BIST 9.530
DOLAR 32,48
EURO 34,79
ALTIN 2.478,70

Üç Kuluvallah bir Elham...

Türkiye’nin son durumunu aşağıda okuyacağınız olaya benzetiyorum değerli okuyucu.. Yaşandığı varsayılan hikayeyi okuduktan sonra sanıyorum ne demek istediğimi anlarsınız...
Haydi okuyun bakalım...

***

Olay Alfred Hitchcock 'un meşhur korku filmlerini bile çok gerilerde bırakacak kadar tüyler ürpertici...
Gece bindiğiniz otomobil yola koyulup giderken, direksiyonda kimsenin olmadığını görürseniz ne yapardınız?
Olayın, Kayseri’nin Bünyan ilçesi sınırları içerisinde geçtiği söylenir...
Kendisi Bünyan’lı olmayan, politikayla uğraşmış ve halen Kayseri'de yaşayan işadamı, Kayseri-Malatya karayolu üzerinde, akşama doğru bir benzin istasyonuna girer. Lokantaya oturur ve yemekte bir ufak rakı içer...
Sonra birkaç kilometre mesafedeki Bünyan'a gitmek için lokantadan çıkar... Yoldan geçen bir arabaya binip, Bünyan'a ulaşma derdindedir. Ancak dışarısı hem zifiri karanlıktır hem de korkunç bir kar-tipi fırtınası başlamıştır. Adam bir kaç adım ötesini bile görememektedir. Gelip-geçen bir araba da yoktur. Nihayet karanlıklar içerisinde, hayalet gibi yavaş yavaş yaklaşan bir arabanın iki farını fark eder...
Gelen arabanın tam önünde yavaşlamasıyla birlikte hemen arka kapıyı açar ve araca biner... Kapıyı kapatır, araba yeniden hareket eder...
İçeridekilere merhaba demek ister... Ama o da ne? Aracın içinde kimse olmadığı gibi, direksiyonda da kimse yok!.. Birden paniğe kapılır. Korkuyla hemen arabadan atlayıp, oradan koşarak uzaklaşmak ister ama hem araba hızlanmış, hem de korku ile dizleri bağlanmış, hareket edemez hale gelmiştir...
Araba keskin bir viraja doğru yaklaşır... Adam dua etmeye başlar. Tüm günahları için tövbe eder... Arabayı durdurması için Allah’a yalvarır... Tam bu esnada, açık olan pencereden bir el uzanır ve direksiyonu kıvırarak, arabanın sert virajdan doğru yola dönmesini sağlar...
Tehlikeli dönemeçlere yaklaşınca Allah'a yalvarış ve yakarışı da artar. Ama her seferinde bir el dışarıdan direksiyona uzanır, aracı doğru yola çevirir...
Sonunda kendisini biraz toparlar, ayaklarını kımıldatır ve "Ya Allah koru beni..." deyip, kapıyı açmasıyla birlikte, kendisini arabadan dışarı fırlatır. Bir kaç takla attıktan sonra, şarampolde kendisine gelir...
Defalarca üç Kuluvallah bir Elham okuyarak, Bünyan'a yürüyerek ulaşır...
Bir kahvehaneye girer... Üstü başı ıslak ve şoka girmiştir... Kendisini tanıyanlar hemen sobanın başına alırlar. Eline bir çay verirler...
Bir müddet sonra kendisine gelir ve sesi titreyerek başına gelen bu doğa üstü, korkunç olayı anlatır...
Olayı dinleyenler inanmak istemeseler de, anlatan kişinin aklı başında ve toplumsal sorumluluk taşıyan bir pozisyonda olduğunu bildiklerinden, şaşkın ve derin bir sessizliğe bürünürler...

***

Yaklaşık yarım saat sonra aynı kahvehaneye, Koyunabdal Köyü'nden iki kişi girer. Bir masaya oturur ve iki bardak çay söylerler...
Bu arada gelenlerden biri diğerine şöyle der: Hasan baksana, şu sobanın başında oturan geri zekalı, bizim araba yolda kalınca, biz arabayı iterken arabaya binip sonra kendini arabadan atan adam değil mi?