BIST 9.525
DOLAR 32,59
EURO 34,69
ALTIN 2.526,94
HABER /  GÜNCEL

Yazarlar bedelli askerlik için ne yazdı?

Bedelli askerlik kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. 30 yaşa 30 bin TL fiyat biçildi

Abone ol

Bedelli askerlik kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. 30 yaşa 30 bin TL fiyat biçildi. Tartışmalara köşe yazarları da katıldı. Bedelsiz askerlik yapanların isyanı gündeme getirildi. Kimi eleştirmekle birlikte destek verdi, kimi toplumsal vicdanın yara aldığına dikkat çekti. Vatan yazarı Murat Çelik ise Türkiye İran sınırında görev yapan askerlerin bedelli askerlikle ilgili düşüncelerini köşesine taşıdı.

Uygulamaya eleştiri getirenlerin başında gelen Milliyet yazarı Fikret Bila, bugünkü yazısında "Bir bedel karşılığında askerlik hizmetinden muaf tutulmak bir “yasal hak” olarak düzenleniyorsa, bu hak eşit olarak verilmeli. Paran yoksa kredi al, demek de bu eşitliği sağlamaz." diyor

460 bin kişinin bedelli askerlik uygulamasından yararlanacak olmasını Bila, farklı değerlendirdi.

EN BÜYÜK KAÇAK ORDU BİZDE

(...)Yetkililer bedel ödeyerek askerlik hizmetinden muaf tutulacakların sayısının 460 bin civarında olacağını açıkladılar.
Demek ki 460 bin genç bir şekilde askerden kaçmış...
Genelkurmay Başkanlığı silah altındaki er ve erbaş sayısını 465 bin olarak açıkladı.
Demek ki bizde dünyanın 6. büyük ordusundan iki tane varmış, biri kaçak..."

30 YAŞINA GÜNLER KALMIŞ OLANLAR NE YAPSIN?

Askerlik sisteminin yeni bir düzene ihtiyacı olduğunu yazan Bila, gündeme gelen itirazları köşesine taşıdı.

(...)Bedel karşılığında askerlik hizmetinden muaf tutulma yasasına kuşkusuz eşitlik açısından ciddi itirazlar yapılacaktır.
Örneğin 30 yaşından gün almamış ama almasına günler kalmış olanlar “bizim günahımız” ne diye soracaklardır.
Keza 30 yaşını birkaç hafta veya ayla kaçıranlar ve hatta 27-28 yaşında olanlar da...
30 yaşındakinin askerlik yapmaması terörle mücadeleyi zaafa uğratmıyor da 29,5 yaşındakinin askerlik yapmaması neden terörle mücadeleyi zaafa uğratıyor sorusu gelecektir."

ASKERLİK DÜZENE OTURMALI

Bila yazısının sonunda askerlikle ilgili iki seçenek sundu:

"Zorunlu olacaksa eşitlik esasına dayalı; profesyonel olacaksa, ulusal savunma hizmetini en iyi şekilde yerine getirecek, teknoloji ve hareket yeteneği yüksek, caydırıcı etki yaratacak bir silahlı kuvvetler sistemi gerekiyor."

Birand'ın askerlik önerisi ne? Güneri Civaoğlu'nun köşesine taşıdığı espri ne? Sonraki sayfada

[PAGE]

Mehmet Ali Birand (Miliyet): "Bedelli" asıl askerlik sorununu çözmez...

