BIST 9.717
DOLAR 32,53
EURO 34,90
ALTIN 2.439,78

Yeni YÖK uygulamaları ve üniversiteler….

YÖK,öğretim üyelerinin hak ihlallerini de düzeltmelidir.

HAYDİ TÜRKİYE

Sn.Cumhurbaşkanımızın daveti ile, Pazar günü yapılacak, İstanbul merkezli ve tüm Türkiye’de barkovizyondan izlenebilecek  “Demokrasi ve  Şehitler Mitingi”ne Sn. Başbakan ve AK Parti, CHP,MHP Sn. Genel Başkanlarının katılmasından memnuniyet duyuyoruz. Bu birlik havasının devam etmesini diliyoruz. Bu aşamada; yıllarca görmedim/duymadım diyen üst yetkililerin tefrika halinde anlatımlarından vazgeçmelerini ve sorumluluklarını yerine getirmelerini, danışmanların -mesela Ş.Malkoç-  eski-yeni  vekillerin ve siyasilerin dikkatli konuşmasını, bazı köşe yazarlarının  argo-çirkin dillerine son vermelerini diliyor, tüm halkımızı “Demokrasi ve  Şehitlerimiz” için  meydanlara bekliyoruz..

 “TRT özel yayınına katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbe girişimi sonrası süreci değerlendirerek, “Bu milletle bir olduk ve hep birlikte Türkiye olduk. Her gece bakıyorsunuz sabah namazlarına kadar bir dinamizm var. Ezanlarla birlikte halk ayağa kalkıyor. Ezanlar, selalar susturulamadı. Onlarla beraber halkımız harekete geçiyor, canlanıyor” dedi.”

Gelelim konumuza…

“Bilgisiz insan, şüphesiz, kördür; ey bilgisiz, yürü; bilgiden nasip al.
 Bak, doğan ölür; ondan, eser olarak, söz kalır; sözünü iyi söyle, ölümsüz olursun.
 İnsan iki şey ile kendisini ihtiyarlamaktan kurtarır; biri iyi iş ve diğeri iyi söz.
 Kendin ölümsüz bir hayat dilersen, ey hakîm; işin ve sözün iyi olsun” (Kutadgu Bilig)

Kapatılan üniversiteler/askeri okullar  ile birlikte MEB ve YÖK’ün sorumluluğu daha da arttı. YÖK, öğrencilerin mağdur olmaması için çalışma grupları oluşturdu. Çünkü, önümüzde 10 günlük bayram tatili var ve ardından kayıtlarla birlikte  eğitim başlayacak. Öğrencilerin yurtlarının, danışman hocaların belirlenmesi gerek… Yani; ülkemizi yöneticilerimiz ve gençlerimiz için koşturma zamanı!… Geçen hafta kapanan üniversitelerin öğrencilerinin hangi üniversitelere gidecekleri YÖK tarafından açıklandı.

YÖK, son olarak Öğretim Üyesi Yetiştirme Programına İlişkin Usul ve Esasların Yabancı Dil Eğitimi ve Lisansüstü Eğitim-Öğretim başlıklı 11. maddesinin 3. fıkrası'nda Ankara Danıştay 8. Dairesinin kararı uyarınca, Yürütme Kurulu'nun 22.07.2016 tarihli Yürütme Kurulu kararınca değişiklik yapıtı. "Derslerini başarı ile tamamlayan ÖYP araştırma görevlileri kadrolarının bulunduğu üniversitelerin teklifleri ve YÖK Yürütme Kurulu kararı ile kadrolarının bulunduğu yüksek öğretim kurumlarına dönerler. Bu araştırma görevlilerine lisansüstü eğitim çalışmalarının gerektirdiği durumlarda kısa süreli olmak kaydıyla izin verilir. " ibareli 11. maddesinin 3. fıkrası:

"Dersleri başarı ile tamamlayarak tez aşamasına geçen ÖYP araştırma görevlileri, tez danışmanının olumlu görüşü ve YÖK Yürütme Kurulu kararı ile atandıkları yükseköğretim kurumunda tez çalışmalarını yürütebilirler. (Değişiklik Ankara Danıştay 8. Dairesinin kararı uyarınca Yürütme Kurulu'nun 22.07.2016 tarihli Yürütme Kurulu kararınca yapılmıştır.)"
şeklinde değiştirilmiştir.”

