BIST 9.682
DOLAR 32,59
EURO 34,86
ALTIN 2.492,25

Y.Doç.liğin kaldırılması ve Balıkesir 2.Türk Müziği Sempozyumu...

Y.Doç.liğin kaldırılmasında sona geliniyor!....

KONSERVATUARLAR SANATÇI ÖĞRETİM ELEMANLARI HAZİRAN 2017 TEŞVİK İKRAMİYELERİNİ (7 MAKAM/İMZA YÜZÜNDEN) HALA ALAMADILAR. LİSTELER SON İMZA OLAN BAŞBAKANLIK'TA, 22 GÜNDÜR BEKLİYOR...SANATÇILAR;YÖNETMELİKTE (TİP SÖZLEŞMESİ) BİR MADDE DEĞİŞMEDİĞİ İÇİN, YİNE  MAĞDUR EDİLİYOR?..

BAKÜ-TİFLİS-KARS DEMİRYOLU PROJESİ’NİN İLK SEFERİ, 30.10.2017’DE,GURUR VEREN BİR TÖRENLE YAPILDI. BU BÜYÜK VE ÖNEMLİ PROJEDE EMEĞİ GEÇEN, BAŞTA CUMHURBAŞKANIMIZ OLMAK ÜZERE TÜM YETKİLİLERİ, ÇALIŞANLARI GÖNÜLDEN KUTLUYORUZ…

Y.Doç.lik mutlaka kaldırılmalıdır…

YÖK, olumsuzlukları gidererek akademik barışı getirmek için yoğun çalışıyor. Doç. kriterlerini –özellikle sözlü sınavın yapılıp yapılmayacağını- üniversitelere sordu ve 6 Kasım’a kadar süre verdi. Daha önce de Y.Doç.liğin kaldırılması ile ilgili yönetmeliğin hazır olduğu bildirilmişti. Zannediyoruz; Y.Doç.lik yönetmeliği ile birlikte, Doç.liğe geçişin aksayan/şikayet edilen bazı konularını da çözerek aynı KHK ile hayata geçirilmesi düşünülüyor.

Bu arada, yeni Doç.lik sistemiyle ilgili üniversitelerden görüş istenmesinin ardından, Öğretim Elemanları Sendikası (ÖGESEN) de bir açıklama yaparak, önerilerini sıraladı. Desteklediğimiz olumlu ve toparlayıcı görüşleri için ÖGESEN’e ve Genel Başkanı Dr. Vahdet Özkoçak’a teşekkür ediyoruz.

Biz, sadece Y.Doç.lik ile ilgili olan ve aynı görüşte olduğumuz önerileri buraya alıyoruz.

1/ Yrd. Doç. kadrosu kaldırılmalıdır.

(Burada en uygunu,2809 Sy Kan. Geçici 10.md. olduğu gibi, bir yıl konularak ‘5-8 yıl’, onu aşanların Doç.başvuru yapması sağlanmalıdır. 12-15 yılı aşan, eserleri ile öne çıkmış Y.Doç.lere mutlaka Prof. olma imkanı verilmelidir./G.AY)

2/ Yrd. Doç. kadrosu kalkmalı, “Dr.” Unvanını alan her akademisyen; yine otomatik olarak ders verme, yeşil pasaport, mevcut yardımcı doçent maaş artışı ve proje yazma gibi tüm özlük haklarına kavuşmalıdır.

3/ Doktorasını bitiren öğretim elemanları arasında eşitliğin sağlanması bakımından yeni oluşturulacak fakat, atama içermeyen yani geçişin otomatik olacağı “Dr.” unvanlı kadrolar kurulabilir ve bu kadrolar yardımcı doçentliğin kaldırılması ile ilk basamak öğretim üyesi olarak görülebilir. Bu kadrolarda sıfırdan kadro ilanı yapılmamalıdır.