Nihayet bitti...
Yıllardan beri yaşanan bir maceranın sonuna geldik.
Askerlik görevi konusundaki çarpıklıklardan kaynaklanan bu bedelli askerlik  sorunu  kapanmış oluyor. Yıllardan beri tartışıp durduk. Her defasında siyasi iktidar ister, Genelkurmay karşı çıkar ve kısa bir süre sonra aynı tartışmalar yeniden başlardı.
AK Parti iktidarı bu gidişi durdurmasını bildi ve sorunu "şimdilik " çözdü.
"Şimdilik" kelimesini özellikle kullandım. Zira asıl sorun hala geçerli. Göreceksiniz, bir süre sonra yine aynı tartışmalar, belki de farklı şekillerde yeniden  başlayacak.
Nedeni de, asıl sorun Askerlik Görevi ' dir.
Bugün bakın, değişik 3-4 askerlik sistemi var. Farklı uygulamalar yapılıyor. "Askerlik Bir Vatan Görevidir " diye başlayıp, her kesimin ihtiyacına göre yapılan son düzenlemeler, tam bir karmaşa yaratıyor.
Bu gidişle göreceksiniz, yakında dönüp dolaşılıp, Profesyonel Askerlik sorunu gündeme gelecektir. Zira huzursuzluğun temel nedeni Askerlik görevidir. Türk kamuoyu artık değişmektedir. Bu değişime uygun şekilde, askerlik görevinin de mutlaka yeniden ele alınması gerekiyor.
Bu da profesyonel askerlikten geçiyor.

Güneri Civaoğlu (Milliyet): Babam sağolsun

HALK mizahı, halkın jüri kararıdır.  Bedelli askerlik üzerine kara mizah örnekleri yansıtayım.
Bir karikatür:
‘Asker adayı gençler yan yana sıralanmış.
Başlar dik, göğüsler ileri, ayaklar hazıroldalar.
Bağırıyorlar: “Vatan sağolsun...”
Kenardaki bir genç için karikatürist balon çizmiş.
İçinde “Babam sağolsun” yazılı.’
......................
15 ay askerlik yapan “Mehmetçik...”
Bedelli... “Mehmet Bey...”
Bir de “vicdani ret” bildirimi yapan Mehmet türevi var ama hadi onu yazmayayım...

Erlere ayda 2 bin TL ödenmesini öneren yazar kim? Askerlik için kesin çözüm teklifini hangi yazardan geldi? Sonraki sayfada...

[PAGE]

Emre Aköz (Sabah): Bedeli buysa, erlere ayda 2 bin lira ödeyin!

Ama bizim devlet halka karşı fevkalade uyanıktır. Zorunlu askerliği kaldırıp profesyonel orduya doğru adım atmak yerine... İnsanların askere gitmek istememelerini, ordunun da onları artık askere almama arzusunu paraya çeviriyor.
Zorunlu askerlik zaten düpedüz bir "angarya" (asgari ücreti bile vermiyorlar)... Yani "kullanılan emeğin karşılığını vermeme" mekanizmasıyken... Bu kez de "haraç" alma yolunu seçiyor devlet.
Er statüsü üzerinden hesaplarsak... 15 ay askerlik yapmamanın bedeli 30 bin liraymış. Yani bir aya 2 bin lira düşüyor.
***
Bu bir itiraftır! Hani neredeyse bir "Merdi Kıpti şecaat arz ederken, sirkatin söyler" halidir.
Madem er olarak yapılan askerliğin bedeli bu kadar... Devletin erlere ayda net 2 bin lira ödemesi gerekiyor.
Halbuki değil 2 bin lira, değil asgari ücret... Ayda sadece 20 lira (görev tipine göre değişiyor) veriyor. Sömürü çıplak yakalandı!
Ekonomistler bu tip verilerden hareket ederek çok ilginç karşılaştırmalar yapabilir.
Bence "insan hakları" konusunda çalışan hukukçular, bizim devletin erkek vatandaşları askerlik yoluyla çok ağır biçimde sömürmesini "ulusal" ve "uluslararası" mahkemelere taşımalı.

Ahmet Turan Alkan (Zaman): Askerlik konusuna kesin çözüm teklif ediyorum

Bugünden tezi yok, "bedel" çağına girmiş yaşı geçkin gençler, posta kutularımızı, "Bedel düşürülsün" meâlinde e-mektup bombardımanına uğratacaklardır, haksız da sayılmazlar ama onların felsefe, tutarlılık, anayasal eşitlik gibi ufak-tefek pürüzleri görmeye zamanları yok; her kuşak kendi derdini yaşıyor. İşin doğrusu, -eğer çıkarabileceksek!-, askerlik meselesini yeni anayasada tâ kökünden tutarlı bir çözüme kavuşturmaktır.

