BIST 8.718
DOLAR 32,33
EURO 35,16
ALTIN 2.242,15

Türkiye muhalefetini siyasi cahiller yönetiyor…

Türkiye muhalefetini siyasi cahiller yönetiyor…

Koyun gibisin kardeşim,

gocuklu celep kaldırınca sopasını

sürüye katılıverirsin hemen

ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.



Nazım’ın bir şiirinden aklımda kalanlar bu mısralar…

Düşünüyorum da…

Hiçbir şey değişmemiş Türkiye’de…

Değişeceğe de benzemiyor…

Neden böyle?..

Çünkü…

Halka öğretilen tek demokratik(!) değer: “Biat etmek”…

Haliyle…

Halk gerçek demokrasinin “muhalefet ederek” yerleşeceğini öğrenememiş…

Öğretmemişler…

Kim öğretmemiş?..

İktidar – muhalefet ortaklaşa öğretmemiş…



İKTİDARI ANLARIM…

Peki ya muhalefet?..

Onlar neden öğretmemiş?..

Onların da işlerine gelmemiş…

Muhalefet” etmeyi öğrenirse halk, bir gün gelir de kendileri iktidar olurlarsa aynı “koyunluk” devam etsin istemişler…

Ve…

Siyasi partilerin yapamadıkları muhalefeti ellerindeki silaha ve emirleri altındaki yüz binlerce Mehmetçiğe güvenerek ordu yapmış…

Hem de “defalarca” yapmış…

Halen yapıyor…

Hadi canım sen de askeri vesayet biteli yıllar oldu” demeyin lütfen…

Milli Güvenlik Kurulu ne?..

Ne iş yapıyor?..

Kimlerden oluşuyor?..

Neden Çalışma Bakanlığı veya ne bileyim Maliye Bakanlığı Müsteşarı yok ama tepedeki generallerin hepsi var MGK’da?..

O generaller vatanın sorunlarını biliyorlar…

Vatanı seviyorlar da…

Çalışma Bakanlığı veya ne bileyim Maliye Bakanlığı Müsteşarı ya da Ulaştırma bakanlığı Müsteşarı vatanı sevmiyor mu?..

Ya da diğer bakanlıkların müsteşarları “Vatan Haini” mi?..

Peki…

Siz bugüne kadar “MGK kaldırılsın!” diyen bir muhalefet partisi lideriyle tanıştınız mı?..

Tabii ki tanışmadınız…

Tamam…

Kabul…

MGK kaldırılsın” demiyor, diyemiyorlar…

Bütün bakanlıkların müsteşarları ve muhalefet partilerinin liderleri de MGK toplantılarına katılsın” diyenini duydunuz mu?..

Duymadınız…

Duyamazsınız da…

Çünkü…



TÜRKİYE MUHALEFETİNİ SİYASİ CAHİLLER YÖNETİYOR…

Strateji bilmeyen…

Demokrasiyi içselleştirememiş…

Demokrasilerde muhalefet partilerinin değerinin (Öneminin değil) farkında olmayan, sıradan politika esnafları yönetiyor…

Strateji bilmiyorlar” dedim…

Buyurun en son örnek…

1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’na çıkma ısrarı…

Bir araya gelseler…

Bütün haber kanallarının aynı anda ve canlı yayınlayacağından kimsenin şüphe etmeyeceği bir basın toplantısı düzenleseler…

Ki…

Akşam ana haber bültenlerinde inanın atv bile verir…

Ve…



ŞÖYLE BİR AÇIKLAMA YAPSALAR:

1 Mayıs Emek bayramını Taksim Meydanı’nda kutlamak halkımızın en doğal ve temel demokratik hak ve özgürlüklerinden biri…

Ama görüyorsunuz…

Türkiye bir hukuk devleti değil…

Türkiye’de yargı bağımsızlığı yok…

Türkiye’de valiler ve emniyet güçleri Devlet’in değil, tek adamın; yani başbakanın emrinde…

Haliyle…

Halkımız, emekçilerimiz bayramlarını Taksim Meydanı’nda kutlamakta ısrarcı olurlarsa; o tek adam; yani başbakan; emrindeki emniyet güçlerini halkımızın üzerine salacak…

Çatışma çıkacağı kesin…

Yaralananlar…

Ve hatta…

Belki de hayatlarını kaybedenler olacak…

Biz, ikinci bir Gezi faciasını göze alamayız…

1 Mayıs’ı Taksim’de değil, tek adamın lütfedip emrettiği yerde kutlayacağız…

Ama ey halkımız!..

Biliniz ki bu bir ‘boyun eğiş’ değildir…

Bu, tek adama teslimiyet de değildir…

Bu; kendi otoriterliğini tatmin edebilmek için halkımızın ölmesini, öldürülmesini göze almış bir despota karşı sessiz çığlık atmaktır…

Bu sessiz çığlık…

Halkımıza; gelmiş geçmiş cumhurbaşkanlarımızdan hiçbirisinde olmayan bir ihtirasın, bir öfkenin, bir kinin sahibini Çankaya’ya göndermeden önce, bir kez daha iyi düşünmelerini tavsiye etmek için verilmiş bir fırsattır…”



EVET…

Eğer ben mevcut muhalefet partilerinin liderleriyle bir toplantı yapsaydım onlara işte bu açıklamayı aynı anda okumalarını tavsiye ederdim…

Ama dedim ya…

Bizim muhalefet partisi liderleri muhalefet etmeyi de strateji üretmeyi de bilmiyorlar…

Ve…

Bir de şunu bilmiyorlar…

Erdoğan’dan daha çok bağıramayacaklarını…

Bağırsalar bile onun kadar etkili olamayacaklarını…

Ve…

Erdoğan’ı bağırarak değil; sessiz kalarak yeneceklerinin farkında değiller…

Ve buna rağmen hem Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkmasını istemiyorlar…

Hem de onu Çankaya’ya çıkması için ellerinden gelmeyeni bile yapıyorlar…



PARDON…

Belki de ben anlamıyorumdur…

Belki onlar da aslında Erdoğan’ı Çankaya’ya göndermek istiyorlar da oyunları fark edilmesin diye inadına tersten çakıyorlardır…

Sahi yaa…

O kadar “uyanık” olabilirler mi?..

Kim bilir?..

Belki de uyanıktırlar…

Erdoğan’ı Çankaya’ya gönderip en azından Salı kâbuslarından kurtulmak isteyebilirler…

Zira Erdoğan’dan sonra Salı günleri kim çıkarsa çıksın gurupta kürsüye; Onun kadar ikna edici ve onun kadar yıpratıcı konuşamaz…

O bile aslına bakarsanız muhalefet partileri için bir şanstır…

Neyse…

1 Mayıs’a fazla gün kalmadı…

İzleyelim bakalım ne yapacaklar?..