(Dr. unvanı, eskiden olduğu gibi,  Öğretim Üyesi sınıfına alınmalıdır./G.AY)

4/ Kadro geçişleri bir özlük hakkı gibi düşünülerek yazılı ve sistematik bir hale getirilmelidir.

5/Merkezi bir doçentlik şartı belirlenmeli ve yalnızca belirli bir seviyenin üzerine çıkmış üniversitelere bu şartları belirli oranda arttırma yetkisi verilmelidir.

6/ Üniversitelerin yetkisine bırakılan kısım yazılı olarak net şekilde belirlenmeli, iyi bir sistem oturtmuş ve ekipler içinde hiçbir zorluk çekmeden çalışan akademisyenlere kıyasla taşra üniversitelerinde daha düşük şartlarda çalışmış insanların önünü kesecek şekilde astronomik şart değişikliklerine kesinlikle izin verilmemelidir. (193 üniversitenin aynı yönetmelik ve kararlarla yönetilmesi mümkün değildir./G.AY)

Yeni YÖK’ün,  Y.Doç.lik ve Doç.lik  konusunda  köklü değişiklikleri, acil olarak (Ocak 2018’e kadar)  hayata geçirmesi beklenmektedir. 

Dağ fare doğurmamalı, akademisyenler hayal kırıklığına uğratılmamalıdır.

Allah’tan; YÖK Başkanı ve üyeleri de aynı bilinçtedir.

Not: Bu arada; parayla yayınlatılan makalelerle/parayla yazdırılan tezler ile unvan alanlara, bir kaç  üç cümle kurmadan/konuşmadan yabancı dil yeterlilik belgeleri alanlara hiçbir çalışma yapılmıyor ve yapanın yanına kar kalıyor. Bu da; yanlış yapanların kazanması, etik olanların kaybetmesi demek!..

Balıkesir 2. Türk Müziği Sempozyumu…

Geçtiğimiz hafta sonu (27-28 Ekim) Balıkesir 2.Türk Müziği Sempozyumu’ndaydım. Sempozyumun iki önemli noktası vardı:

1/ Bir müzik  STK’sının, Balıkesir Türk Müziği Derneği’nin hazırlamış olması,

2/ Balıkesir B.B. Başkanlığı, Altıeylül Belediyesi ve Balıkesir Üniversitesi’nin destek vermesi.

Özellikle Belediye Başkanları’nın katılımı, Rektörün katılımı ve birkaç bildiriyi izlemesi önemliydi. Çünkü, salonun yanında bulunan Müzik Bölümü’nden tek bir akademisyen ve öğrenci gelmemişti!...

Sempozyuma; Erzurum'dan, Urfa’dan, İzmir’den, Trabzon’dan, kısaca ülkemizin her tarafından uzman, akademisyen  ve sanatçılar katıldı…

İlk gün akşamı Balıkesir Türk Müziği Korosu güzel bir repertuvarla seyircileri mest etti. Solistler başarılıydı.İstifa eden  B.B.Başkanı A.E.Uğur, konseri sonuna kadar izledi. Konserin yapıldığı Avlu Kültür Merkezi’nin ilk konseri oldu, açılış gibi oldu. Başkan, konuşma yaparak, salonun her türlü sanat etkinliği için hazırlandığını, Zorlu Sanat Merkezi ayarında yapıldığını söyledi ve hayırlı olmasını diledi. 

Sempozyumda Osman Nuri Özpekel’in (ud) ve Göksel Baktagir’in (kanun) workshopları ilgi ile izlendi.

Türkülerin notaya alınması, icracılık, bestekarlık, TRT yayın politikaları, müzik müfredatı, koroların sorunları, prozodi anlayışı, icrada performans, TV’de  Türk müziği programları v.b. bildiriler sunuldu, tartışmalarda kafalardaki sorular giderildi.

Yararlı geçen bu sempozyumun bildirilerinin hızla kadar bastırılarak, ilgililere gönderileceği bildirildi.