YÖK, 04.08.2016 da bir genelge daha yayınladı; “OHAL KHK / 667 kapsamında kapatılan Vakıf Yükseköğretim kurumlarındaki öğrencilerin durumlarına ilişkin Yükseköğretim Kurulunca yapılan yeniden değerlendirme neticesinde: “Kapatılan Vakıf Yükseköğretim kurumlarındaki öğrencilerin üniversiteye girmiş oldukları yıl aldıkları puanlar esas alınarak yeniden yerleştirilmelerine karar verilmiştir.”

Üniversiteleri ve alan olarak; konservatuarları, müzik bölümlerini, bilimi/bilgiyi/sanatı/kültürü önemsiyor, proje ve  üretim bekliyoruz.

Çünkü;

Üniversite; eğitimin tartışıldığı, öğrencilerin beyinlerinin açılmaya çalışıldığı, düşünme

– yazma ve yeteneklerinin geliştirildiği, üretime açık yerlerdir. Eğer tartışma olmayacaksa  öğrenci, istediği bilgiyi kütüphanelerde, kitaplıklarda bulabilir. Bir üniversiteli için en kötü durum " ezberci " olmaktır. Sadece kendi hocasının verdiği bilgileri doğru kabul eden; tartışmayan, yorum yapmayan öğrenci gelişmeyi yakalayamayacaktır.

“         “.....Genç bir hoca arkadaş vardı. Ölen profesörünün yerine birdenbire ders vermek zorunda kalmıştı. Öğrencinin karşısına çıkmaktan korkuyordu, ders vermekten korkuyordu, başaramam diye korkuyordu. Çünkü, profesörü, ona ders verme imkanını ancak ölümü ile tanımıştı. Genç arkadaşımızda korkusunu gizlemek için, hocasının yapmış olduğu gibi korkutmayı denediÇekingenliği örtmek için küstahlığı denedi. Yumuşaklığını örtmek için öfkeyi denedi: Ders anlatırken  öfkesinden kekeliyordu

Beceriksizliğini örtmek için de öğrenciyi suçlu bulmayı denedi. Kendine güvensizliği örtmek için, derste olur olmaz zamanlarda, yerli yersiz kendini övmeyi, ne kadar bilgili olduğunu anlatmayı denedi. Öğrenciyi yıldırmak için, kendi öğrenciliğini efsaneleştirmeyi denedi: onlar gibi olmadığını, nasıl üstün bir öğrencilik dönemi geçirmiş olduğunu anlattı durdu. Fakat bu arkadaş daha öğrenciyi imtihan etmeden, öğrenci onun hakkında notu verdi. Bu hocayı, hocalıktan sınıfta bıraktı. Öğrenci durumu sezmişti tabii:Çünkü öğrenci tek bir kişi değildir, yüzlerce gözdür, kulaktır, beyindir. Öğrenciyi, bu talihsiz arkadaşımız gibi, bir düşman olarak karşısına alanlar için öğrenci gerçekten ürkütücü bir devdir. Arkadaşımızın denemiş olduğu oyun, gerçekten tehlikeli bir oyundur. Sonunda belki öğrenciyi ürkütmeyi başarırsın, ama öğretmeyi ve saygı uyandırmayı hiçbir zaman başaramazsın. Ben sana başka bir yol teklif ediyorum. Öğrenciliğinde hocalar seni yanlarına yaklaştırmamış olabilirler; sen bütün öğrencilerinle arkadaş olmayı dene. Asistan olduğun zaman profesörün seni odasına bile yaklaştırmamış olabilir; sen bütün asistanlarını odana çağır, hatta evine çağır. Ve sana ne de olsa birilerinin bir zamanlar bir şeyler öğretmiş olduğunu düşünerek, herkese her şeyi öğretmeye çalış. Ve insanın ciddi olduğu zaman hiçbir şekilde gülünç olmadığını hiç unutma.”(*)