Nasıl olabilir, meselâ şöyle olabilir pekâlâ: Hâl-i hazırda, "Vatan hizmeti, her Türk'ün hakkı ve ödevidir. Bu hizmetin Silahlı Kuvvetler'de veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağı kanunla düzenlenir." çerçevesini getiren 72. madde kaldırılır, yerine "Milli güvenliğe katkı yükümlülüğü" başlığı altında, "Her vatandaş, milli güvenlik hizmetlerine katkıda bulunur; isteyenler bu katkıyı bizzat askerî birliklerde muhariplik eğitimine katılmak yoluyla yaparlar; kalanların durumu kanunla düzenlenir" hükmü getirilir. Böylece askerlik hizmetinde gönüllülük esası benimsenmiş olur ki, doğrusu da budur; fiilen muhariplik yapmak istemeyenler ise belirli süre kamu hizmeti veya bedel benzeri makul borçlandırma usulleriyle milli güvenliğe katkıda bulunurlar. Mesele biter ve tutarsızlık kalmaz. Bu düzenleme, gönüllülük esasını getirdiği, profesyonel ordu teşkiline de hukuki dayanak hazırladığı gibi milli güvenliğe katkı hizmetinin kamu hizmeti karşılığı yerine getirilebilecek olması, vicdânî red konusundaki muhtemel tartışma ve pürüzleri de bertaraf etmiş olacaktır.

Yılmaz Özdil neden berdelli nedi? Sonraki sayfada

[PAGE]Yılmaz Özdil (Hürriyet): Berdelli

Bedelli bekliyorduk.
Berdelli çıktı iyi mi.

Al Ayşe'yi Ver Hatice'yi Al papeli Ver Mehmet'i.

Win win yani.

Sırtına binip Sırat köprüsünden geçmek için kurban satın alıyorduk.
bundan böyle sırtına binip Fırat köprüsünden geçmek için şehit satın alabileceğiz... E hayırlara vesile bi nevi.

Ancak, siz siz olun...
Porşe'ye binin.
Fiyat'a binmeyin!
Çünkü, yerli berdelliden şehit alırsan, fiyat ı 30 bin lira. yurtdışından ithal berdelli alırsan, 10 bin Euro, 25 bin lira bile değil... Haybeden 5 bin fazla ödemeyin.
* (Eskiden askerlik yapmayana kız vermezlerdi, şimdi, askerlik yapana kız vermeyecekler, çulsuz bu diye... İstemeye gittiğinizde ibraz edersiniz, aman diim makbuzu atmayın, saklayın.)
(insanın babasını seçme şansı yok ama, kayınpederini seçme şansı var.
Uyanık olun, sponsor bulun.
Pedeı li asker olamıyorsanız...
Kayınpeder/i askerlikten faydalanın.)
Can 30 bin liraysa...
Bi bacak kaç para?
Çıkışmayan... Anca 15 bin lira denkleştirenler için, gazi lere ödeme yaparak yırtma imkânı getirilsin.

Sakat olmasın.
Takas olsun.

Ve, şehit düşmek için yaş sınırı olmadığına göre... Henüz 30'undan gün almamış olanların günahı ne?
Kapsam genişletilsin.
Beşik kertmesi de olsun.

Nazlı Ilıcak (Sabah): Bedelli ve vicdani ret

Dün grup toplantısında Tayyip Erdoğan bedelli askerlik ve vicdani retle ilgili açıklamalar yaptı. Bedelli askerlikte yaş sınırı 30 oldu. 1987'de bedelli 40 yaşından, 1992'de 28 yaşından, 1999'da ise 27 yaşından gün alanlar için getirilmişti. 30 yaşın, beklentileri tam olarak karşılamadığını düşünüyorum. Belki Genel Kurul'da, yaş sınırı indirilebilir.

