BIST 9.645
DOLAR 32,56
EURO 34,88
ALTIN 2.433,10

Yine Rektör Seçimleri ve “Başka Şeyler”…

Rektör seçimlerinin ertelenmesi katılımı düşürecek gibi…

Rektör seçimleri Temmuz’a ertelenince, işin havası/heyecanı  kaçtı galiba... Araya girecek Ramazan   ve sonrasında Ramazan Bayramı ile birleştirilecek tatiller ile kafalar iyice karıştı. Elbette üniversitelerin sorunları bitmez, ama, her gelen  çözüm üreterek daha ileriye gidilebilir. Sorunları  sümen altına alan yönetimler, yan gelip yatanlar değişmeye mecburdurlar. Seçime girecek  yeni adayların  sloganları da iddialı oluyor. Ama, sloganlarda ve seçim beyanlarında, Türkçe yanlışları ve imla kurallarına uyumsuzluk devam ediyor. Mesela: “Gelin, bu asırlık tecrübeyi başarılı bir şekilde geleceğe taşıyalım.”  Oysa, “Gelin; bu asırlık tecrübeyi, başarılı bir şekilde geleceğe taşıyalım.” olmalıydı.

Bu arada, aday sayfalarında;  hükümetle uyum içindelik, 2023 hedefleri, paralelle mücadele, teröre karşı durulması, Cumhurbaşkanı/Meclis Başkanı/Başbakan ile resimler ve Ankara tamam söylemleri  v.b. çok rağbette.

Mademki her aday, üniversitenin gelişimi/geleceği için projeler ortaya koyuyor; Sn.Cumhurbaşkanı’na sunulacak 3 kişiden biri rektör atanınca, diğerleri de rektör yardımcıları olarak görev alsalar, o üniversiteyi uçursalar olmaz mı? diye yıllardır soruyorum, ama, “olmaz” diyorlar, acaba neden?!..

Adaylardan genel bir  tarama yaparak, ortak ve  öne çıkan görüşleri toparladık;

Adalaletli, liyakatlı, tarafsız  atama/görevlendirme,

Kadrolarda  ilk kazanana öncelik verilmesi,

50/D Araştırma Görevlilerinin sorunlarının çözümü,

Bölümlerden gelen kadro ihtiyaçlarının çözümü,

Araştırmalara ödenen payın artırılması,

Öğretim Elemanları’nın  daha fazla araştırma/projeye yönlendirilmesi için kaynak aktarımı,

Yabancı dil öğretimindeki sorunların çözümü,

Konservatuarların sorunlarının ve sözleşmeli sanatçıların özlük haklarının çözümü,

Yer/çalışma mekanlarının iyileştirilmesi,

Ulaşılabilen rektör olunması,

İhalelerin öğretim elemanlarına açıklanması, onların görüşlerinin alınması,

Açık ve şeffaf bir yönetim olunması,

Rektörün tek karar veren/tek adam konumda olmaması,

Kullanılmayan arazilerin kullanıma açılması,

“Palyatif”, “popüler”  yaklaşımlardan uzak durulması,

Öğretim elemanlarının motivasyonunun yükseltilmesi,

Sosyal ve yeşil alanların artırılması,

Dekanlık, müdürlük atamasının seçimle  yapılması,

Bir kişiye tek görev verilmesi,

Derslere girmeyen öğretim elemanları için yönetmeliklerin çalıştırılması,

İdareci/yönetici başarı ölçütlerinin belirlenmesi,

Ölçme/değerlendirmelerin güncel ve sürekli  hale getirilmesi,  

Görüşlerin özgürce ifade edilebilmesinin sağlanması,

Araştırma Merkezleri’inin görsel değil,  işlevsel kılınması,

Üniversitenin, başarı sıralamasında ilk 100 içinde yer alması,

Üniversite-sanayi işbirliğinin hızlandırılması,

Performans için huzurlu ortamların sağlanması,

Sanat, spor, kültür alanlarında gerekli donanımların sağlanması,

Hesap veren bir yönetim kurulması…

Konuyu, Cenap Şehabettin ile bitirelim;

"Ben annemden, herkes gibi çok şey öğrendim;