Elbette, sempozyum dolayısı ile yeni yüzler, dostlar kazanmış olduk, en güzel tarafı bu. Ayrıca, oturumlar dışında yaptığımız tartışmalar ve paylaşımlar  da çok önemli.

Bizi buluşturan şef, bestekar Sıtkı Sahil oldu. Nilgün Bulca hanım çok yoruldu. Emeği geçenlere çok teşekkür ediyoruz…

Balıkesir çok kuru bir şehir, yani yeşili az..Sokakları gezerken tarihi binaların çok kötü kullanıldığını, boyandığını, korunmadığını, açılan iş yerlerinin bozduğunu görmek çok acı. Aralarda kalmış tarihi evlerin yanında yeni binalar yükselmiş. Otelin teras katından baktığınızda yeşili görmek mümkün değil…

Burası öğrencilerin yoğun olduğu ve ekonomiye katkıda bulunduğu bir şehir. Her yerde dışarıda sandalyeler ve çay bahçeleri var. Bazı çay bahçeleri sabaha kadar açık.

Öğrencilerin Cumhuriyet Bayramı nedeniyle, yol kenarlarına kendilerine ayrılmış yerlerde ellerinde çalgıları ile müzik yapmaları çok güzel…

Merkezde bulunan  tarihi Zagnos Paşa Camii, çok güzel. Etrafı yıkımla açılmaya başlanmış. Önünde her gün kadınlar halka, sıcak sıcak  ‘bişi’ dağıtıyor. İsteyenler çuval hesabına göre onlarla anlaşıyor, istedikleri kişi için yaptırıyorlar ve yer gösteriyorlar. İstanbul’a dahi geliyorlarmış. Malum, bişi’nin içine peynir koyup, çayla içildiğinde müthiş bir keyif veriyor. Sonra da, tatlı ile yemeği bitiriyorsunuz.

İSLAMI BAĞLILIKTAN UZAKLAŞILIYOR MU?...

İlahiyatçı Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma, katıldığı bir kitap fuarında soruları yanıtlarken önemli ve ders alınması gereken –özellikle çok fazla eğitim kurumu/ ilahiyat fakültesi açılması-  tespitlerde bulunmuş; AKP döneminde Müslümanlar çok daha fazla rahata kavuştular. Seküler oldular. Dünyevî oldular ve diyelim ki 15 sene önceki o İslâmî şuuru kaybettiler. Çok imam hatip açılıyor, çok ilahiyat fakültesi açılıyor, ama insanlar bizim Kur’ânda öğrettiğimiz, diğer din kitaplarında öğrettiğimiz İslâma bağlılıktan uzaklaştılar. Dünyaya daldıkça dini unuttular. Bir şekilde bunu telâfi etmek lâzım. Müslümanlar seküler olunca güzel evler yaptılar, güzel bahçeler aldılar, lüks arabalar aldılar, ama hiç biri kitap almıyor. Müslümanlar kitap okumaz oldular. Başka çevreler kitap okuyor. Ama Müslümanlar okumuyor. Okumayınca da İslâma aykırı durumlar ortaya çıkıyor. …..Çözüm için biraz önce söylediğim üzere Müslümanların dinlerini öğrenmeleri lâzım. Peygamberi öğrenmeleri lâzım. Bugün Müslüman gençliği diyorum fotbolcuları tanıdıkları kadar sabahayi tanımıyorlar. Peygamberi tanımıyorlar, onun mücadelesini bilmiyorlar. Kur’ân’ı bilmiyorlar. Açıp okumuyorlar. Böyle olunca da tamamen dünyevî bir hayat geçiriyorlar. Telefonlarla, internetle sabahlara kadar çet yapıyorlar. Hayatları böye geçiyor. Bunun için tekrar okumaya dönmeleri lâzım diye düşünüyorum.”

GÜNÜN ŞARKISI...

Beste: Sıtkı Sahil  Güfte: Dr.Hüseyin Balkancı