BIST 9.645
DOLAR 32,57
EURO 34,75
ALTIN 2.410,81

Üniversite Konservatuarları’nda 2013 te durum nedir?

Konservatuarlar, üniversiteler,THM, TSM, Çoksesli müzik, müzik eğitimi, YÖK, GSF ler

Üniversitelere bağlı konservatuar sayısı 35’e ulaştı, ama köklü sorunlar çözüm bekliyor. Gelin, tarihçeye kısa bir göz atalım;

Ülkemizde ilk konservatuarlar "Devlet Konservatuarı " adı ile kurulmuş ve "çağdaş müzik" adı altında, "çoksesli müzik öğretimi " yaparak, "Türk sanat ve halk müziğine ve çalgılarına" yer verilmemiştir.

Bunun sonucu/tepkisi olarak 1976 yılında "İstanbul Türk Musikisi Devlet Konservatuarı " kurulmuş ve eğitimde "Türk sanat ve halk müziği ile evrensel müzik öğretimi birlikte" verilmeye başlanmıştır. Bu durum müzik alanında bir paylaşımı beraberinde getirmiş, ancak, bazı kişileri rahatsız etmiş, 1977 li yıllarda  konservatuar kapatılma girişimlerine maruz kalmıştır. 1984 yılında Ege Ün. Devlet Türk Musıkisi Konservatuarı, 1988 yılında Gaziantep Ün. Türk Musikisi Devlet Konservatuarı kurulmuş, eğitimde İstanbul Türk Musikisi Devlet Konservatuarını örnek almışlardır. Paylaşımın olumlu sonuçları, ders içerikleri, çalgı metotları, orkestra uygulamaları, yüksek lisans ve sanatta yeterlik v.b. çalışmalarıyla kendini göstermiş,bundan rahatsız olan kesimler, YÖK'nda baskın çıkmış, 1988 yılından sonra YÖK, "Türk müziği Devlet Konservatuarı " tekliflerini geri çevirerek (yasaklayarak) "Hacettepe Ün . Devlet Konservatuarı " örneğinin alınmasını tavsiye etmeye başlamıştır. Ondan sonrada "Devlet Konservatuarı " adı altında, "Türk müziği eğitimi de veren  konservatuar modelleri" de yaygınlaşmaya başlamıştır. Daha sonra vakıf  üniversitelerinin  kurulması gerçekleşmiş, YÖK müzikle ilgili gelen teklifleri, çok ince elemeden kabul etmiştir.

2009 den sonra YÖK tekrar “Türk Musikisi Devlet Konservatuarı” kurulmasına izin vermiştir. Dolayısı ile bir kural, anlayış birliği ve disiplin oluşturulmadığı için Haliç Ün. de "Konservatuar", Başkent Ün. "Devlet Konservatuarı ", Gazi Ün.de  “Türk Müziği Devlet Konservatuvarı”*, Yıldırım Beyazıt Ün. de “Türk Musikisi Devlet Konservatuarı*” olmuştur.(Doğrusu Konservatuar olmalıdır)

Konservatuarlar yüksekokul statüsünde olduğundan yüksekokul yönetmeliklerine göre idare edilmektedir. Ancak, kurum içi görevlendirmelerde yönetmeliklere uygun gerekli uygulamalar gözden kaçırılmaktadır. Amirler; kurum içi rahatsızlıkların olmaması için azami dikkat göstermelidirler.

Aynı durum, nerdeyse her üniversite de kurulması zorunlu hale gelen! "Güzel Sanatlar Fakülteleri " yapılanmasında da mevcuttur. Lütfen inceleyiniz, ama, şaşırmayınız! Bir örnek verelim: "Erciyes Ün. GSF , Resim bölümü anasanat dalı, müzik bölümü anasanatdalı…"

Lütfen söyler misiniz, …….Bölümü Anasanatdalı olur mu?

Bölüm ile Anasanatdalı bir olabilir mi? 2547 sayılı YÖK Kanunu 'nun teşkilat kısmı okunmuyor mu?  Bunları kimse görmüyor mu?

"Resim Bölümü , Resim Anasanat dalı" doğrusu değil mi?"

Yine Bilgi Ün. Fen ve Edebiyat Fakültesi 'nde "Müzik Bölümü " var ki, olacak iş değil!… Müzik ne zamandır Fen ve Edebiyatın içinde yer alıyor acaba?…Birimlere bakar mısınız…..Ne kadar müzikle uyumlu değil mi!