Vicdani ret hususunda ise, AK Parti'nin hiçbir çalışması bulunmadığı ortaya çıktı. Günler boyu, boşuna yazdık, çizdik, tartıştık. Bırakınız vicdani ret meselesini, artık toptan zorunlu askerliği kaldırmanın zamanı gelmedi mi? 27 Avrupa Birliği üyesinden sadece Avusturya, Güney Kıbrıs, Danimarka, Estonya, Finlandiya ve Yunanistan'da zorunlu askerlik mevcut. 28 üyeli NATO'da ise, zorunlu askerlik uygulamasını sürdüren ülke sayısı 5: Danimarka, Estonya, Norveç, Türkiye ve Yunanistan. Buna mukabil, zorunlu askerlik uygulamasının devam ettiği ülkelerin Türkiye hariç tamamında, vicdani sebeplerle askerlik yapmamak mümkün.

Bedelsiz askerlik yapanların isyanı Murat Çelik'in köşesinde.. Yazar Eser Karakaş daha büyük fotoğrafa baktı. Ayrıntılar sonraki sayfada..

[PAGE]

Murat Çelik (Vatan): Bedelli haberini sınırda Mehmetçik ile birlikte almak...

Vatan’ın tecrübeli foto muhabiri İlker Akgüngör ile birlikte, çok önceden planlanan ve Genelkurmay’dan alınan izinle, Harabe Kışla Sınır Karakolu’nda haber peşindeyiz.

Öğlen yemeğinde askerlerle birlikte karavanaya kaşık sallıyoruz.

Yayla çorbası, peynirli makarna ve hindi kapama var menüde. Üstüne de ağız tadı olarak sütlaç ile tulumba tatlısı. Ama Mehmetçiğin ağzının tadı pek yok. Sebep, ‘bedelli’ haberi...

“Biz ana kuzusu değil miyiz be abi?” diyor biri masada. Gaziantepliymiş. Şafak 160.

“Parası olana hayat hep kolay” diyor bir diğeri. Burdurlu. Şafak 20.

“Bizim de kaderimiz böyleymiş be abiciğim” diyor bir başkası. Mersinli. Onun şafak da 20.

“Buna da şükür be abi” diyor Edirneli. Devam ediyor: “Benim şafak karanlık ama aşağıda, Şırnak’ta, Hakkari’deki kardeşlerimize göre biz bir nebze daha rahatız.”

“İçimiz bi garip oldu tabii duyunca ama devletimizin büyükleri böyle karar verdiyse, vardır bi bildikleri” diyor Giresunlu. Onun da şafak karanlık. Komutanları ise yorum yapmıyor ‘bedelli’ ile ilgili.

Eser Karakaş (Star):  Askere serinkanlı bir bakış

Türkiye’nin 21. Yüzyılda ihtiyacını duyacağı optimal dış güvenlik hizmetinin üretilmesi için bu general ve amiral sayısı az mıdır, çok mudur, bunu aramızda yanıtlayabilecek biri var mıdır?

Bu analiz ve mukayeseleri askeriyenin tekelinden alıp sivil araştırma enstitülerinde de tartışmaya, askerlik hizmetinin verimliliği konusunda sivillerin ürettiği bilgiye de ihtiyacımız var.

Benim bu konuda sivil kesime yönelik en büyük eleştirim, bu konulara, siyasi eleştiriler ya da anlamsız methiyeler dışında hiç girmemiş olmalarıdır; askeriyenin senelerdir bu konuda sergilediği caydırıcı tavrını da hesaba katmak şart.

Genelkurmay’ın açıkladığı verilerden benim anladığım Türkiye’nin ve TSK’nın profesyonel orduya geçmeye hazır olduğu ve hatta paralel bir biçimde geçmiş olduğu.

40 bin subaya ilaveten TSK bünyesinde yüz bin de astsubay, 25 bin uzman jandarma, kırk bin uzman erbaş ve 53 bin sivil memur-işçi görev yapıyor.

460 bin erbaşı bir kenara bırakın, toplam 200 bin uzman personel temelli bir profesyonel ordu tanımlanamaz mı?

Türkiye’nin bu konuyu, 365 general-amiral sayısını, optimal güvenlik kamu hizmeti temelinde tartışması gerekiyor.