BIST 9.722
DOLAR 32,57
EURO 34,93
ALTIN 2.425,80

Yeni YÖK; ortak tarih ve kültüre sahip ülkelerle ne yapmak istiyor?!..

Eğitimde; her ülke ile alışveriş yapılmalıdır.

 YÖK, önümüzdeki günlerde, ilk altıya giren  rektör adayları ile yapacağı mülakatlar nedeniyle yoğun bir baskı ve gündem içinde olacak.  Seçimler 38 üniversitede olunca, tabi ki   yoğunluk  ve sorumluluk artıyor..

Gelelim konumuza;

Belki dikkatinizden kaçmıştır.  YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, yeni  açıklamalar yaptı;

1/ Yeni YÖK olarak özellikle Fransızca konuşan Müslüman Afrika ülkeleriyle yükseköğretim alanında Türkiye'nin birikim ve potansiyelini paylaşmayı öngören kapsamlı programı uygulamaya koyduk. Bu kapsamda ortak tarihe ve kültürel değerlere sahip olduğumuz, Osmanlı'nın tarihi ve kültürel mirasının bulunduğu Müslüman Frankofon*  ülkelerle ilişkilerimizi geliştirmeyi amaçlayan bir inisiyatif başlattık.

2/  Hedef Afrika ülkeleriyle daha çok öğrenci ve öğretim elemanı değişiminin gerçekleşmesi, ortak programlar açılması ve projeler üretilmesi, tezlere ortak danışman atanması yolunun açılması. Türkiye'de kayıtlı Afrikalı öğrenci sayısı 12 bin 227

3/  Kimi ülkeler Türkiye'nin yükseköğretim sisteminden yönetim tecrübesinden, kimileri akreditasyon ve diploma denkliği uygulamalarından yararlanmak istiyor. Uluslararası ortak üniversite kurmak, ortak program yürütmek, hatta Türkiye'den bir profesörü rektör atamak isteyenler bulunuyor. Tunus, Sudan, Cibuti, Fas ve Cezayir ile mutabakat zaptı imzalandı. Etiyopya, Somali, Nijerya, Kamerun, Güney Afrika, Uganda gibi ülkelerle görüşmeler gerçekleştirildi. Afrika ülkeleri genelinde, tıp, sağlık, su ve sanitasyon ile bazı mesleki eğitimler, işbirliğinin arzulandığı alanların başında geliyor.

4/  Afrika ülkelerinin ihtiyaç duyduğu akademik kadroları yetiştirmeye talibiz. Türkoloji bölümlerinin Afrika ülkeleri üniversitelerinde açılması ve mevcutların desteklenmesi, yeni YÖK'ün temel politikaları arasında. Bu bağlamda Tunus'ta bir Türkoloji kürsüsü açılmasında belli bir aşamaya gelindi.

5/  Türk öğrenciler ve akademisyenlerin Afrika üniversitelerine yönelmesini teşvik ediyoruz. Bunlar, gerek ilahiyat fakültelerimiz gerekse Arap filolojilerimiz açısından da değerlendirilebilecek ülkeler. (HaberTürk/09.07.2016)

Elbette olumlu  bir girişim. Özellikle; geçmiş mirasımızın bulunduğu ülkelerle, Türkiye'nin birikim ve potansiyelini paylaşmak çok doğru. Gerçekte, özel alanlarda kendini ispatlamış üniversitelerimiz var. Zaten her üniversitenin benzer olacağı/benzer bölümleri açacağı  yerde, bazı alanlara sahip çıkması, butik üniversite olması, yerel kültürle ve ekonomiyle bağlantılı olması daha doğru.

Zaten ülkemizde bol miktarda yabancı öğrenci lisans/lisanüstü ve doktora/sanatta yeterlikte var. Açıklamada, sadece Afrikalı öğrenci sayısı 12 bin 227 olarak belirtilmiş.

Konservatuarlarda da yabancı öğrenci sayısı gün geçtikçe artmakta.

Bizim başarılı yönlerimizi komşularımıza aktarmak; işbirliği yapmak, projeler geliştirmek akademisyenliğin gereği. Afrika ülkelerinin; tıp, sağlık, su ve sanitasyon ile bazı mesleki eğitimlerde, işbirliğini arzuladığı anlaşılıyor.

İşbirliği yapılan her ülkede Türkoloji** kürsülerinin kurulması elzem, ama Yunus Emre Enstitüsü** ile işlev çatışması yaşanmamalı.

(Dış ülkeleri düşünürken, bizim akademisyenlerimizin yayınlarında ve -az da olsa- yazdıkları eserlerde Türkçe yazım ve imla kurallarına uyulmaması dikkat çekiyor ve yakışmıyor. Bu konuda da bir çalışma yapılmasında yarar görüyoruz…)

Ayrıca, Türk öğrenci ve akademisyenlerin, bu ülkelerde mesleki eğitimde ve işbirliğinde bulunma yollarının açılması da olumlu.

 Avusturyalı, filozof, matematikçi olan, mantık ve dil felsefesi konularında yaptığı çalışmalarla modern felsefeye önemli katkılarda bulunan, 20. yüzyılın en önemli filozoflarından sayılan Ludwig Josef Johann Wittgenstein demiş ki;

“Bir insan, sadece içeriye doğru açılan ama kilitli olmayan bir kapıyı sürekli itiyor, bir türlü çekmek aklına gelmiyorsa odada hapis demektir…”

O nedenle biz, açıklamaları destekliyor; uygulamaları görmek ve gururlanmak isteriz!...

* Fransızca konuşan kimse için veya çoğunluk olarak Fransızca konuşulanlara verilen isimdir. Özgün yazılış şekli "francophonie" dir. Ayrıca La Francophonie  adında Fransızca konuşan ülkelerin oluşturduğu uluslararası bir birlik vardır.Batı Afrika ülkelerinin  birçoğu; Belçika, İsviçre, Kanada, Yunanistan,Ermenistan,Romanya, Avusturya,Macaristan,Ukrayna  gibi birçok ülke bu birliğin üyesidir.

** Türkoloji  kürsüleri; Türk'e ait olan bütün maddi ve manevi değer üzerinde çalışan bir bilim dalıdır ...

**Yunus Emre Enstitüsü; yurt dışında çeşitli ülkelerde açtığı Yunus Emre Türk Kültür Merkezleri vasıtasıyla Türkiye'nin; Türk dili, kültürü, sanatı ve tarihinin tanıtılması için çalışmalar yapar…