BIST 9.042
DOLAR 32,33
EURO 35,08
ALTIN 2.300,61

Yargılayın dünya ajan mı rahip mi görsün!

Türkiye ajan olduğu belgelendirilmiş ABD'li sözde rahip Brunson davasını acil bir şekilde öne alarak dünyanın gözü önünde yargılamalı.Hodri meydan budur.

Trump efendi tehdit etmeye devam ediyor…

Türk milletinin desteğini arkasına alan Başkan Erdoğan ise dik duruşundan ödün vermeyerek  ’Hodri meydan’ çekiyor…

ABD hiç te alışık olmadığı bir kayaya çarpmanın  krizini yaşıyor….

Çünkü Türkiye eski Türkiye,

Türkiye’yi yöneten liderde  eski liderlerden değil….

ABD ile  gerilim sürerken ülkede hiçbir siyasi hesap yapmadan “Bu dava ülkemizin davası” diyerek örnek tavır ortaya koyan ve bu sürece görüşleri ile katkı sağlayan önemli isimleri görmek mutlu ediyor..

O isimlerden biri Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu

Sosyal medya hesabından “Herkesle bunu paylaşın” diyerek görüntülü olarak paylaştığı mesajı önemli gördüğüm için sizlerle paylaşmak istedim..

Peki neler söylüyor..

                                                     ***

ABD, Türkiye’yi akla zarar bir şekilde tehdit ediyor ve bir sonuç almayı bekliyor.

Hayır, o sonucu alamayacak ABD.

Türkiye doğru olan neyse onu yapacak.

ABD Türkiye’ye karşı kabadayılık yapıyor.

Olmaz, yapamaz. Uluslararası hukuku, bir devletin egemenlik hakkını ve müttefiklik hukukunu ihlal ediyor. Bunu kabul etmemiz mümkün değil.

ABD kendi seçimlerine, kendi iç dinamiklerine oynuyor. Trump ve başkan yardımcısına karşı gelişen görevden alma,Rusya’nın ABD seçimlerine müdahalesi ve bu müdahaleyi araştıran özel görevli soruşturmacının Trump tarafından görevden alınmak istenmesini Türkiye’ye yönelik bu saldırıyla kapatmaya çalışıyorlar.

Türkiye Cumhuriyeti egemen bir devlettir.

Egemen devlete bir başka devlet ne olursa olsun bu ültimatomu veremez. Türkiye Cumhuriyeti, anayasasına göre bir hukuk devletidir.

Doğrudur sorunlarımız, sıkıntılarımız vardır ama ülkemize hiçbir devlet ve ABD nükleer silahına, ekonomik gücüne, altınına,dolarına dayanarak talimat veremez nokta!

Bu kadar basit.

Ve herkes bunu bu kadar açık söyleyecek.

ABD çok ciddi bir tehdide başlamıştır. 81 milyon bir olursak bu işi çözeriz. Şu  anda da bir olma zamanıdır. İçeride bir hata yaptıklarında çekinmeden her zaman söyleriz ama Türkiye Cumhuriyeti devletinin başını yemeye kalkanlara sözümüz çok sert olur.

Gelinen bu nokta iktidarın eseri, diyenler var.

Bunları ben yıllardır söyleyen bir insanım ama şu an Türkiye’yi ekonomik ve askeri anlamda bir süper güç tehdit ediyor mu, ediyor.

O yüzden aynı gemideyiz ve benim gidecek başka bir gemim yok, ben bu gemide yaşıyorum.

O sebeple Türkiye Cumhuriyeti devletine dimdik sahip çıkacağız. Bunu anladığımız zaman 81 milyonuz.

Bunu anlamazsak yüzdelere bölünür, parçalanır gideriz.

Bundan sonra ne yapmamız lazım?

Bir kere derhal bu  duruşma açılacak.

Aleni olarak Amerikan sefaretinin, konsolosluğunun yetkilileri de gelecek. Tüm senatörleri, milletvekilleri gelsin. Gelsinler otursunlar, hepsine Türk yargısının en az ABD kadar güvenilir yargılama yaptığını ispatlayacağız.

Avukatlar sanığı savunacak. Savcı neden suçlu olduğunu anlatacak ve dünyanın gelişmiş adil yargılama kurallarına göre bir yargılama yapılacak ve o yargılamaya göre de sonuç verilecek, beraat, tahliye ya da tutuklama.

Bugüne kadar AK Parti’ye muhalefet yapan  önemli bir isim olarak Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu bunları söylüyor…

Hem çok anlamlı hem de örnek bir milli duruş..

Başkan Feyzioğlu örnek olacak tarihi bir olayı anlatıyor..

***

“Yıl 1926. 

Bozkurt gemisi Türk gemisidir, Lotus gemisi Fransız gemisi. Midilli açıklarında çarpışırlar. Lotus daha büyük bir gemidir ve Bozkurt’u batırır. Türk denizcisi, Midilli açıklarında boğularak ölür. Lotus yoluna devam eder ve İstanbul’a gelir.

