Türkiye'nin mülteci dramı
Son durakları Türkiye. Sınırlarımızdan giren mültecilerin sayısı 1 buçuk milyonu geçti.
"Büyük insanların iki kalbi vardır. Biri acı çeker, diğeri ümit eder" (Halil Cibran) Tıpkı Arapların büyük şairi Halil Cibran’ın dediği gibi... Hem acının hem umudun günlerinden geçen misafirlerimiz var. Bugün IŞİD’den kaçıyorlar... Esad’dan kaçıyorlar... El Nusra’dan kaçıyorlar...
Son durakları Türkiye. Sınırlarımızdan giren mültecilerin sayısı 1 buçuk milyonu geçti. Son üç yılda bir büyükşehir nüfusu kadar yeni misafirimiz oldu.
Her birinin tek bir sözcüğe, ‘mülteci’ye indirgenemeyecek kadar acılı, karmaşık ama bir o kadar da umutlu hikâyesi var. En büyük şikâyetleri çalışma izinlerinin olmaması. Beraberlerinde taşıdıkları güvenlik korkusu da cabası.
Ev sahibi baskısı, kötü muamele, ‘sorunlu yabancı’ yaklaşımı... Ülkesinde hâkimken, burada garsonluk yapanlar, yalnız hissettiği için kendini öldürmek isteyenler, ırkçılıkla karşılaşıp kalbi kırılanlar, çocuklarını, kardeşlerini, ana-babalarını geride bırakanlar...