“• Bilgisayar Bilimleri• Finans Matematiği• Karşılaştırmalı Edebiyat • Matematik • Müzik• Psikoloji • Sosyoloji • Tarih”

Müzik bölümü sayfasında Koordinatörden yazısını** okuyunca, güzel bir amaca dönük bir anlayış olduğunu söyleyelim, ancak, çok güzel amaçların/yazılanların uygulamalarda gerçekleşmediğini sürekli belirtiyorum, bu fakülte altında bu olmamalı, doğru yerde müzik yerini almalıdır.

İTÜ TMDK’da “Müzikoloji Bölümü” varken onun alt birimi/dalı olan “Müzik Teorisi Bölümü” de, teşkilat kanununun “bir kurumda benzer 2 bölüm olamaz hükmüne” göre yanlış…Yazıyoruz, söylüyoruz ama dinleyen yok!...

Müziğin; kanunlarda da belirtildiği gibi "Müzik ve Sahne Sanatları Fakülteleri'nde, Eğitim Fakülteleri Müzik Eğitimi ABD 'de ve Konservatuarlarda" eğitimde yerini –doğru olarak- alması gerekli,  yoksa çok başlılığın faydası olmayacak…

Özellikle unvan sahibi akademisyenlerin, bölüm başkanı, müdür, dekan olmak için –kendileri için- uğraşırken, görevlerine bağlılığa, mesai harcamaya, proje geliştirmeye, özellikle terminoloji birliğine de özen göstermelerinde yarar vardır.

YÖK'na (2004) ve İTÜ TMDK Müdürlüğü'ne(2008) verdiğim "Ulusal/Milli Devlet Konservatuarı" yapılanmasında, eğitimde her müzik türü, bölüm ve anasanat/bilim dalı olarak yerini almakta ve değerlendirilmektedir.

Müzik; disiplin ister, karmaşa kabul etmez, onun da yeri "sosyal bilimler enstitüsü veya güzel sanatlar enstitüsü" içindedir, bellidir.

Müzik; bir ülkenin aynasıdır, çimentosudur, ortak paydasıdır...

Barış umutlarını, en iyi şekilde sanat/müzik yeşertebilir…

Son söz:Müzik, anaokuldan üniversitelere kadar bir bütün içinde değerlendirilmelidir. MEB ve YÖK bu gibi teklifleri, bir bütün içinde alarak gerekli anlayış/terminoloji birlikteliğini bir an önce sağlamalıdır.

Konservatuarların sorunlarını daha önceki makalelerimde seri olarak yazmıştım. İlgili okurlarıma duyurulur.

*Her iki konservatuarımızda terminolojik olarak gözden kaçan, bana göre yanlış yaklaşım var. Gazi Ün. de kurumun adı “Türk Müziği Devlet Konservatuvarı” olduğu halde, misyon ve vizyon bölümünde hep kullanılan dil “Türk musikisi, musikimiz, ama bölüm ve derslerde müzik, Türk müziği” gibi farklılıklar mevcuttur. Dilde birlik sağlanmalıdır. Yıldırım Beyazıt Ün. de “Türk Musikisi Devlet Konservatuarı” na uygun olarak, anlatımlarda ve içerikte “Türk musikisi veya musiki” kullanılmıştır. Adı ile içerik uyumludur. Ancak; 2013 Türkiyesi’nde, kurumların kalıcı olacağı gözetilerek yeni kurulan konservatuar isimleri  tek çatı altında toplanmalı “Türk Müziği Konservatuarı” , amaç ve terminoloji birliği sağlanmalıdır. Müdürün branşına göre  yapılanma modeline imkan verilmemelidir.

**İstanbul Bilgi Üniversitesi Müzik Bölümü mezunları, aktif müzisyen ve kompozitör olarak bireysel çalışmalar yapabilecekleri gibi müzik sektöründe tonmaister, reklam müziği bestecisi, müzik eleştirmeni olabilirler.

Son durum: Başbakan Erdoğan, TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, Anadolu Ajansı Genel Müdürü Kemal Öztürk, Cihan Haber Ajansı Genel Müdürü Abdülhamit Bilici, Doğan Haber Ajansı Genel Müdürü Uğur Cebeci ve İhlas Haber Ajansı Genel Müdür Yardımcısı İsmail Ballı’nın gündemle ilgili sorularını yanıtladı.