İstanbul’a yükünü indirirken İstanbul savcısı derhal gözaltına alır Lotus’un nöbetçi kaptanını, subayını ve İstanbul’da hakim de kişiyi tutuklar.

Fransa kıyameti kopartır. Lozan Antlaşması yapılmıştır. Kapitülasyonlar çöpe atılmıştır. Türkiye’de Fransızları sadece Fransız konsolosluk mahkemelerinin yargılayabildiği dönemler çoktan bitmiştir.

Osmanlının yerine Türkiye Cumhuriyeti vardır.

Milli Mücadele kazanılmıştır ama buna rağmen Fransa der ki; ‘Benim kaptanımı yargılayamazsın.’

Türkiye der ki; ‘Niye yargılaya mıyım, benim bağımsız mahkemelerim var, sen kim oluyorsun? Benim gemimi batırdın ve sorumlusun yargılayacağım.’

Fransa dünyayı ayağa kaldırır.

Bu sırada birileri daha ayağa kalkar.

İstanbul işgal altındayken mütareke basını vardır. Bu mütareke basını İngilizlerin önüne paspas olmuştur.Bugünün yetmez ama evetçiilerinin atalarıdır bunlar. ‘Aman efendim verelim gitsin. Fransa gibi büyük devletle niçin kötü olalım’ diye manşetler atar İstanbul basını.

Ama Mustafa Kemal Atatürk Türk yargısına güvenmektedir.

Ve Aydın’da bir delikanlı çıkar Mahmut Esat Bozkurt adında. Der ki;

‘Biz bu Milli Mücadele’yi niye verdik paşam? Biz Lozan’da kapitülasyonları çöpe atmak için niçin uğraştık paşam?’

Daha 30 yaşında yoktur.

Mustafa Kemal sorar, ‘Ne yapabiliriz’ diye.

Bozkurt ‘Ben bu davayı Milletler Cemiyeti’nde uluslararası divanın önüne getireceğim’ der.

Mustafa Kemal ‘Kazanabilir misin’ diye sorar.

Cevaba ve kararlılığa bir bakın!

‘Kazanamazsam ülkeme dönmem ama haklıyız ve kazanacağım.’

Mustafa Kemal ‘İnşallah kazanırsın ama sende bu vatan sevdası varken Türk milleti bütün gücüyle son ferdine kadar senin arkandadır Mahmut Esat Bey. Git ve bu davayı kazan’ der.

Türkiye, Fransa’yı Yüksek Adalet Divanı’na götürür ve dava eder. Fransa dünyanın en meşhur hukuk profesörlerinden birini tutar.

Şımarık avukatın savunması şöyledir:

‘İngiltere olsaydı karşımızda problem değildi. İngiltere zaten hukukuna güvendiğimiz, yargısı tarafsız bir ülkedir. Türkiye kimdir ki? Kendi yargısı olmayan, eğitimsiz, orta çağda yaşayan bir ülkedir. Türkiye’ye bir Fransız vatandaşının yargılanmasında güvenemeyiz. Bu sebeple Türkiye haksızdır. Ve Türkiye vatandaşımı iade etmek zorundadır.’

Mahmut Esat mükemmel Fransızca bilmektedir. Uluslararası hukukta tam bir uzmandır. Öyle bir savunma yapar ki...

‘Sizin kanunlarınız neyse bizimki de odur. Türkiye cumhuriyet devrimini yaşamıştır ve mahkemelerini tarafsız ve bağımsız kılmıştır. Ceza muhakemeleri usulüyle dünyanın en ileri kanunudur. Türk Ceza Kanunu dünyanın en ileri kanunudur. Almanya’da, İtalya’da hangi seviyedeyse Türkiye’de de o seviyedeyiz’ der.

Bunun üzerine Uluslararası Adalet Divanı; ‘Türkiye’de 1926 yılında yargı bağımsızdır ve tarafsızdır. Türkiye’nin kanunları en ileri kanunlardır ve bu Fransız’ı elbette Türkiye Cumhuriyeti yargılayacaktır’ diyerek Türkiye’ye hak verir.”

                                                      ***

Sevgili okurlar Feyvioğlu’ nun gündeme getirdiği tarihi olay bugünler için çok şey anlatıyor.

Diyeceğim şu ki  Feyzioğlu’nun dediği gibi  ABD’ye karşı  kısa vadede yapmamız gereken açık ve net bellidir… 

Derhal bu davayı öne alalım…

‘Sözde Rahip özde Ajan’ olduğu belgelerle belli olan Brunson duruşmasını acilen başlatalım...

Haki önünü çıkarılalım..

Dünyanın en ileri seviyesinde örnek gösterilecek yargılamayı dünyanın gözü önünde yapalım..

Bütün dünyaya Türkiye’de ülkemiz aleyhine yaptığı bugün yargının elinde olan  bütün casusluk girişimlerini tek tek belgeleri ile ortaya koyalım..

Rahip midir,ajan mıdır dünya  görsün!..

Hodri meydan budur…