BIST 9.722
DOLAR 32,52
EURO 34,91
ALTIN 2.423,96

Yanlış siyasi söylemler; toplum sosyolojisini doğrudan etkiliyor…

Toplum sosyolojisi canlı organizmadır, ne yapacağı belli olmaz!..

Bugün, toplumu doğrudan etkileyen siyasi söylemlerden seçtiklerimizi kısa yorumlarımızla vermek istiyoruz.

1/ “İş, aş, barınma ve eğitim sorunlarını bir beka meselesi görüp kökünden çözmek, köklü atılımlarla bertaraf etmek siyaset için ödev ve mecburiyettir. “Mutlu millet, güçlü devlet, huzurlu fert” anlayış ve amacını tam bir kararlılıkla gerçekleştirmeden her söz biliniz ki havada kalacaktır. Özellikle belirtmeliyim ki;  Dükkânında kaygılı esnaf, Tarlasında hüzünlü çiftçi,Tezgâhında sıkıntılı işçi, Hanesinde dert küpü emekli,İşyerinde derin derin iç çeken düşünceli memur,Tesis, fabrika ve işletmesinde ümitsiz, sahipsiz girişimci ağırlaşan hayat ve geçim şartlarının düzeltilmesi hususunda parlak bir dokunuş, samimi bir müdahale beklemektedir.” (D.Bahçeli’nin TBMM Grup Konuşmasından/03.04.2018)

Oldu mu şimdi? Hem AK Parti ile ittifak yap, hem de “ne olur ne olmaz” diye muhalefet etmekten geri kalma!.. Ama, gözlerden kaçmıyor…

2/ Mardin Artuklu Üniversitesi rektörü (2015) Prof. Dr. Ağırakça'nın 32 yıldır bir yardımcısı olmadığı gibi, 6 fakülteden 5'ini de 'Dekan Vekili' olarak yönettiği belirtildi. Üniversitenin resmi internet sitesinde de yer alan bilgilere göre,  Ağırakça; İslami İlimler Fakültesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Edebiyat Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ve Fen Fakültesi'ni 'Dekan Vekili' olarak yönetiyor.”(Basından/03.04.2018)

Ne yapsaydı yani, demek ki kendi gibi iyi idareci Prof. bulamamış!..Oysa, teşkilat kanununda ille de Prof. olacak yazmasaydı, Doç veya Dr.Öğr.Üyesi bulabilirdi!... Ne güzel işte, her şeye kendisi karar veriyor ve iki yıldır kimse ses çıkarmamış…Demek ki akademisyenler de  memnunmuş hayatlarından!... Bakınız; “Ortadoğu Teknik Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre Devlet Üniversiteleri sıralamasında Mardin Artuklu Üniversitesi 95. sırada yer almış. Bir önceki yıllara oranla daha da gerileyerek; Şırnak, Iğdır, Hakkari ve Kilis üniversitelerinin de gerisinde kalmış. Daha ne yap(ıl)sın?.. Neden dış güçlerin oyununa gelip; kalitede öne çıkmış bu üniversitemizi zan altında bırakıyorsunuz ki?!...

3/ Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu’nun 2017 Aralık ayında belediye başkanlığından istifa etmesinin ardından göreve getirilen Alatepe, yapmış olduğu konuşmada sözü Esenyurt'a getirerek 'Burayı kaybedersek Kudüs'ü, İslam'ı ve Mekke’yi kaybederiz' dedi.(Basından/03.04.2018)

Sevmek, beğenmek elbette her kişinin hakkı ama, İslam dinimizle bu kadar da oynanmaz ki!... Bu sözler çok tartışıldı. AK Parti yetkililerinden ses bekleniyor…

