BIST 9.525
DOLAR 32,52
EURO 34,74
ALTIN 2.496,69

Üç kadın, pandoranın kutusunu açacak

Fransa’nın başkenti Paris’te, Kürdistan Enformasyon Bürosu’nda uğradıkları suikast sonucu yaşamını yitiren üç kadın, müzakere sürecine odaklanmış toplumun ve medyanın ilgisinin bir anda başka yöne çevrilmesine neden oldu.

Ve “Paris cinayeti”, aniden İmralı – Devlet görüşmelerine dair haberleri geride bırakıp, onların yerini aldı.

“Kim vurdu, kim azmettirdi” soruları gazetelerin, köşe yazılarının baş aktörleri haline geldi.

Elbette elle tutulur bir bilgiye ulaşmadan tahminlerde bulunmak, komplo teorisyenliğinin ötesine geçmeyecektir.

Ama eğer suikasttaki niyet, müzakere sürecine balta vurmaksa, bunun şimdilik başarılı olmadığını söyleyebiliriz.

Çünkü maktullerin “kadın” oluşundan dolayı olaya karşı hassasiyetin artması ve ayrıca müzakere sürecine balta vurmak isteyen “gizli odakların cinayete neden olduğu” algısının toplumda var olması, ortak bir uzlaşı ve güç birliğine sebebiyet verdi.

Bu nedenle cinayeti gerçekleştirenlerin amaçladıkları kaos ortamı yaratılamadı.

***

Fakat olayın Türkiye’deki asıl yankıları yeni yeni kendini gösterecek. Ve müzakere süreci ilk sınavına çıkmış olacak.

Çünkü öldürülen Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez’in cenazeleri ailelerinin isteği üzerine Türkiye’ye getirilecekler.

Diyarbakır’da gerçekleştirilecek kitlesel katılımlı bir cenaze merasiminin ardından da defnedilecekleri memleketlerine gönderilecekler.

Töreni müzakereler açısından önemli kılan nokta, cenazeyle birlikte günlerdir bahsedilen "Kürdün onuru, Türkün hassasiyeti" dengesinin Hükümet, BDP, CHP ve MHP’nin tavırları ile şekillenecek olmasıdır.

Böylece bahsedilen denge, daha net okunacak.

Diğer yanda ise medyanın olayı topluma ulaştırma biçimi, onun “barış sürecinde” vereceği ilk önemli sınav olacak.

Yani söylemler ve tavırlar, sürecin bu ince çizgi üzerinde nasıl bir biçimde gideceğini belirleyecek.

***

BDP, cenaze töreninin “Habur olayının bir tekrarı mı olur?" endişesine karşılık “matem havasında geçeceği ve böyle bir sorunun olacağını beklemediklerini” belirtti.

Ama sonuçta PKK’nın kurucu kadrosundan biri olan Sakine Cansız’ın cinayete kurban gitmesinin BDP tabanındaki manevi etkisi küçümsenemez.

Bundan ötürü, cenaze muhtemelen sarı kırmızı yeşil flamaların ve bayrakların, sloganların, ağıtların eşlik edeceği bir tören olacak. Ve bu durum milliyetçi kesimleri rahatsız edebilir.

Kabul edelim ki PKK ve Kürt Sorunu, özellikle bu müzakere süreciyle birlikte toplumun tüm kesimlerinin nezdinde yeniden anlaşılmaya çalışılıyor. Yeniden tanımlanıyor ve toplumdaki hâkim algılar tartışılıyor.

Bu nedenle Diyarbakır’daki cenaze töreni, müzakere sürecinin toplumsal olarak "doğru metotlarla" devam edilip edilmeyeceğini ölçen bir “gösterge” olarak karşımıza çıkacak.

Ve cenaze töreninde, sürecin aktörlerinin durdukları nokta olumlu ya da olumsuz mutlaka müzakerelerin gidişatına etki edecek.

Samimiyetlerini ve niyetlerini daha net biçimde görmemizi sağlayacak.

Yani sonuç olarak canice katledilen üç kadın, müzakere sürecine ilişkin pandoranın kapağını biraz da olsa açacak ve içerisini görmemize vesile olacak.