Hayatı ertelememeyi…

Korkmamayı…

Kendinden başka kimseye güvenmemeyi…

İstediğin şeyler için risk almayı…"

BAŞKA ŞEYLER…

05.06.2016 akşamı Serdar Tuncer, “TV Net/Başka şeyler” adlı programda, karşısına  Sakarya Ün. den Doç.Dr. Ömer Karaoğlu’nu almış müzik-kadın-güncel takılıyorlar. Tuncer soruyor: Biz müslümanlarda bir iş ortaya koyalım mı dediniz? Bu söz elbette yanlış.. Yüzlerce bestekar  müslüman değil mi?. Tasavvufi/dini sözlerle örülmüş şiirlerin kullanıldığı besteler yapılabilir, (yapılıyorda) ama o, müslümanlık için değildir. Bir yaşama/görüş/felsefi yaklaşımdır. Bir ara Gülen’in şiirlerini bestelemek akımı  vardı...Sonra yeşil pop gibi bir isim türetildi ki yanlıştı ve tutmadı.

Bir eserde; Allah, yarab, mağfiret, cennet, günah, arındır, uy kitaba v.b. sözler olunca beste yön değiştirmez ki…Beste bestedir, içeriği elbette değişebilir. Bu alanda piyasada çalışan ve eserleri iyi yorumlayan arkadaşlarımız zaten mevcut. Ama, biz müslüman solistleriz, ya da müslüman bestekarlarız demiyorlar!…Yeni sorunlar/terimler yaratmayalım ve işi mesleğine/müzik insanlarına bırakalım lütfen…

Karaoğlu  çalışması için diyor ki;

Bunlar müziksiz müzik albümleri…

Bu alanda ciddi bir susuzluk var...

Yeşil pop magazinseldir...

Biz marş formatında, müslümanların kendini göstermesini istedik...

Toplantılarda, mitinglerde kullanılabilir...

Toplumda 150-200 yıllık bir kopuş vardı..Biz bu arayı kapatmak istedik…

Biz marjinal yaşamıyoruz…

Itri,Dede Efendi besteleri ile yeni kuşağa bir şey anlatamazsınız…

Son 20 yıldır bir arayış var..

Klasiği bile poplaştırarak sevdiriyoruz…

Türkiye’de modalaştırmadan yaşatamıyoruz..

5-6 arkadaş bir şeyler yapmaya çalışıyoruz…

Son yıllarda bu alanda yeni isimler çıkmadı…

İnternette tarama yaptım. Karaoğlu tarafından ,  2007 yıllında bir çalışma yapılmış…TV programlarında yer almış. Ezgiler ve sözler  güzel, gönüllere dokunuyor. Tabii ne kadar etki/satış  yaptığını ve kalıcı iz bıraktığını bilemiyorum…

Ama, kafaların karışık olduğu, güncel ile modernlik arasında gidip geldiği  muhakkak!...

GÜNÜN EĞİTİM HABERİ…

 “Türkiye, ABD, Almanya, Kanada, Gürcistan ve Hong Kong’dan sonra Bahçeşehir Üniversitesi şimdi de Kıbrıs’ta yeni bir üniversite açıyor. Kıbrıs Bahçeşehir Üniversitesi, Toplum Bilimleri ve İnsan Gelişimi Fakültesi, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İletişim ve Tasarım Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hukuk Fakültesi ve Yabancı Diller Yüksek Okulu olmak üzere beş fakülte ve bir yüksek okul ile eğitim hayatına başlayacak. Öğrenciler aynı zamanda BAU Global’in eğitim ağından yararlanarak, bir veya iki yılı diğer ülkelerdeki kampüslerde geçirebilecek ve çift diploma alma imkânları olacak. BAU Global Başkanı Enver Yücel: “BAU olarak 106 ülkeden öğrencinin eğitim aldığı çok uluslu ve çok dilli bir eğitim anlayışına sahibiz. ABD’de, Almanya’da, Kanada’da, Gürcistan’da, Hong Kong’da eğitim kurumları açtık. Şimdi de KKTC’de bir üniversite onayını aldık. Amaç KKTC’yi de eğitim ağının içine katarak dünyanın her yerine eğitim sunan bir üniversite yaratmak.”