3a/ Aydın’da 7 Nisan günü yapılacak olan AK Parti İl Başkanlığı kongresinde adaylığını düzenlediği basın toplantısında kefen giyerek açıklayan iş adamı Aydın Arabacı partisi tarafından kesin ihraç istemiyle disipline sevk edildi. “….Hakkınızdaki disiplin suçları şöyledir; Ulusal ve yerle medyada yer bulan, özellikle ulusal basında Parti Tüzel Kişiliği üzerinden eleştiri konusu yapılan ve Afrin harekatı nedeniyle toplumsal hassasiyetin ren yüksek düzeyde olduğu bir dönemde basın yoluyla herkesin önünde kefen giyerek Parti kimliği altında yaptığınız siyasi açıklamada;Şehitlerimizin manevi ruhları, toplumsal, milli ve dini değerlerin aşağılanması şeklinde eylemde bulunmanız,Partimizin kurumsal kimliğine aykırı Parti Tüzel Kişiliğini Küçük Düşürücü nitelikte eylemde bulunmanız,Parti Programlarına ve Tüzüğe açıkça aykırı eylemde bulunmanız…..”(Adalet ve Kalkınma Partisi İl Disiplin Kurulu Yazısı) Ah.., bu iki haber;  ülkemiz insanının bitmeyen  görev aşkını ortaya seriyor ve  insana her şeyi yaptırıyor!...

4/ Trabzon Milli Eğitim İl Müdürü T. Kırbaç'ın “Erkek öğrenciler ile kız öğrenciler, öğrenciler aynı binada altlı üstlü kalıyor,  aynı merdivenleri kullanarak uyumaya gitmeleri iki yıldır beni rahatsız ediyor, diken üstünde oturuyorum"  diyerek, kent merkezindeki Sosyal Bilimler Lisesi’ni Esiroğlu beldesindeki Yatılı İlköğretim Bölge Okulu’na (YİBO) taşıdı.” (Basından)

Bu nasıl eğitimci? Hangi okulda yetişmiş? Kızı ve oğlu yok mu? Kadın-erkek/çocuk-genç/ ergenlik/sosyalleşme/paylaşım v.b. öğrenmemiş mi? Cumhurbaşkanımızın hep şikayet ettiği, eğitimde kaliteyi ve gelişmeyi neden yakalayamadığımızı bu tür atamalar göstermiyor mu? AK Parti yetkililerinden ses bekleniyor…

4a/ “İsmailağa Cemaati’nin yayınevi Muallim Neşriyat’tan çıkan “Her anneye lazım” adlı kitap tartışma yarattı. Kitapta kadınlara, cinsel ilişki sırasında “Allah dostlarını, alimleri” düşünmeleri tavsiye edilip böylelikle doğacak çocukların o kişilere benzeyeceği iddia edildi. Esma Muratoğlu’nun kaleme aldığı kitapta “Bir erkek hanımı ile cima ederken cima esnasında erkek de kadın da Allah dostlarını, alimleri salih insanları düşünür de bu birleşmeden hanımefendi hamile kalırsa, doğacak olan çocuğun kalp, beyin ve ruh yapısı o andaki hayale göre oluşur” ifadeleri yer aldı.”

Biri okumuş Milli Eğitim Müdürü, diğeri cemaat mensubu..Al birini vur ötekine..İslam dini yozlaştırılmaya devam ediyor…”Cemaatlere dur” deyip, DİB’i  asli görevine çağıracak  kimse yok mu? İnanın ki, son yıllarda çok artan bu gibi haberlerden  yorulduk!.. 

5/ Devlet Bahçeli, sürekli muhalafet ettiklerine lakaplar takıyor ve elbette yakışmıyor. Lakap;  karşıdaki insanları küçültmek için, bedensel durumlar ya da yaptığı bir iş/meslekte başarısı  v.b. ile kullanılan yaygın bir yoldur. Cumhurbaşkanı’na “Uzun adam”, T.Özal’a “Tonton”, S.Demirel’e “Barajlar kıralı/Çoban sülü/Baba”, N.Erbakan’a “Mücahid”, A.Türkeş “Başbuğ”, B.Ecevit “Karaoğlan” siyasette en çok bilinenlerdir.   Birçok insan bu lakapla anılır olmuştur; çavuş, onbaşı, kör Rıza,kaçak, gece kuşu,çakal…

Son olarak CHP MV Özgür Özel’e “TipiTip” benzetmesi yaptı. O da cevap verdi; siyasetin Gargamel’i olmaktan iyidir. Aynaya baksın Gargameli görsün” dedi. D.Bahçeli’ye  “olmadı”  diyoruz…Türkçe'de o kadar güzel sözler/deyişler/özlü sözler  var ki, yeter ki arayınız…

