BIST 9.525
DOLAR 32,60
EURO 34,75
ALTIN 2.498,66

Ya bundan 20 yıl sonra?

Toplumun her kesiminde hızla yayılan şiddetle birlikte, liseli gençler arasında suç oranları da gitgide artıyor. Gün geçmiyor ki medyada bu konu ile ilgili bir haber çıkmasın. 

 

Lise tuvaletinde akan kanlar, sevgilisini kıskanıp da derste öldürmeye kalkanlar, şu veya bu sebeple müdürü bıçaklayanlar…

 

Vatan Gazetesi konuyu masaya yatırmış ve sormuş: “Liselerde neler oluyor?”  Habere göre sonuçlar gerçekten tüyler ürpertici!

 

Bazen değil, çoğunlukla gerçekleri görür, duyarız. Hatta üzerine günlerce konuşuruz da. Ama kalır onlar orada. Konuşulacak yeni mevzular ediniriz, zaten toplumsal yapımız üretiyordur da yeni malzemeleri. Ama ‘orada kalanlar’ yok olup bitmez. Birden çıkıverir karşımıza, hem de bıraktığımız yere bile sığamayacak ölçüde büyümüş olarak.. 

 

Kantinde bile esrar içtiğini söylüyor röportaj yapılan öğrencilerden biri,  öğretmenler denetleme yaptığında da sakladıklarını…Sonra da ekliyor sözlerine “Ama bulsalar bile öğretmenleri tehdit edip korkutuyoruz!”  

Bununla da bitmiyor.

“Kız meselesi” yüzünden yapılan kavgalarını anlatıyor. Kız arkadaşlarının boş derste cinsel ilişkiye bile girdiğini, farklı gruplar arasındaki güç gösterilerini, “racon”a uymayanlara verilen dersleri…

Serde “delikanlılık” var…

Kurtlar Vadisi’nin Polat Alemdar’ı ise tabii rol modelleri!

 

Dün bu haberi okudum. Sonra Kanada Eğitim Merkezi’nin düzenlediği “Kanada’da Eğitim Günleri” organizasyonuna katıldım. Zamanlama tamamen tesadüftü.

Buradaki tablo ise bambaşkaydı. Eğitimlerini yurtdışında sürdürmek isteyen ışıl ışıl lise, üniversite öğrencileri yetkililerle görüşüyor, araştırmalarını paylaşıyor, burs koşullarını araştırıyorlardı. Kimi nano-teknoloji üzerine eğitim almak istediğini söylüyordu, kimi sosyal bilimler alanında eğitim yapmak istediğini…

 

Eğitim elbette biraz da olanaklarla ilgili. Ama benim ilgilendiğim daha çok kendini, ilgi alanlarını tanımlamış bir gençliğin ne yapmak istediğini bilen kararlı, umut dolu bakışlarıydı.

 

İşte farklı çevrelerde büyüyen iki ayrı profilin fotoğrafı!

 

Modern sosyolojinin kurucularından Durkheim, eğitimi, “Yaşlıca kuşağın toplumsal hayat için henüz yetersiz bulunan kuşak üzerinde uyguladığı eylem” olarak tanımlar.

 

Ya bundan 20 yıl sonrası…Olumsuz koşulları iyileştirmek için hiçbir şey yapmadığımız, elimizdeki araçlarla kültürel yozlaşmanın, şiddet kültürünün önüne geçmediğimiz sürece 20 yıl sonra da değişen ne olacak? Bu gençler ayrı zeminlerde yaşamlarını kuracaklar, bildiklerini, öğrendiklerini ‘yeni gelenler’le paylaşacaklar.

 

Değişen ne olacak?