂL’dirler de ondan. Bir an önce bu çapsız, tabsız, kabı bozuk taifeden kurtulalım, Obskürantizimden sıyrılalım…….”