6/ Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı İlnur Çevik’in katıldığı programda, Irak ile Suriye’nin yeniden inşası ve Türkiye’nin buradan alacağı pay konuşuldu. İlnur Çevik, “56 şehit verildiğini ancak Suriye’nin yeniden inşa sürecinde Türk müteahhitlerin pastadan daha fazla pay alacaklarını” söyledi. “Fırat Kalkanı ve Afrin operasyonlarının Rusya’nın desteği sayesinde yapıldığını” söyleyen İlnur Çevik, “Rusya hava sahasını açmasaydı, bırakın El Bab’a, Afrin’e girmeyi, insansız hava aracı bile kaldıramazdık” diye konuştu." (Basından/01.04.2018)

Üst makamlarda olanlar, hele ki Cumhurbaşkanlığı Danışmanları dikkatli kullanmalı..Milli güvenlik konuları hassastır…Her gerçek, her yerde söylenmemeli?Aman dikkat, makamlar; az ve öz konuşmalı…

7/ Siyasilerin Tıp tahsili yapmadığını ama içlerinde ukte kaldığını zannediyoruz!.. Çünkü, son zamanlarda birbirlerini hastalıklarla suçluyorlar. Halkımızda duyunca bu neymiş diye, sözlüklere sarılıyor. İşte basına yansıyan örnekler:

a)AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Mahir Ünal, "Türkiye büyüdükçe, güçlendikçe, demokrasisini ve özgürlüklerini korumak için terörle mücadelesini etkin şekilde sürdürdükçe Kılıçdaroğlu'nun “mitomani hastalığı”  daha da beter azmaktadır" dedi.

b) CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, "Üzülerek, ifade etmek lazım. Recep Tayyip Erdoğan 'koprolali' hastalığına yakalanmıştır. Allah'tan şifa diliyorum. Türkiye'nin selameti için kendisinin bu hastalıktan bir an önce kurtulması gerekir" dedi.
Lütfen söyleyin, bu kadar sorun varken; bunlar doğru sözler mi?.. Belli bir yaşa gelmiş MV, çok mu arıyorlar bu hastalıkları? Çevresindeki insanlar alkışlıyor mu bu sözleri? Ve, oylarımızla seçilmiş MV’ne yakışıyor mu?

8/ 6 aydır süren "Kadınlar Camilerde" kampanyası kapsamında, camileri sürekli olarak kullanan bir grup kadın sosyal medya üzerinden haberleşerek, camilerde bir araya geliyor; kadınların camilerdeki durumuna dair sorunları konuşuyor, "eşitsiz" buldukları koşullara dair çözüm arıyor. En başta gelen rahatsızlıkları; “camilerde kadınlara özel abdesthanelerin yetersiz olması, kadınlara ayrılan namaz kılma bölümlerinin bakımsızlığı ve fiziki koşulları, ayrı bir yerde namaz kılmak zorunda bırakıldıkları için cemaat hissini ve cami atmosferini yaşayamamaları ve Cuma namazlarında özellikle küçük camilerde kadınlara yer ayrılmaması.”

Oysa, mücadeleye gerek olmadan yapmak lazımdı… İslam dini “temizlik imandan gelir” diyor, ama kadınlarımızı/analarımızı/kızlarımızı; alt katlarda, havasız mekanlarda namaz kılmaya gönderiyoruz ve hiç utanmıyoruz!... Acaba, evlerde; eşlerimize/kızlarımıza böyle mi davranıyoruz?!..Kadınlarımıza hak veriyor ve  tebrik  ediyoruz...Ama, çözümün adresi  “üstün cins!” olan, biz erkeklerin beyinlerinde…

9/ Hataya giden, “gerçek sanatçılar”  tartışması devam ediyor. K.Kılıçdaroğlu’nun, “az bile söyledim” sözü, giden isimlerin CHP liderine "siyasi ifadelerle" yazılı cevap vermesi, M.Akşener’in, “Biz iktidar olduğumuzda bu sanatçılara selam vermeyeceğiz.” sözleri yanlış…. T.Karamollaoğlu’nun, “Bir grup sanatçımızın Afrin’deki askerlerimiz için gösterdikleri duyarlığa teşekkür ederiz. İnşallah bu sanatçılarımız aynı hassasiyeti şeker fabrikalarının özelleştirilmesinden dolayı mağdur olan insanlarımız için de gösterirler.”  sözleri  doğru söylemdir. T.Karamollaoğlu şaşırtıyor ve ikinci baharını yaşıyor gibi!...

Resim:24.İstanbul Türk Müziği Festivali Eyüp Musıki Vakfı Konserinden..