BIST 9.548
DOLAR 32,52
EURO 34,57
ALTIN 2.494,43
HABER /  GÜNCEL

Yeni Türkiye’nin Yeni Yargısı

BBC Türkçe için bir analiz kaleme alan Zülfikar Doğan, HSYK seçimlerinden hükümetin CHP, MHP ve Alevilerle kurduğu ittifak galip çıktı diyor. Peki bu ittifak Cemaat'le olan gerilimde ve Türkiye'nin sıcak gündeminde ne tür sonuçlar doğurabilir?

Abone ol

13 binden fazla hakim ve savcı, geçtiğimiz Pazar günü ikinci kez sandık başına giderek yargı sisteminin merkezi otoritesi olan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 4 yıl görev yapacak, 10 yeni üyesini belirledi.

2010’daki seçimlerde iki blok yarışmıştı. Şimdi CHP milletvekili olan Emine Ülker Tarhan’ın başında bulunduğu Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) ile seçimin hemen öncesinde AKP ve o dönemde ittifak içinde olduğu Gülen Cemaati tarafından oluşturulan, başında eski Anayasa Mahkemesi raportörü, şimdi ise AKP MKYK üyesi Osman Can’ın bulunduğu Demokrat Yargı Derneği (DYD).

Bu seçimlerde yargı, tam anlamıyla bir siyasi mücadeleye sahne oldu.

Hükümet, Yargıda Birlik Platformu (YBP) adı altında bir oluşuma giderek, CHP, MHP, AKP, Alevi ittifakına yöneldi.

YARSAV ve YARGI-SEN bir diğer ittifaktı. Bu şekilde seçimlerden galip çıkan YBP listesinden seçilen 8 üyeden 5’i MHP’ye yakın.

2010 değişikliğinden sonra oluşan HSYK’nın hedefi haline geldiklerini söyleyen Aleviler, HSYK’ya 1 üye sokmayı başardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Hoca, hizmet eri, gazeteci, terörist görünümlü Lawrence’lar var” diyerek itham ettiği Cemaat, bu seçimlerde HSYK’ya 4 üye sokabildi.

Yenilenen 10 üyeden 8’i Adalet ve Kalkınma Partisinin desteklediği listeden.

Cumhurbaşkanı tarafından atanacak üyeler ve Adalet Akademisi’nden gelecek bir üye ile birlikte hükümet, HSYK’da arzuladığı “salt çoğunluğu” yakalamış, hatta aşmış olacak.

Bundan sonraki süreçte, yargıç ve savcı atamaları, görevlendirmeler, hakim ve savcılara yönelik geniş çaplı soruşturmalar, devam eden ya da yeni açılacak pek çok dava için, kritik bir “hesaplaşma” dönemine girileceği, siyaset ve yargı kulislerinde dile getiriliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bu ay yapılacak Milli Güvenlik Kurulu toplantısında “paralel devlet yapılanması ile ilgili çok önemli kararlar alınacağını” söylemişti.

Bu sözler kulislerde, Kırmızı Kitap’tan AKP döneminde çıkartılan “irtica tehdidinin”, yeniden formüle edileceği, Cemaatin, “Terör örgütü ve paralel yapı” kavramıyla, “Milli Güvenliğe tehdit” olarak, Kırmızı Kitap’ta tekrar yer alacağı şeklinde yorumlanıyor.

TBMM’de, CHP ve MHP kulislerinde, “Siyasetin cilvesi. Atatürk’ün cemaatleri, tekke ve zaviyeleri kapattığı gibi, şimdi Erdoğan siyasi çizgisinde en şiddetli Cemaat düşmanı konumuna geldi” değerlendirmesi yapılıyor.

MGK’da Kırmızı Kitap değişikliğinin akabinde, soruşturma, operasyon ve kitlesel gözaltılarla, tutuklamaların başlayacağı iddiaları yine kulislerde konuşulan konulardan.

Bu açıdan, soruşturmaları başlatacak savcılıklara ve davaların açılacağı mahkemelere HSYK tarafından yapılacak atamalar da, hükümet açısından önem kazanıyor.

HSYK’da, son seçimlerle salt çoğunluğu aşan iktidar listesi, buna olanak sağlayacak gibi görünse de, bir başka handikap, Çözüm Süreci müzakerelerinde gelinen aşama ve Kobani eylemleri sonrasında ortaya çıkan siyasi gerilim tablosu.

Demokrat Yargı Başkanı Kemal Şahin, HSYK seçim sonuçlarıyla ilgili yaptığı değerlendirmede, “AKP destekli YBP’nin, seçimin galibi olmasına karşın, YBP listesinden kurula giren üyelerden sadece 2’sinin AKP’li olduğunu” söylüyor.

Şahin, PKK ve Suriye kaynaklı gündeme gelebilecek olası gelişmeler ve yükselecek bir milliyetçi dalga durumunda, HSYK’daki YBP ittifakının dağılabileceğini, kurulun “kilitlenebileceğini” öne sürüyor.

Kobani eylemlerine katılanların, pek çok ilde kitlesel olarak gözaltına alınmaları ve ardından da kitlesel tutuklama kararlarının verilmesi, tam da Cumhurbaşkanı, Başbakan ve İçişleri Bakanının “IŞİD’le PKK’nın ne farkı var, bu eylemleri yapanlar misliyle cevap alacaktır, yargıda cezasız kalmayacaktır” sözlerinin ertesine rastlıyor.