BIST 9.722
DOLAR 32,56
EURO 34,88
ALTIN 2.431,10

Üzerimizdeki Pasın Temizlenmesi Anne Sütü İle Olur!

Eski Türkiye’den üzerimizde o kadar çok kalıntılar var ki bünyelerimiz paslanmış ve oksitlenmiş durumda.

Geçtiğimiz Cuma namazındaki Hutbe konusu beni etkiledi.

Aslında bakıldığında ciddi manada “en büyük eksik yanımız” bütün camiler aracılığı ile ümmete duyurulmaya çalışıldı.

Bu konunun eksikliği hissedilerek bütün bir ülke vatandaşına duyurulmaya çalışılması mevcut sancının büyüklerimiz tarafında da görülmüş olması sevindirici durum.

En güzeli ise “en kıymetli” vakitte bu duyurunun gönüllerde makes bulması için çağrının yapılması.

Hutbe konusunda birkaç cümle buraya aktararak yazıma geçmek istiyorum.

Bu vesile ile Diyanet yetkililerine ve Başkan Mehmet Görmez hocamıza da hassasiyetten ötürü şükranlarımı sunuyorum.

Hutbeden önemli gördüğüm hipnotik cümleler;

Önce Kitabı, sonra kendisini ve kâinatı okuyan; hak ve hakikatin peşinden koşan nesiller yetiştirelim.”

 “İnsan, medeniyet, kâinat ve düşünce merkezli okumalar yapmalıyız. Kitaptan doğruyu, adaleti, ahlak, fazileti öğrenmeliyiz.”

Kitapla aralarına mesafe koyanlar, hakikati insanların elinde görmeye başlamakta, şahıslar hakikatin yerine ikame etmektedirler.”

 “İslam medeniyeti, bir kitap medeniyetidir...”

Özellikle her gencimizin ne şekilde olursa olsun kitap ile bağı ve ilişkisi olması gerekir.

Kitaplar tecrübelerin, yaşanmışlıkların, hataların ya da doğruların sınırsızca anlatıldığı menzillerdir. 

Yapılan bir araştırmada Türkiye’de kitap, genel ihtiyaç maddeleri sıralamasında 235’inci sırada yer alıyor.

Türk halkı, kitap okumaya yılda yalnızca 6 saat ayırıyor.

İhtiyaç sepetimizi elimize aldığımızda temel maddelerimizin üst sıralarında kitap olması gerekirken halimiz perişanları oynuyor.

Siyaset ya da ticaret ile uğraşan her bir ferdin zihnindekilerini daha iyi anlatabilme ya da daha iyi anlayabilmesi için kesinlikle kitap ile hemhal olması gerekir.

Türkiye artık eski Türkiye değil.

Müteyakkız ruha erişmiş Müslüman bireyler olmamız gerekiyor.

Müteyakkız bir ruhun kendini geliştirmesi ve aşama kat edebilmesi ise bilgiyle beslenmesinden geçer.

Bilgi olmadan fikir üretmeye çalışmak ise kitapsız zihinlerin işidir.

Yakın tarih, felsefe, siyer, akide noktalarında her daim okumalar yaparak zamanın zararlarından kendimizi korumamız elzemdir.

Eski Türkiye’den üzerimizde o kadar çok kalıntılar var ki bünyelerimiz paslanmış ve oksitlenmiş durumda.

Özellikle Kur’an ve Hadis ilmi ile pas tutmuş zihinlerimizin temizlenmesi gerekiyor.

Hepimizin evinde kitaplığımız olmalı. Ve bu kitaplık evin çok kullanılan alanında yani her daim görünen bir yerde olmalı.

Bir gün olur yüz yüze baktığımız kitaplığımızdan bir kitap seçer ve okuruz.

Kitapları okuduğumuzda muhteviyatın sonucunu üzerimizde etkisini hemen beklenmemesi de gerekir.

Kitap anne sütü gibidir.

Nasıl bebek anne sütünü emdiğinde hemen ayaklanmıyor ama gereken vitaminini gün be gün alıyorsa kitapta vitaminini bize verecektir.

Zamanın teknolojik argümanları ve geçmişimizdeki eski Türkiye kalıntıları yüzünden zihni yorgun bir milletiz.

Zihnimizin temizliği ve düşüncelerimizin doğru aktarılması anlaşılması için okunsun kitaplar.

Özellikle Ak Parti teşkilatlarının içerisinde ya da siyasetin içerisinde dava bilinci ile bulunanların kitap okuma hassasiyetleri olması şart!

Ecdadımız fethetmek için gittiği her yerde aynı zamanda kitap yolculuğu da yapıyordu. 

Külliyeler hemen inşa ediliyor, kitapla, ilimle iştigal halinde zamanlar belirleniyordu.

Eskiden kitap okumak için kitabın peşinde gidilirdi.

Şehir şehir diyar diyar dolaşılırdı.

Zamanımızda ise her imkân mevcut kitap istediğimiz an elimize gelebiliyor. 

Bu tembel halimize ağlasak mı yoksa artık kitapsız zamandan kitaba doğru bir fetih mi yapsak?

Oysa ki seçim elimizde… 

Hayat dediğimiz şey de zaten seçimlerle ördüğümüz bir kumaş gibidir…