SORU:Yeni YÖK Yasası’nda yönetimsel soruları da çözecek bir takım değişiklikler düşünüyor musunuz?

CEVAP: Şu anda Milli Eğitim Bakanlığı üzerinde çalışıyor, ondan sonra bize gelecek. Bize geldikten sonra ekibimle onun üzerinde çalışma yapacağız. Biz, şimdi hem dünya ile entegre olalım diyoruz. Dünya ile entegre olacaksak batı ne tür bir üniversite anlayışıyla çalışıyor, bunu görmemiz lazım. Allah rahmet etsin Sabancı ziyaretime gelmişti, benim de ilk dönemimdi. 'Başbakanım 250 milyon dolar yatıracağım, rektörünü ben atayamayacağım, böyle bir şey olur mu?' dedi. Şimdi ben bunu tartışamam doğru. Buranın patronu benim ama ben rektörünü atayamayacağım. Sonra rektörle mi okulu yöneteceğim. Amerika'da okulların, üniversitelerin yönetimini rektörler yapmaz, rektör akademik işlerle uğraşır. Yönetim başka bir şey, bu başka bir şey. Bunların hep gözden geçmesi lazım. Rektör bunlarla niye uğraşsın, rektör gitsin akademik işlerle uğraşsın.' DHA/25.02.2013

Son haber 1:“Milli Eğitim Bakanlığınca kabul görmeyen ve yeniden hazırlanan yeni YÖK Yasa Tasarısı'yla ilgili ayrıntılar ortaya çıkmaya başladı.MEB nezdinde Maliye Bakanlığı ve Anayasal Komisyonların birlikte hazırlanıp Başbakanlığa sunulan yeni tasarı, YÖK'ün merkeziyetçi yapısını ortadan kaldırıyor. Üniversiteler eski ve yeni olmak üzere kademelendirilecek.Kurumlar yönetmeliğini kendileri hazırlayıp rektörünü de kendi seçecek. Anayasal değişiklikler gerektiren tasarıya göre 2 yıllık meslek yüksek okulları üniversitelerden alınıp MEB'e bağlanacak.Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Yükseköğretim Kurulu'nun hazırladığı YÖK Yasa Tasarısı'nı uygun bulmayıp yeniden yazılması kararını almıştı. Aynı tasarı için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bir konsensüs içermediği gerekçesiyle ayrı bir çalışma talep ederek, MEB, Maliye Bakanlığı ve Anayasa Komisyonları'nın birleşip yine MEB nezdinde yeni bir taslak hazırlamasını istemişti. MEB tasarı için elini çabuk tuttu ve hazırlanan yasa taslağını Başbakanlık'a sundu.

MERKEZİYETÇİ YAPI BİTİYOR

Vakıf Üniversiteleri Birliği Başkanı Rıfat HAYATi KARAR Sarıcaoğlu tasarının içeriğini BUGÜN’e anlattı. Sarıcaoğlu, yeni yasa taslağının YÖK’ün merkeziyetçi yapısından uzak olduğunu söyledi. Sarıcaoğlu, “Devlet ve vakıf üniversitelerine ek olarak özel üniversiteler gelecek. Rektör seçimi üniversitelerin tercihine sunulacak. YÖK’ün ve Cumhurbaşkanlığı’nın rektör ataması söz konusu olmayacak.YÖK’ün hazırladığı taslakta yer almayan 2 yıllık meslek yüksek okullarının durumunun da yeni tasarıda ele alındığına dikkat çeken Sarıcaoğlu, “2 yıllık önlisans programları üniversitelerden alınıp MEB bünyesine dahil edilecek. Ayrıca sınav sisteminde de bir değişiklik söz konusu olabilir” açıklamasında bulundu. NESRULLAH SONAY(Bugünm, 09.03.2013)

Son haber 2: Ömer Dinçer tarafından 12 Eylül 2009'da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığına atanan ancak daha sonra Ömer Dinçer'in Milli Eğitime Bakan olması sonrasında MEB'e Müsteşar Yardımcısı olan Birol Ekici, 9 Mart 2013 tarihi itibariyle Çalışma Bakanlığına müşavir olarak atandı.()

goktanay57@gmail.com