*Atay, Oğuz; Bir Bilim Adamının Romanı, Oğuz Atay Bütün Eserleri Dizisi-5,İletişim Yayınları-57,24. Baskı, Istanbul, 2005

SINAV SAHTEKARLIĞI...

“Bakan F. Işık, CNN Türk'te katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Askeri okulların kapatılmasının kaç öğrenciyi etkileyeceğine ilişkin bir soru üzerine Işık, "3 bin 900" yanıtını verdi. Işık, "Bu okullar bu terör örgütünün adeta yuvası haline gelmiş. Ben bir teknik çalışma, teknik analiz yaptırdım. 2000 yılında askeri liselere giriş sınavını ÖSYM yapmaya başlamış. 2000 yılı ile 2014 yılı arasındaki tüm sınavların soruları çalınmış. Teknik analiz bunu net gösteriyor." dedi.” (Basından)

“Usulsüzlük nedeniyle daha önce "Eğitim Bilimleri" bölümü iptal edilen 2010 KPSS'nin "Genel Yetenek ve Genel Kültür" kısmı da iptal oldu.” (Basından)

Demek ki 14 yıldır; sınavları hazırlayan, komisyonlarda görev alan, güvenliğinden sorumlu olan ÜST GÖREVLİLER YATMIŞLAR, MAKAMIM KEYFİNİ SÜRMÜŞLER… Yazık.. ve… Günah…

2008 den sonra; ÜDS’ den yüksek puanlarla geçip, tek kelime  yabancı dil konuşamayan, soruşturmaları yok edilen,  jürileri ayarlanan  akademisyenlere  ne zaman sıra gelecek?

“…Memuriyete girmiş toplam 86 bin kişi. 2010 KPSS iptal olunca 86 bin kişi çıkarılacak demektir. Aradan şu kadar sene geçti deme şansımız yok. Ya yasa düzenleyeceğiz bu mahkeme kararını etkisiz hale getireceğiz, ya da mahkeme kararını uygulayacağız. Şunu yapmamız daha doğru olacak; bunların sınavlarını incelemek lazım. Tamamı mı soruları aldı, yoksa FETÖ'nün hedef gördüğü belli bir grup mu? Geriye yönelik sınav sonuçlarına bakılır, failler ortaya çıkar, diğerleri muaf tutulur." (Başbakan/CNN Türk/02.08.2016)

ÇÖZÜM: Önü tıkanan Y.Doç.Dr. için acilen “yeni bir kanun hükmünde kararname” hazırlanmalı ve “10 yılı dolduran Y.Doç.Dr. lar”, bir kereye mahsus “yabancı dil sınavından muaf tutulup”, “bilim sınavına” alınmalı ve yılları dikkate alınarak “müktesebi olan ünvanlara” kavuşturulmalıdır. Ancak bu şekilde, usulsüz olarak ÜDS ve Bilim/Sanat  sınavlarını  geçen Doç. ve Prof. olanların önü kapatılabilir. MEB, YÖK ve Hükümet’ten konuyu dikkate almasını, değerlendirmesini ve sonuçlandırması  acilen bekleniyor.

Soru hırsızlarına, görevinde suistimal yapanlara  haklarımızı helal etmiyoruz…Yetimin hakkını yiyenlere HARAM OLSUN…

YÖK’ten; öğrenciler kadar, geçmiş dönemlerden gelen, öğretim elemanlarınında hak ihlallerini gidermesi  beklenmelidir.